CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’nun
Suriye konusundaki açıklaması
(5 Kasım 2012)
Davutoğlu’nun siyasi evladı ve göz bebeği “Suriye Ulusal Konseyi ”ne ABD’den Ağır Darbe
Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’nun Esad’ı devirmek ve Esad sonrası Suriye’yi oluşturmak için ülkemiz sınırları içinde örgütlenmesine destek verdiği ve politikasının taşıyıcı gücü yaptığı muhalifler grubu Suriye Ulusal Konseyi’nin ABD tarafından tasfiyesi istenmektedir. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye Ulusal Konseyi’nin işlevini yerine getiremediğini, temsil sorunu yaşadığını, etkisiz olduğunu ve Suriye’yi tanımayanlardan oluştuğunu; bu nedenle, lider kadrosu cephede fiili mücadele verenlerden oluşacak yeni bir yapılanmaya ihtiyaç bulunduğunu açıklamıştır. ABD, bu çıkışıyla, AKP’nin komşu ülkedeki gelişmeleri etkileme yeteneğine ağır bir darbe vurmuştur. AKP, Suriye konusunda daha da yalnızlaştırılmıştır.
Doha’da hal en sürmekte olan Suriye toplantısında muhalefetin yeni örgütsel yapısının belirlenmesine çalışılmaktadır. Suriye Ulusal Konseyi’nin yeni yapılanmada ne kadar yeri olacağı ise belli değildir.
AKP, Türkiye’yi müttefikleri tarafından terkedilmiş, İran, Rusya, Çin, Irak, Mısır ile Lübnan’daki bazı grupları karşısına almış, sürecin kaderini Katar’a teslim etmiş bir konuma getirmiştir. Sığınmacılar konusunda dahi kimse oralı olmamakta, sığınmacılar medya haberleri dışında uluslararası gündemde yer almamaktadır. Tek taraflı ve Suriye’deki çatışmaları önlemekte etkisiz kalan yaklaşımlarıyla dış politikamızı ağlama duvarı haline getiren Bakan Davutoğlu hala herkesi her yerde herkese yüksek perdeden söylemlerle şikâyete devam etmektedir. Davutoğlu başarısız ve hep ters tepen politikasıyla bölgenin en güçlü ve Suriye üzerinde en fazla ağırlığı olan Türkiye’yi etkisizleştirmiş, Suriye krizini yöneten değil, krizin unsurlarından biri haline sokmuştur. Şimdi tehlike, AKP Hükümeti’nin muhalefetin sivil kanadı Suriye Ulusal Konseyi’nin devreden çıkarılmasına tepki olarak Türkiye’nin ağırlığını askeri kanat olan Özgür Suriye Ordusu tarafına kaydırarak komşu ülkedeki çatışmalara daha fazla müdahale etmesi ve daha büyük hatalara imza atmasıdır.
Oysa halkımız ve dünya AKP’ye şunu anlatmaya çalışmaktadır:
“Suriye konusunda yanlış yoldasın. Askeri müdahaleyi düşünme. Sığınmacılar senin sorunun. Suriye’de bir siyasi süreç sonucunda bir geçiş dönemi yaşanacak. Şiddetin sona erdirilmesine çalış. Bu sürecin Suriyeliler tarafından oluşturulmasına yardımcı ol. Suriye meselesinin neticede bir Arap meselesi olduğunu asla unutma. Ortadoğu’da düzen kurucu, bölge lideri olma hayallerinden vazgeç. Yeni fay hatları yaratma. Politikanı bu esaslara göre gözden geçir.”
Davutoğlu’nun bu mesajları algılaması ulusal çıkarlarımız ve güvenliğimiz bakımından acil bir zorunluluktur. Bölge halklarını birbiriyle çatışmaya, savaşmaya mahkûm etmeye çalışan dış güçlere karşı tavır alabilecek tek ülke olan Türkiye’nin bölge barış ve istikrarından yana politikalar izlemesi hayati önem taşımaktadır.