GENİŞ CEPHE PARTİSİ (Türkiye Partisi)

Erol KIZILELMA
SODEV Eski Başkanı
ekizilelma@gmail.com

Ruşen Çakır, son programlarından birinde, “DEM Partisi Türkiye partisi olamadı ama acaba CHP Türkiye partisi oldu mu?” şeklinde bir görüş belirtmişti. Bu çok önemli soru belki Türkiye siyasi tarihinin geleceğini şekillendirmede bir etken olabilir.


Ülke şu an, neredeyse bir çeyrek asır bir soygun düzeninin yönetimini üstlenmiş, köhnemiş ve şaibelerle çok yıpranmış bir iktidarın giderek otoriterleşerek ayakta durmaya çabaladığı bir süreçten geçiyor. İktidar yine, her zaman yaptığı gibi algılarla ve toplumu kutuplaştırarak, bir seçim dönemini daha garantiye almak istiyor. Yine bu çerçevede, son yerel seçimlerde etkili olmuş olan “kent uzlaşısı” uygulamasını bir terör suçu kavramıyla kriminalleştirerek bu işbirliğini bozmak istiyor.


Buraya kadar yaşananları “beklenen bir gelişme” olarak tanımlamak mümkün. Ama bu sürecin, ülkede düzeltilmesi neredeyse olanaksız derin bir ekonomik krizle ve toplumda ağır bir yoksullaşmanın yaşanmasıyla aynı döneme denk gelmesi, iktidarı daha başka önlemler de alma yoluna itti. Gerçekten çok şaşırtıcı bir çıkış, Devlet Bahçeli vasıtasıyla “terörsüz Türkiye” adıyla bir çağrıya dönüştü. Bir milliyetçi parti liderinden hiç beklenmeyecek bu çıkış, CHP – DEM Parti işbirliğini önleme amacıyla gerçekleştirilmiş olsa bile, belki de Türkiye’nin kadim bir sorununun çözümü yolunda da önemli bir engelin aşılması yolunu açmış -ve bana kalırsa- CHP’nin elini kolaylaştırmış oldu.


Belli ki iktidar, Ekrem İmamoğlu’nun olası iktidarını engellemek için can havliyle her yolu deneyecek. Ama kendileri açısından hiçbir mantık barındırmayan bu beklenmedik çıkışla, bu olguyu bir hamle ile bir karşı atağa çevirme olanağını CHP’ye sunmuş oldular. Önemli olan, bugüne kadar çok başarılı bir yönetimle partiyi halkla bütünleştirip, onu ülkenin en büyük partisi konumuna taşıyan CHP yönetiminin, bu atağı yapabilecek öngörüyü ve cesareti yaşama geçirip geçiremeyeceği. CHP Genel Başkanı Özgür Özel sergilediği cesaretle demokrat kamuoyuna bu güveni ve umudu vermektedir. CHP’nin önünde bir “Geniş Cephe” oluşturma çabasına paralel, DEM Parti ile birlikte AKP’nin bu kumpasını bozacak atağı yapma görevi durmaktadır.

Böyle bir atak, iki partiye de (CHP ve DEM Parti) gerçek birer Türkiye partisi ve iktidarın en güçlü adayı olma olanağını sağlar. Elbette siyasal bilimciler bu konuda kafa yormalı, Türkiye siyasetine çıkış yolu olabilecek olan alternatif projeler sunmalıdır. İki kardeş parti olarak Türkiye’de kardeşliğin güçlendirmesini projelendirebilmelidir. Türkiye’nin de, CHP-DEM Parti arasında birbirini bütünleyen bir kardeş parti ilişkisinin geliştirilmesine ihtiyacı var. Ülkenin bugünü ve geleceği için.


URUGUAY’DAN BİR ÖRNEK (Geniş Cephe)


Uruguay, birçok Güney Amerika ülkesi gibi askeri darbelerin çok acısını yaşamış ülkelerden birisi. Sol yapılar bu darbelerden olumsuz olarak çok fazla etkilendi. 1971’de başta çeşitli liberal, sosyal demokrat, sosyalist/komünist partiler olmak üzere, çeşitli siyasal gruplar, illegal yapılanmayı bırakan gerilla grupları, çevreci vb. dernek veya vakıflar, kültürel çevreler, sanatçılar, akademisyenler Frente Amplio’da (Geniş Cephe) bir araya gelerek ortak bir siyasi yapılaşmada bir araya geldi. Frente Amplio bir çatı siyasi partiye dönüştü; ama içindeki her siyasi grup kimliğini sürdürdü. Uruguay’a özgün bir önseçim uygulamasıyla ortak adayların belirlenmesiyle her kesimin uygun oranda adaylık kazanması sağlandı. Seçim yasasının da buna uygun olmasıyla çoklu adaylarla seçime girip son belirlemeyi halkın yapmasına olanak tanındı. 1973-1985 askeri darbesi dönemi Frente Amplio’yu da yasaklı hale getirmiş olsa da, darbe sonrası ülke nüfusunun yüzde 40’ını barındıran başkent Montevideo’nun belediye başkanlığını kazanan Frente Amplio daha sonra ülkenin en etkin siyasi gücü olarak hayatını sürdürdü. 2024’te tekrar iktidarı alan ve 2025’te de yerel seçimlerde başarılı bir sonuç alan bu “geniş cephe” uygulamasının incelenmesinde, demokrasi kültürünün geliştirilmesi açısından da yarar var.
Güç ve işbirliğinin değerlendirilmesi açısından incelenmesinin yararlı olacağını düşündüğüm bu örnek, Frente Amplio örneği, Türkiye’nin ihtiyacı olan demokrasi güçlerinin güç birliğinin oluşturulmasına katkı yapabilir.


Böyle bir işbirliğinin, ülkemizde sol kültürün gelişmesine katkı yapması kadar, sosyal yaşamın gelişmesine, gerici-çağdışı anlayışların geriletilmesine, ülkenin anlamsız çekişmelerle güç kaybının önlenmesine, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş değerler ışığında Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır ülkeler seviyesine ulaşma hedefine yönelteceğine olan katkısı dikkate alınmalıdır.
Bugün iliğimizi kemiğimizi sömüren bu soygun düzeninden, baskısını giderek arttıran bu otokratik rejimden kurtulmamızın, Erdoğan’ın devamlı iktidarda kalma amacını taşıyan korkutucu projelerini geçersiz kılmanın yolu buradan geçmektedir.


GENİŞ CEPHE (Frente Amplio)


Uruguay’da Geniş Cephe’nin parti ve yönetim yapısı tabandan ulusal liderliğe kadar farklı seviyelerde örgütlenmiştir. Çatı parti örgütlenmesi tabandan tavana taban komiteleri, koordinasyon komiteleri, departman yuvarlak masaları, Ulusal Siyasi Yuvarlak Masa ve Ulusal Genel Kurul içerir. Ayrıca Geniş Cephe içinde farklı siyasi oluşumları temsil eden siyasi sektörler vardır.
Geniş Cephe içinde, bölgesel düzeyde Taban Komitesi (yani bizim mahalle temsilciliklerimiz) oluşturulur ve siyasi farklılıklarına bakılmaksızın belirli bir bölgedeki tüm Geniş Cephe üyeleri Taban Komitelerinde (Mahalle Komiteleri) bir araya getirilir. Koordinasyon Komiteleri ise Mahallelerden seçimle gelen temsilciler ve sektör temsilcilerinden (farklı yapı temsilcileri) oluşan bizdeki il başkanlıkları gibi bölgesel organlardır.


Geniş Cephe, tabandan başlayarak aşağıdan yukarıya seçimlerle oluşur. Burada dikkat edilen husus her farklı siyasi yapının temsil edildiği, birçok farklı siyasi yapılanmanın, kendisini ülke siyasi oluşumunun dışında kaldığı endişesine kapılmadığı, Geniş Cephe içi önseçimlerde kendini öne çıkarabileceği bir yapılanma oluşturulmasına çaba sarf etmek gerekiyor.


Uruguay’daki Geniş Cephe, sol ve merkez sol siyasi partilerin ve kesimlerin bir koalisyonudur. Başlıca bileşenleri arasında Halk Katılım Hareketi (MPP), Vertiente Artiguista, Sosyalist Parti, Komünist Parti, Hristiyan Demokrat Parti, Uruguay Meclisi, İlerici İttifak, Yeni Uzay, Kırmızı Karanfiller, Halkın Zaferi Partisi ve Sosyalist İşçi Partisi gibi siyasi parti ve hareketler ile diğer sivil toplum kuruluşu vakıf ve dernekler yer alır. Bugün bu çok farklı kesimler tek bir çatı altında iktidara gelmiş ve gücü oranında iktidarda söz sahibi olmuş durumda.


SON SÖZ


Geniş Cephe’nin daha ayrıntılı incelenmesi bu yazının boyutlarını aşıyor ve teknik bir çalışma gerektiriyor. Ama önemli olan verilen bir demokrasi mücadelesiyse, farklılıkları koruyarak da olsa bir araya gelebilmenin, güç birliği yapmanın gerekliliğinin bilincine varmış olmak. Ve biz de bir araya gelmek zorundayız. Farklılıklarımızla bir arada olmanın zevkini de yaşayarak.


Yaşanan zorluklar içinde son söz, “görevimiz nedir?” dersek, muhalefetin -tabiri yerindeyse- amiral gemisi olan CHP’nin demokrasi mücadelesini yükseltmesi, DEM Parti’yi bir kardeş parti olarak yanına çekmesi ve bu mücadeleyi verecek cephenin oluşturulması görevlerini sıralamak yerinde olur. Şu an çeşitli zorluklarla ve komplolarla karşı karşıya olmasına rağmen verdiği mücadeleyi yükselten ve giderek halkın umudu olma oranını artırmayı başaran CHP’nin Türkiye’nin ihtiyacı olan bir “Geniş Cephe”nin oluşturulması görevinde de başarılı olacağını dile getirelim.