SİNAN DAĞ
E. Vergi Müfettişi
sinandag1985@hotmail.com
Yerel yönetimler, bir toplumun en temel ihtiyaçlarını karşılayan ve vatandaşların, özellikle yerel halkın yaşam kalitesini doğrudan etkileyen en önemli kamu kurumlarındandır. Ancak bir belediyenin gerçek anlamda başarılı olabilmesi, sadece hizmetlerin etkin bir şekilde kullanılması ile değil, aynı zamanda bu hizmetlerin analizinde, planlamasında ve karar alma süreçlerine halkın aktif olarak katılımıyla mümkün olabilmektedir. Bu noktada ‘‘katılımcı yönetim’’ anlayışı önem kazanmaktadır.
Katılımcı yönetim, yerel halkın yerel yönetimlerin karar alma mekanizmalarına dahil edildiği, görüşlerini ifade ettiği ve alınan kararlarda söz hakkı sahibi olduğu bir yönetim anlayışıdır. Bu anlayış, hem demokrasinin güçlenmesini, hem de yerel yönetimlerin yerel halkın gerçek ihtiyaçlarına daha uygun çözümler üretmesini sağlamaktadır. İyi işleyen bir katılımcı yönetim modeli, sadece belediye ve yerel halk arasında bağı güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda şeffaflık, hesap verebilirlik ve güven duygusunu da artırır.
Türkiye’deki belediyecilik anlayışı, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve diğer ilgili mevzuat çerçevesinde yerel halkın katılımını teşvik eden çeşitli düzenlemeler içerse de, uygulamada katılım düzeyi çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Bu durum, yerel halkın yerel yönetimlerdeki rolünün daha etkin hale getirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ancak bu konuda ne gibi yöntemler kullanılabilir? Mevcuttaki uygulamalar hangi yönlerden eksik kalmaktadır ve yerel halkın daha aktif bir şekilde sürece dahil edilmesi için neler yapılabilir?
Bu makalede, belediyelerde katılımcı yönetim kavramını detaylı bir şekilde ele alınarak, başarılı uygulama örneklerini paylaşarak ve daha etkili bir katılım için ne gibi öneriler olabileceği anlatılacaktır.
Belediyelerde katılımcı yönetim nedir?
Katılımcı yönetim, yerel halkın yerel yönetimlerin karar alma ve uygulama süreçlerine doğrudan veya dolaylı olarak dahil olduğu bir yönetim anlayışıdır. Bu kavram, demokrasinin sınırlarını genişleterek yerel halkın sadece seçim dönemlerinde değil, her zaman yönetim süreçlerinde etkin rol oynamasını sağlamaktadır. Belediyeler açısından katılımcı yönetim; yerel halkın ihtiyaç, beklenti ve sorunlarını daha yakından anlamayı, alınan kararların toplumun geneli tarafından kabul görmesini ve kamu kaynaklarının yerel halk nezdinde daha verimli olarak kullanmasını olanaklı kılmaktadır.
Türkiye’de katılımcı yönetimin temel yasal dayanakları, başta 5393 sayılı Belediye Kanunu olmak üzere, çeşitli yönetmelik ve düzenlemelere dayanmaktadır. Buna bir örnek vermek gerekirse 5393 sayılı Kanun’un 13. Maddesi, Hemşehrilik Hukuku kapsamında, yerel halkın yerel yönetim hizmetlerine katılımını bir hak ve sorumluluk olarak tanımlamaktadır. Ayrıca, söz konusu kanunun 76. maddesi, kent konseyleri gibi mekanizmaların varlığı da katılımcı yönetim anlayışı ile daha da anlam kazanmaktadır.
Burada önemli olan husus şudur: Katılımcı yönetim sadece yasal bir gereklilik olmamalı, aynı zamanda etkin bir belediyecilik için demokrasinin yerele indirilmesi amacıyla stratejik bir araç olmalıdır. Bu, katılımcı yönetimler için aşağıdaki belirtilen kurumlar vasıtasıyla somut hale gelir;
1- Halk meclisleri: Yerel yönetimin mahalleler bazında toplantılar düzenleyerek yerel halkın doğrudan taleplerini dile getirdiği bir platform sunar.
2- Kent konseyleri: Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel halkın temsilcilerinin bir araya gelerek yerel yönetim politikalarını şekillendirdiği bir yapıdır.
3- Anket ve danışma süreçleri: Belediyeler, planlama ve projelerde yerel halkın görüşlerini almak ve memnuniyetin ne düzeylerde, ne gibi konularda eksik kaldığının belirlenmesi amacıyla anketler ve çalıştaylar düzenleyerek yerel halkın görüşlerinin öncelikleri belirleyebilir.
4- Dijital katılım: Günümüzde birçok belediye, çevrimiçi platformlar aracılığıyla yerel halkın geri bildirimlerini toplamakta ve taleplerini elektronik ortamlarda değerlendirmektedir.
Yukarıda belirtilen yöntemler, yerel halkın yerel yönetim süreçlerine daha aktif bir şekilde katılmasına olanak tanırken, aynı zamanda alınan kararların meşruyetini de artırır. Ancak, bu yöntemlerin yalnızca var olması değil, etkin bir şekilde pratikte uygulanması da büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de mevcut uygulamalara bakıldığında, bu katılım araçlarının bazı durumlarda kağıt üzerinde kaldığı ve yeterince etkin kullanılmadığı görülmektedir.
Katılımcı yönetim için yöntemler, örnekler ve öneriler
Katılımcı yönetim, yalnızca yerel halkın yönetime dahil edilmesiyle değil, bu sürecin organize edilme biçimiyle de başarılı olur. Belediyeler, etkili yöntemler ve araçlar kullanarak halkın sürece katılımını kolaylaştırabilir ve teşvik edebilir. Dünya genelinde ve Türkiye’de başarılı uygulamalar incelendiğinde, belediyelerin bu konuda yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımlar sergileyebileceği görülmektedir. Aşağıda hangi etkin yöntemlerin kullanılması gerektiğine ilişkin açıklamalar yapılmıştır;
- Halk meclisleri ve mahalle toplantıları: Halk meclisleri, mahalle düzeyinde düzenlenen toplantılar aracılığıyla yerel halkın doğrudan görüşlerini ifade etmelerine olanak sağlar. Bu yöntem, özellikle sorunların yerelden çözülmesine katkı sunar. Başarılı örnek olarak dikkate sunulabilecek olan Kadıköy Belediyesi, mahalle toplantıları düzenleyerek yerel halkın önerilerini dinlemekte ve bu önerileri yıllık belediye planlamalarına dahil etmektedir.
- Kent konseyleri: Kent konseyleri; vatandaş temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve üniversitelerden oluşan bir yapı olarak, karar alma süreçlerinde danışmanlık ve yol göstericilik rolü üstlenmektedir. Başarılı örnek olarak Eskişehir Kent Konseyi, gençlik meclisleri ve kadın meclisleri aracılığıyla farklı grupların yerel politikalar üzerindeki etkisini artırmaktadır.
- Anketler ve çalıştaylar: Belediyeler, yerel halkın görüşlerini almak için anketler ve çalıştaylar düzenleyebilir. Bu yöntemler, projelerin başlangıcında yerel halkın beklentilerini öğrenmek ve yerel halkı ilgilendiren kararları buna göre şekillendirmek için etkili bir araçtır. Başarılı örnek olarak Porto Alegre (Brezilya) Belediyesi, katılımcı bütçe uygulaması ile yerel halkın belediye bütçesi üzerindeki önerilerini toplamak için yıllık toplantılar ve çalıştaylar düzenlemektedir.
- Dijital katılım ve çevrimiçi platformlar: Dünya genelinde teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital katılım yöntemleri yaygınlaşmıştır. “Online” anketler, mobil uygulamalar ve sosyal medya, yerel halkın geri bildirimlerini hızlı ve kolay bir şekilde iletmelerine olanak tanımaktadır. Başarılı örnek olarak verilebilecek olan Konya Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği ‘‘ Şehir Rehberi’’ uygulaması, yerel halkın sorunlarını bildirip belediyeden çözüm önerisi almasını sağlamaktadır. Bu durum, belediye tarafından yerel halkın sorunlarının kısa ve hızlı bir sürede çözümüne önemli bir katkı sağlamaktadır.
- Yerel proje yarışmaları: Yerel halkın yerel sorunlara çözüm üretmesini teşvik etmek amacıyla yerelde proje yarışmaları düzenlemek, yaratıcı fikirlerin toplanmasını ve yerel halkın doğrudan karar mekanizması sürecine dahil olmasına sağlayan önemli unsurdur. Başarılı örnek olarak Barcelona Belediyesi, vatandaşların çevre ve ulaşım gibi konularda projeler sunabileceği bir platform oluşturmuş ve bu projelere belediyenin bütçesinden kaynak ayırmıştır.
Bu yöntemler ve örnekler, katılımcı yönetim anlayışının başarılı bir şekilde hayata geçirilebileceğini ve yerel yönetimlerin bu modelleri kendi yapısına uyarlayarak benzer başarılar elde edebileceğini göstermektedir.
Yerel halkın yerel yönetimlerde daha aktif rol oynamasını sağlamak için;
a- Halkın karar mekanizmalarında etkin rol oynayabilmesi için yani katılımın artırılması için belediyeler, halk meclisleri, kent konseyleri gibi etkili platfomlar tarafından farkındalık kampanyalarının düzenlemesi,
b- Karar mekanizmalarına katılımın artırılması için katılım araçlarının; dijital platformlar, mobil uygulamalar ve sosyal medya gibi teknolojik olanakların geliştirilmesi,
c- Belediyelerin, katılımcı yönetimi etkin bir şekilde uygulayabilmesi için belediyelerin personel eğitimi, bütçe uygulamalarının planlaması ve teknolojik altyapı alanında yatırımlarının artırılması,
d- Yerel sorunlara çözüm önerileri oluşturacak yerel proje yarışmalarında yeni projeler geliştirebilecek bireylerin ödüller veya maddi desteklerle teşvik edilmesi ile karar mekanizmalarına aktif katılımını artırırken yenilikçi projelerin ortaya çıkmasını sağlayabilmesi,
e- Belediyelerin, yerel halkın belediyeler tarafından alınan kararların sonuçlarını görebilmesi için düzenli raporlama yapması ve bu raporlama sonucuna ilişkin yerel halkın kolay bir şekilde ulaşabileceği yerlerde paylaşılması.
Bu durum, katılımcı yönetimin sadece bir süreç değil, aynı zamanda sonuç odaklı bir yaklaşım olduğunu da kanıtlar.
Yukarıda belirtilen katılım süreçlerinin, belediyeler ve ilgili diğerler kurumlar tarafından dikkate alınarak gerçekleştirilmesi, toplumsal kalkınmayı ve demokratik değerleri güçlendiren bir fırsattır. Yerel halkın sürece dahil edilmesi, yerel yönetimlerin daha güçlü, daha etkili ve daha adil bir yapıya kavuşmasını sağlar. Ancak bu sürecin gerçek anlamda başarılı olması için, belediyeler kadar yerel halkın da bu konular üzerinde sorumluluk alması gerekmektedir. Katılımcı yönetim anlayışını güçlendirmek için atılacak her adım, daha demokratik bir gelecek için önemli bir yatırım olacaktır.
Sonuç
Belediyelerde katılımcı yönetim, modern demokrasilerin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Yerel yönetimler, vatandaşların doğrudan katılımını teşvik ederek yalnızca hizmetlerin etkinliğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda halkın yönetime duyduğu güveni güçlendirir ve toplumsal aidiyet duygusunu pekiştirir. Katılımcı bir yaklaşım sayesinde yerel halk, yalnızca belediyelerden hizmet alan bireyler olmaktan çıkar ve kara alma süreçlerine aktif birer paydaş haline gelir.
Belediyelerin katılımcı yönetim sistemini benimsemesi, sadece yasal zorunlulukların yerine getirilmesi için yani sadece prosedürel amaçlarla geröekleşen bir sürece dönüşmesi yeterli değildir. Bunların, katılımcı yönetimi bir kültür ve değer olarak benimsemeleri gerekmekte olup ancak böyle gerçek bir başarı elde edilmiş olacaktır. Şeffaf bir bilgi paylaşımı ve düzenli iletişim, halkın sürece katılımını doğal olarak artıracaktır. Halk meclislerinden dijital platformlara kadar bir çok araç, doğru şekilde kullanıldığında, yerel yönetim süreçlerine taze bir enerji getirebilir ve demokrasinin işlerliğini artırabilir.
Başarılı bir katılımcı yönetim uygulaması sadece vatandaşların sorunlarını hızlı ve yerinde çözmekle kalmaz, aynı zamanda yerel yönetimlerin etkinliğini artırarak şehirlerin kalkınmasını önemli bir şekilde hızlandırır. Katılım süreçlerine yönelik yapılacak her bir yatırım, uzun vadede toplumsal huzurun, ekonomik kalkınmanın ve demokratik bilincin ve yerel halkın aidiyet duygusunun da güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca, yerel halkın, katılımcı yönetim anlayışı yoluyla bu süreçte aktif rol alması ve daha yaşanabilir ve demokratik bir yerel yönetim kültürüne katkıda bulunması da çok önemlidir.