Haziran 2015’te yapılacak milletvekili seçimleri, ülkenin AKP damgalı köklü bir siyasal dönüşüm sürecine giden yolunda yapılan seçimlerin son halkası olarak büyük önem taşıyor. Yeni anayasal yapılanmanın bu seçimlerinde alınacak sonuca göre belirlenecek olması, 2015 seçimini sıradan bir seçim olmaktan çıkarıyor, kurucu meclisin oluşacağı seçim konumuna yükseltiyor; tarihsel kılıyor. CHP’nin 2015’e o gözle bakması gerekiyor.
Panislamizm ve Yeni Türkiye
AKP’nin başına siyasal İslam konusunda çok daha köktenci ya da Panislamist görüşleriyle bilinen Ahmet Davutoğlu’nun getirilmesi, ülke siyasetinin yeni bir düzleme taşınmasına yol açmış bulunuyor. AKP bir rejim değişikliği yapıyor; başkanlık ve yarı başkanlık sistemine geçişi, Panislamist uygulaması için bir araç olarak kullanmak istiyor. AKP için 2015 seçimlerinde alacağı sonuç, yani milletvekili sayısı, yalnızca, bu araç olma açısından önemlidir. Bu nedenle 2015 milletvekili seçimlerine CHP, öncekilerden her yönüyle farklı bir ideolojik yapı ve siyaset anlayışıyla yarışacağının bilinciyle gitmelidir.
Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin topluma “Yeni Türkiye” diye sundukları siyaset sepeti özetle şunları içeriyor: tümüyle siyasal İslam’a dayalı bir siyaset dünyası; bütünüyle siyasetin emrinde bir adalet anlayışı; aklın egemenliğinden ve bilimsellikten hızla uzaklaşan bir eğitim düzeni; toplumu özgürlük, eşitlik ve barış gibi insanlığın evrensel demokratik kazanımlarından ve doğruluk, dürüstlük, erdem gibi ahlak değerlerinden uzaklaştıran bir anlayış; ekonomide emeğiyle geçinenleri ezen ve kapalı bir ihale sistemiyle sermayeyi kendisine bağımlı kılan; basın-yayını bile bu yolla biçimlendiren; üretim yapısı teknolojik yenilikten uzak, insana olduğu kadar doğaya da duyarsız, ilkel bir üretim ve birikim süreci.
Türkiye’nin iki yüzyıllık çağdaşlaşma tarihinin ve kazanımlarının reddine dayalı bu eski elbise, topluma Yeni Türkiye diye giydirilmek isteniyor. Davutoğlu, AKP iktidarıyla başlayan “büyük restorasyonun kesintisiz sürdürüleceği” sözünü veriyor. Toplum ve CHP olarak buna evet mi diyeceğiz? Bu sorunun yanıtı kesinlikle “hayır” olmalıdır.
Çünkü, eğer doğru değerlendirilirse, AKP’nin Türkiye’yi getirdiği ve götürmek istediği yer, gerçek anlamda yeni bir Türkiye’yi kurmak isteyenler için eşi bulunmaz bir imkan yaratıyor. CHP bu olanaktan yararlanma becerisini göstermelidir; bu, hem kendisi hem de ülke için çok gerekli ve önemlidir.
2023’e doğru, daha çağdaş Türkiye!
CHP, AKP’nin karşısına Çağdaş Türkiye başlığı altında birbirini tamamlayan somut projeler demetiyle çıkmalıdır. CHP, topluma AKP’ye göre, daha özgürlükçü, eşitlikçi, barışçı ve üretken bir Türkiye’nin, huzur içinde yaşamanın ve geleceğe özgüvenle bakmanın güvencesi olduğunu kanıtlamalıdır.
CHP, kendisini, Cumhuriyetin, hukuk devleti, özgürlük, eşitlik, bilimin yol göstericiliği, barış gibi temel değerlerinin solun evrensel ilkeleriyle bireşimi olarak tanımlamalı; bu değerleri, siyasal, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla güncelleştirerek topluma önermeli; ulusal ile küreseli bilinçle birleştiren ve toplum olarak geleceğe özgüvenle bakılmasının temsilcisi olduğunu, tüm önemli sorunlarla birlikte Kürt sorunun da bu ilkelere dayalı olarak çözüme kavuşturacağını, projeleri ve kadrolarıyla kanıtlamalıdır.
Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin yapmak istediklerinin tamamı, bu sayılan ilke ve değerlerin tümüyle karşıtıdır. Bu büyük ve tarihsel bir çelişkidir; bu çelişkiyi doğru değerlendirmek ve seçmene çağdaş değerler seçeneğini sunmak gerekiyor. AKP’ye sen şusun, busun; yapamazsın, edemezsin demek yerine, seçmene nedenleri ve nasıllarıyla seçenek sunma görevi CHP’nin omuzlarındadır.
CHP hak, adalet, barış ve ahlaka dayalı bir toplumsal yapı önermeli; sınırsız düşünce ve anlatım özgürlüğü; yaşamın her alanında kadın erkek eşitliği; yasama, yürütme ve yargı erklerinin bağımsızlığı, işbirliği ve karşılıklı denetimi; özgür basın; örgütlenme, toplantı ve gösteri hakları; düşünce, din ve mezhep, etnik köken, cinsiyet, giyim-kuşam ve yaşam tarzı; tele-iletişim; sanal dünyaya erişim hak ve özgürlüklerinin dokunulmazlığının güvencesi olacağını; doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi ahlak değerlerinin önemsenmesini; hukuk kuralları ve kurumlarıyla demokratik işleyen bir devlet yönetimi anlayışını; ekonomide, CHP, AKP’nin yaptıklarının, daha fazlasının daha ucuza ve daha emek ve çevre duyarlı yapılacağının; daha hızlı büyüme ve hakça vergi yükü ve paylaşımın gerçekleştirileceğinin güvencesinin verebilmelidir.
Ekonomide; eğitim, bilim, kültür, sanat ve sporda; dış politikada…
“Ekonomide”, istikrarlı, kurumsal yapıları sağlam, değişik sermaye kesimlerine eşit uzaklıkta; esas olarak yerli sermaye, işgücü ve teknolojiyle daha hızlı büyüyen bir güçlendirme süreci; sürdürülebilir, işsizlik sorununa, özellikle gençlerin işsizliğine somut çözüm; üretken yatırımlara, araştırma-geliştirme ve teknolojinin yerli üretimine; bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasına daha fazla destek; çiftçinin gelirini üretim ile arttırma; esnafın kredi kolaylığıyla işini büyütmesi; toplumsal sorumluluk sahibi, iş güvenliğine duyarlı; çalışanın haklarına saygılı; mal ve hizmet üreten, kamu ihalelerinde açıklık ve eşit koşullarda yarış isteyen üretici sermayenin desteklenmesi; doğal kaynakların toplumsal yarara dönüştürülmesi; enerjide yerli kaynakların verimli değerlendirilmesi; küresel iklim değişikliğine duyarlılık; demokratik, katılımcı ve güçlü sendika; meslek odası ile sağlanacak emek-sermaye dengesi; çok daha kaliteli kent yaşamı; yaşam olanaklarında kent-kır farklılığının hızla azaltıldığı ve yalnızca insanın, işsizin, yoksulun değil, yeşilin, derelerin, kıyıların ve denizlerin korunmasına duyarlı bir ekonomik gelişme ve büyüme ve gelişmenin öncüsü olunacağına seçmeni inandırmalı.
CHP, çağdaşlığın öncüsü olmalıdır. Çağın bilimsel gelişmeleriyle uyumlu; insan aklının ve bilimsel bilginin yol göstericiliğini ilke edinen; çocuğun ve gencin yaratıcı yeteneklerini ortaya çıkaran ve onları geliştiren eğitim; esas olarak finansmanı bütçeden karşılanan kesintisiz 12 yıllık temel eğitim; ekonominin gereksinimleriyle uyumlu bir mesleki ve teknik eğitim; akademik özerklik ve bilimsel özgürlük sahibi, araştırması ve bilimsel üretimiyle, YÖK sultasından kurtulmuş, toplumla bilimi buluşturan üniversite; bağımsız üst bilim kurumları; ulusal yenilik sistemi; öğretmen ve öğretim üyesi yetiştirmede ortak program. Sanatsal üretime tam destek; sanatsal özgürlük ve örgütlenme sorunlarının çözümü; her yaşta spor; kadını ve erkeğiyle bir bütün olarak sporun toplumsallaşarak gelişmesi; amatör spor dallarına özel önem verilmesi
Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış sözlerinin gerçekleşmesine çalışmak; Avrupa Birliği’nin eşit ve onurlu bir üyesi olmak dış politikada ilke olmalıdır.
Parti içi demokrasinin yıldızı
Etkin ve güvenilir bir üst yönetim; katılımcı politika üretimi ve karar alma süreçleriyle parti içi demokraside öncü ve örnek bir CHP; güçlü, sağlıklı, dengeli bir üye yapısı; aday saptamada, ilke olarak tüm üyelerin katılımıyla önseçim; etkin ve verimli çalışan örgütler; yerel düzeyde politika üreten; yetkili ve sorumlu taşra örgütlenmesi; güçlü, gençlik ve kadın örgütlenmesi; parti emeğine saygı; önce, CHP’linin umudu olan bir CHP.
Siyasetin geldiği nokta CHP için de ülke için de tam bir yol ayırımıdır. CHP, ya AKP’nin Panislamist gidişine ayak uyduracak ya da Türkiye’yi, hukuku, eğitimi, bilimi, kurumları, ekonomisi ve kültürüyle, çağdaşlaşmanın aydınlığına taşımanın sorumluluğunu yeni bir silkinişle üstlenecektir.
Karar CHP’nindir!
*Prof.Dr. Yakup Kepenek,
Ekonomist,
yakupkepenek06@hotmail.com