Erol KIZILELMA*
Bu sayımızda Suriye konusunu, gelişmelerin Türkiye’yi ne şekilde etkileyeceğini işliyoruz. AKP iktidarının, Suriye içine yönelik olarak mezhep çatışmasını kışkırtıcı, militarist, saldırgan ve ayrımcılık yaratan bir dil kullanması bölgemizde bir savaş tehlikesi yaratmaktadır. Suriye’ye yönelik saldırının AKP tarafından tırmandırılmasından bu yana, iç savaşta yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Gelinen bu noktada bize düşen, AKP’nin gerçek yüzünün herkes tarafından görünmesini ve savaş karşıtlarının ortak tepkisinin örgütlenmesini sağlayacak çalışmalar yapmak. Bu konuda ısrarlı bir duruş sergileyeceğiz.
Geçen ay Cumhuriyet kutlamalarının, AKP iktidarının tüm engel ve yasaklamalarına rağmen coşkuyla gerçekleştirilmiş olması dikkat çekti. Gözlemlediğimiz, sokağa çıkan insanların gözlerinde öfke ve coşkunun çok belirgin olması. İlginç olan, AKP ve Başbakan’ın, kin ve nefret söylemini sürdürdükçe, bu silahın bir süre sonra kendilerine yönelecek olmasını görmemeleridir. Gerici ve baskıcı AKP hükümeti döneminde, ülkemiz tarihinde görülmemiş oranda soygun ve talana maruz kaldı. Bu durumu, siyasi bir kılıf olarak, Cumhuriyetle hesaplaşma politikalarıyla örtmek istiyorlar. Muhafazakarlaştırılan bir toplumda tepkilerin daha kolay sönümlendirileceğini ve kanaat eden bir toplumda daha kolay at koşturabileceklerini düşünüyorlar.
Talan ve soygun döneminin en belirgin sembolleri, her yerde biten AVM’ler. Taksim Meydanı’na da bir AVM kondurma amacıyla alelacele meydanı şantiyeye çeviren ve yeni rant alanları açmada çok maharetli olan AKP’nin, hiçbir tepkiye kulak vermeyeceği görülüyor. Taksim Gezi Parkı’na ve parktaki yüzyıllık çınarlara elveda diyebiliriz.
Sosyal demokrasinin iktidara alternatif bir siyasi hareket olabilmesi için, altyapısını iyice tahkim etmesi gereklidir. Bunun için öncelikle eğitim çalışmalarının yaygınlaştırılması ve tüm üyelerin eğitimden geçmesi zorunludur. Solun ideolojisi ve tarihi tüm üyelerce özümsenmelidir. Solun her rengi bizim zenginliğimizdir. Solun her rengine katkıda bulunmuş önderler bizim de tarihimizi oluşturur. Bu çerçevede solun tarihinde yer almış kişi ve olaylara zaman zaman sayfalarımızda yer veriyoruz. Elbette solun evrensel bir ideoloji olduğunu unutmadan.
Bu sayımızda Mustafa Kemal Atatürk ve Bülent Ecevit ile Tevfik Çavdar’ı konu alan sayfalarımız var. Daha çok yeni, 15.10.2012’de kaybettiğimiz Tevfik Çavdar hocamızı Korkut Boratav’ın bir yazısıyla anıyoruz. Türkiye soluna düşünsel alanda önemli katkıları olan Tevfik Çavdar 12 Eylül sonrasında SODEP ve SHP’nin merkez yönetimlerinde de yer almış ve program çalışmalarına öncülük etmiştir. Kendisi her zaman saygı ile anılacaktır.
Türkiye’nin gündemi sıcaklığını koruyor. Bazı talepleriyle, cezaevlerinde açlık grevine başlayanların durumunun kritik hale gelmesine karşın olaya tepkisel ve alaycı bir üslupla yaklaşan Başbakan’ın, buna ilaveten çağdışı anlayışlarını yansıtır bir biçimde, idamın ceza olarak tekrar yasalaştırılacağından söz etmesi, geldiğimiz “ileri demokrasi” noktasını göstermektedir. Sorunlara çözüm üretmek yerine, polis copu ve biber gazıyla insanları islah edeceğini sanan bir anlayışın 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmadığını dile getirmek gerekir.
Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle selam ve sevgiler…
* Erol Kızılelma, SODEV Başkanı – ekizilelma@hotmail.com