Uygar bir toplumun ve gelişmiş bir demokrasinin yaratılabilmesi her şeyden önce, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmelerine ve eleştiri haklarını korkusuzca kullanabilmelerine bağlıdır. Bu çerçevede ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı, yaratıcı sanat için de olmazsa olmaz bir koşuldur.
Özgür sanat kültürel gelişmenin en önemli öğelerinin başında gelmektedir. O nedenle, uygar ve demokratik ülkelerde devlet, sanatı ve sanatçıları desteklemekle yükümlü kılınmıştır. Sosyal demokrat anlayış, sanatı ve sanatçıyı desteklemekle yetinmez; halkın tamamının sanat ve kültür etkinliklerine ulaşabilme koşullarının yaratılmasını da bir görev bilir. Sanat etkinliklerinin yurt geneline yayılması için gerekli alt yapıyı ve kurumları oluşturmak, devletin ve yerel yönetimlerin görevleri arasındadır.
Dinamik, üretken, yaratıcı, mutlu ve hoşgörülü bir toplumun gerçekleşmesinde sanat ve yazın gibi yaratıcı kültür etkinliklerinin büyük payı vardır. Bu nedenle ülkemizde tiyatrodan sinemaya, operadan baleye, müzikten plastik sanatlara, tasarımdan edebiyata tüm sanat dallarının kamu tarafından güçlü biçimde desteklenmesi şarttır. Çağdaş uygarlığa ulaşmak için kültürel gelişme de ekonomik, siyasal ve sosyal gelişme kadar önemlidir.
Özgürlükçü, katılımcı bir demokrasi yerine otoriter bir rejimi hakim kılmak isteyen AKP Hükümeti doğal olarak bu gerçeği yok saymakta ve kültürel-sanatsal alanı yok etmeye çalışmaktadır.
2003 yılında Kültür Bakanlığı’nı tüm uyarılara rağmen Turizm Bakanlığı ile birleştiren Hükümet, şimdi de TÜSAK (Türkiye Sanat Kurumu) tasarısı ile bakanlık bünyesindeki kendini kanıtlamış Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüklerini yok etmek ve sanat alanını bakanlar kurulunun atayacağı 11 üyeli bir siyasi kurul eliyle yürütmek istemektedir. AKP’nin amacı, kültür-sanat alanını da kendi meşrebine göre belirlemek (“beğendiğimizi destekleriz”) ve vesayet altına almaktır.
Nitekim Hükümet, tüm kültür ve sanat dünyasının karşı çıktığı TÜSAK tasarısını TBMM’ye sunmak için en uygun zamanı kollarken, diğer taraftan da sanatın her alanına akıl almaz sansür uygulamakta ve sanatçılara olmadık baskılar uygulamaktadır. Özel tiyatrolara, edebiyatçılara yapılan yardımları, keyfi ve kayırmacı uygulamaları örtmek için, büyük bir gizlilik içerisinde yürütmektedir.
CHP Kültür Sanat Platformu’nun yaptığı araştırma baskı ve sansür uygulamalarının 2014 yılında artarak devam ettiğini ve 135’e ulaştığını gösteriyor.
Platform 2015 yılında da baskı ve sansür uygulamalarının aylık raporlar halinde kamuoyu ile paylaşmayı sürdürüyor. Platformun Mart 2015 raporunda yer alan olaylar şöyle;
• Çukurova Üniversitesi’nin kütüphanesinde bulunan nü tablolar Yeni Akit isimli gazetenin yaptığı haber sonucunda kaldırıldı. Üniversite ise yaptığı açıklamada talimatın rektörlükten geldiğini ve tabloların eskidikleri için kaldırıldıklarını savundu.
• Sanatçı ve hayvan hakları savunucusu Leman Sam’a 1 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Davanın sebebi Sam’ın geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda attığı bir tweet. Tweette Sam, “Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır” yazmıştı. Leman Sam’a bu tweetinden sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “zavallı” demiş, bunun üzerine de “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamaktan dava açılmıştı.
• Kuruluşunun 30. yılını kutlayacak olan Grup Yorum’a stadyum engeli çıkartılıyor. Bir stadyum konseriyle 30. yılını kutlayacak olan Grup Yorum’a İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Elazığ’da uygun stadyum bulunamadı ve talepleri çeşitli gerekçelerle reddedildi.
• İstanbul Üniversitesi’nde gösterimi yapılacak olan “İki tutam saç: Dersim’in Kayıp Kızları” adlı belgesel, İletişim Fakültesi Dekanı Nilüfer Sezer tarafından engellendi. Gösterimi yapacak olan İletişim Sanatları Kulübü’ne ise “Böyle bir filmin iletişim fakültesinde gösterilemeyeceği” gerekçesi sunuldu.
• İstanbul Piramid Sanat’taki “Çırılçıplak” adlı sergisi MHP Beyoğlu İlçe Teşkilatı tarafından hedef alındı. MHP İlçe Teşkilatı yaptığı açıklamada “Bunun sanat değil pornografi olduğunu” söyleyerek olası bir fiziki saldırıya kapıyı açtı. Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatın hedef alınmasına seyirci kaldı.
• Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın şubat ayı sonunda yayımladığı, “2014 Yılında Yapılan Yardımlar” listesinde, en büyük payı 51. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne ayırdığı görüldü. Bakanlık, Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı “Anset Özel Sağlık ve Eğitim, Kültür, İnşaat Şirketi” aracılığıyla, festivale iki seferde 1 milyon 550 bin TL aktardı. Oysa 2013’te 50. yılını kutlayan festivale herhangi bir maddi destekte bulunulmamıştı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, son yerel seçimlerde, CHP’den AKP’ye geçmişti. (Burada festivale yardım edilmesine itiraz edilmiyor. AKP’nin belediyeler arasındaki yaptığı ayrımcılık dile getiriliyor.)
• İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Kulübü “Sanat Tarihi Merceğinden Güzellik Tarihi” başlıklı bir panel düzenledi. Paneli duyurmak amacıyla hazırlanan afişte, 16’ncı yüzyılın önemli sanatçılarından Tiziano Vecellio’nun Amor sacro e Amor profano (Kutsal aşk ve beşeri aşk) adlı resmi kullanıldı. Fakat bu tablo yönetim tarafından “açık saçık” bulundu ve izin verilmesi için sansür uygulanması gerektiği Kulübe belirtildi. Sanat Tarihi Kulübü de bunun üzerine “sansür tasarımı” konulu bir toplantı gerçekleştirdi.
• Bundan 10 yıl önce “Tayyipler Alemi” konulu karikatür kapağı nedeniyle tazminatla yargılanan haftalık Penguen mizah dergisi, yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açtığı ceza davasıyla karşı karşıya bulunuyor.
• Haftalık mizah dergisinin 21 Ağustos 2014 tarihli kapağında henüz Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla karikatüristler Bahadır Baruter ve Özer Aydoğan hakkında Ceza Kanunu’nun 125/3 maddesi uyarınca 2 yıl 4 aya kadar hapsi istemiyle dava açıldı. Şikayetçi Cem S. dilekçesinde “Derginin son kapağında Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben karşısındaki kişi amiyane parmaklarıyla top işareti yapmıştır” dedi.
• İÜ Merkez Kütüphanesi yıkılıyor. Kütüphaneyi yıkacak projeye 4 No’lu Kurul’dan onay çıktı. Mimarlar Odası’nın binanın modern mimarlık mirası örneği olması nedeniyle yaptığı tescil başvurusu reddedildi. İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nin projesi 1964 yılında düzenlenen ulusal yarışma ile mimar Şandor Hadi ve Hüseyin Başçetinçelik tarafından tasarlandı. 1970’te yapımına başlanan bina 1985 yılında tamamlanarak hizmet vermeye başladı.
• Kültür ve Turizm Bakanlığı çürümeye terk edilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin geleceği ile ilgili sorulara yine yanıt vermedi.
*Ercan Karakaş,
CHP Genel Başkan Yardımcısı,
ercan.karakas@hotmail.com