EKDlL-lWoAAZpmg

Yeşer SARIYILDIZ – Neşe Yoksulu İnternet Nesli

Yeşer SARIYILDIZ
Siyasal İletişimci yesersariyildiz@gmail.com

İnternet hayatımıza ilk girdiğinde, web sitesi adresi almak, birçok kurum tarafından gereksiz görülmüştü. Daha sonra kurumlar, kendilerine ait “domain”lere sahip olabilmek için fahiş fiyatlar ödemek zorunda kaldı. Bir süre sonra tarih tekerrür etti ve sosyal medya hayatımıza girdi. Kurumlar, konuyu anlama konusunda yine yavaş davrandılar ve kullanıcı adlarını almadılar. Birçok genç, kurumların kullanıcı isimlerine üyelikler açtı. Hikayenin devamında, bu kurumların bazıları yine satın almak, bazıları da uzun evrak işlemleriyle platformlara dertlerini anlatmak zorunda kaldı. Şimdi yine bir dönemeçteyiz. Metaverse, NFT gibi kelimeler günlük hayatımıza yerleşti, zaten sosyal medyada yaşıyor gibiyiz. Bir kesim, bu sefer kaçırmayalım diyerek, panikle Metaverse’ten arsa almaya çoktan başladı. Peki bu sefer ne yapmak, nasıl davranmak lazım? Hemen yeni dünyalara koşmak mı iyi, yoksa sakin davranmak mı daha önemli? Gençler internette yaşıyor; peki gençleri anlamanın yolu, sahiden sanal evrenlerden mi geçiyor?

Mutsuzluğa karşı internetle yaşamak

Hayat çok uzun zamandır yorucu ve neşesiz. Pandemiden beri de aşağı doğru bir ivmeyle gidiyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en alt seviyesinde sorun var. Düzgün beslenebilmek ve rahatça uyuyabilmek lüks gerektiriyor. Hal böyleyken, neşeden bahsetmeye sıra gelmiyor; ama neşe mühim. Çünkü neşe, tıpkı karşıtı öfke gibi insanı harekete geçiren bir duygu. Çalışmaya, üretmeye hazır, enerjik ve güler yüzlü bir hal; aynı zamanda da bir ihtiyaç. Aksi çok karanlık ve sürekli o karanlıkta yaşanmıyor. Eskiden, beklediğimiz grubun konserine bilet bulamadığımızda modumuz düşerdi. Şimdiki gençlik, günlük hayatta ekonomi dışında bir şey konuşamıyor. Kiraların arşa ulaşması, marketten iki sefer aynı fiyata bir şey alınamayışı, her şeyin ama her şeyin çok pahalı olması ve yarın daha da pahalı olacak olması, herhangi bir nedenden tutuklanabilme riski, yolda dümdüz yürürken samuray kılıcıyla öldürülebilme ihtimali herkesi “neşe yoksulu” yaptı. Bu yüzden, gençler alternatif gündem arayışlarını ekranların içinde yaşayarak sürdürüyorlar; çünkü dışarıda neşelerini yerine getirecek pek bir şey yok, olsa da ulaşmaya imkanlar genelde yeterli olmuyor.

Pandemiyle başlayan eve kapanma süreci, ekonominin geldiği durum ile sürekli ve zorunlu hale geldi. Evde yapılacak şeyler bir yandan sınırlı, bir yandan da dünyayı saran koca bir ağ var. Her an iletişimde kalmak, kendine yeni dünyalar yaratmak ve var olandan kaçabilmek mümkün. Tam da bu yüzden, gençler saatlerini oyun oynayarak geçiriyor, “online” da olsa topluca dans edebildikleri tek yer olduğu için TikTok’ta dans ediyor, dijital sanatçılar NFT dünyasında kendilerine yeni alanlar yaratıyor, ortak üniteler oluşturuyor ve üretmeye çalışıyor. Mevcut olan ve gelişen internet, herkese tekrar kendisi olabilme, birazcık gülümseyebilme şansı veriyor.

Gençleri anlamak için neden burada olduklarını, ne aradıklarını ve bulduklarını fark etmek, analiz etmek önemli. Mesela dünya çapında yapılan araştırmalarda, Metaverse evreninde vakit geçiren gençlerin büyük çoğunluğu, Metaverse’te yaşadıkları hayatı daha gerçekçi bulduğunu söylüyor. Dijital yerli nesil, önceki nesillere birçok açıdan kızgın ve kendilerini internette daha gerçek, olduğu gibi, oraya ait hissediyor.

Gençler ve büyükler; nasıl bir ilişki?

“Oraya ait hissetmek”, kolayca empati yapabileceğimiz bir durum. Kendi gençliğimizi, hatta ergenliğimizi düşünelim. Sosyal medyamız yoktu, ama aylık müzik dergilerimiz ve onların içinden çıkan posterlerimiz vardı. Odamızı onlarla kendi dünyamız yapardık. Aile büyüklerinin ne zevk aldığımızı asla anlamadığı müzik türlerini yüksek sesle dinler, dinlediğimiz müzik türüne göre giyinirdik. Çocuklarını anlamak isteyen babaların uyguladıkları iki yöntem vardı. İlki, aniden aynı müzikleri dinlemeye başlamak, aynı mekanlara gidip, ergenlik çağındaki çocuğunun hayranı olduğu müzik grubunun tişörtünü giymek gibi utanç kaynağı davranışlardı. Aniden SOAD (System of a Down) tişörtüyle gezmeye başlayan, pazar sabahı evde sesi sonuna kadar açıp metal müzik dinleyen, arkadaşlarınıza “Selam moruk” diyen babanızdan utanır; ondan daha da uzaklaşırdınız. İkincisi ise, odanızı sadece “ziyaret” eden, posterleri soran, öğrenmek isteyen baba tipiydi. Dinleyip belki de başka bir şey öneren, kendi anılarını anlatan, sizden de öğrenen; ama rol çalmayan babaya kendinizi yakın hisseder, daha fazla şey paylaşmaya başlardınız ve zamanla, aranızda gerçek bir bağ oluştuğunu fark ederdiniz.

Dijital yerlilerin ait oldukları alanda, daha onları dinlemeden harekete geçen siyasetçiler, SOAD tişörtüyle sizi arkadaşlarınıza rezil eden babalar gibiler. Geçenlerde bir siyasi parti, dünyanın ilk metaverse mitingini düzenledi ve mitinglerindeki duvarın ardında bir protestoya maruz kaldıklarını fark etmediler bile. Dijital dünyayı anlamak; dijital mecralarda “bir şey” yapmaktan daha öte, platformların dinamiklerine hakim olmayı gerektiriyor. Hakim olamadığınızda, yenilikçi olduğunuzu zannederken, kendinizi gülünç duruma düşürme riskiniz yüksek. Siyasetçilerin gülünç durumlara düşmeleri de, gençler için zaman zaman neşe kaynağı olabilir elbette; ama aranılan neşenin bu olduğunu hiç sanmıyorum.

Bu miting fiyaskosundan bir iki gün sonra da, cumhurbaşkanının raket tutan fotoğrafı NFT’ye dönüştürülerek Gençlik ve Spor Bakanı tarafından kendisine hediye edildi. Türkiye’de NFT topluluğu oldukça aktif, hatırı sayılır alımlar yapan koleksiyonerler de mevcut. Uzun zamandır dijital sanat alanında dirsek çürüten, emek veren sanatçılar sonunda çabalarının karşılığını bulabiliyor. Bu dünyanın kendi içinde bambaşka dinamikleri var. Twitter sohbet odalarında tanışıyor; sanattan, yapay zekadan, farklı disiplinlerden bahsediyorlar. Fiyatlama stratejisi, platformlarla yapılan akıllı sözleşmeler gibi birçok teknik konu da cabası. Evet, teknik olarak her şeyin NFT’si yapılabilir; ama her yeni öğrendiğimiz kelimeyi hızlıca cümle içinde kullanmaya çalışmak gibi yapmış olmak için bir proje yapmaya gerek yok. Gençliğin NFT konuşması ve masa tenisinin de bir spor olması, belli ki Gençlik ve Spor Bakanı nezdinde muhteşem bir kombinasyon gibi görünmüş. Ancak işe NFT ile ilgilenen gençler açısından bakarsak, onların gözünde hiçbir karşılığı olmadığını rahatlıkla görebiliriz.

Tek başına Metaverse’te, NFT’de, TikTok’ta, Youtube’ta olmak gençlere ulaşmak demek değil; nasıl yer aldığınız yer almış olmanızdan daha önemli. İnternet tek taraflı bir yer değil, sürekli bir etkileşim söz konusu. Öncelikle, gençlerin kapısını çalıp odalarını ziyaret etmek ve onları dinlemek önemli. Onlardan öğrendiklerinizi kendi tecrübenizle harmanlar ve anlamaya çabaladığınızı gösterirseniz, gerçek bir bağ kurmanız işten bile değil.