
SİNAN DAĞ
E. Vergi Müfettişi
sinandag1985@hotmail.com
Giriş
Demokrat yönetim anlayışının temel ilkelerinden biri halkın yönetime katılımıdır. Geleneksel olarak seçilmiş temsilciler aracılığıyla işleyen bu sistem, zamanla daha doğrudan ve katılımcı mekanizmalarla desteklenmeye başlamıştır. Bu bağlamda, kent konseyleri yerel yönetimlerde halkın karar alma süreçlerine doğrudan dahil olmasını sağlayan önemli araçlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Kent Konseyleri, sivil toplum kuruluşları(STK), meslek odaları, akademisyenler ve vatandaşları bir araya getirerek kentle ilgili kararların daha kapsayıcı bir şekilde alınmasını hedefler.
Türkiye’de kent konseyleri, 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu ile yasal bir çerçeveye oturtulmuş, 2006 yılında yayımlanan Kent Konseyi Yönetmeliği ile çalışma esasları belirlenmiştir. Ancak Uygulamada bu konseylerin etkinliği ve yerel yönetim süreçlerindeki etkisi tartışmalıdır. Belediyelerle sivil toplum arasında köprü görevi görmesi beklenen bu yapılar, genellikle yeterli yetki ve kaynaklara sahip olamamakta, yerel yöneticilerin inisiyatifine bağlı olarak işlevsellik kazanabilmektedir.
Bu çalışmada, kent konseylerinin katılımcı demokrasiye ve yerel yönetime katkısı, yerel yönetimler üzerindeki etkileri değerlendirilecek ve Türkiye’deki kent konseylerinin mevcut durum değerlendirilecek ve daha etkin hale getirilmeleri için öneriler sunulacaktır.
Kent Konseylerinin önemi ve işlevleri
Kent konseyleri, modern yerel yönetim anlayışında halkın doğrudan yönetime katılımını sağlayan en önemli araçlardan biri olarak kabul edilmektedir. Demokratik yönetim ilkeleri doğrultusunda kent konseyleri, yerel yönetimler ile sivil toplum arasında bir köprü görevi görerek halkın karar alma süreçlerine katılımını artırmayı hedefler. Bu yapı, özellikle katılımcı demokrasi, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve yerel politikaların etkinliği ve sivil toplum ile belediyeler arasında köprü olma açısından kritik bir öneme sahiptir.
1- Katılımcı demokrasi ve halkın yerel yönetimlere katılımı
Kent konseyleri, vatandaşların yönetime sadece seçim dönemlerinde değil, sürekli olarak katkı sunmasını sağlar. Bu bağlamda, katılımcı demokrasi anlayışını güçlendirmek bireylerin yaşadıkları kentle ilgili karar alma süreçlerine aktif şekilde dahil olmalarına imkan tanır. Kent konseyleri aracılığıyla halkı, yerel yönetimlerin gündemini belirleyebilir, projeler hakkında görüş bildirebilir ve kentsel planlamaya dair öneriler sunabilir.
Kent konseylerinin sağladığı katılımcı demokrasi modeli, şu açılardan büyük önem taşımaktadır;
– Vatandaşların karar alma süreçlerine dahil olması, yönetim kararlarının değerini ve toplumsal desteğini artırır.
– Yerel yönetimlerin daha kapsayıcı politikalar üretmesini sağlar, çünkü kararlar yalnızca belediye meclislerinde değil, geniş bir toplumsal uzlaşmayla şekillenir.
– Demokratik bilincin gelişmesine katkı sunar, bireylerin yerel yöneyim mekanizmalarına güven duymasını sağlar.
2- Sivil Toplum ile Belediyeler Arasında Köprü Olma
Kent konseyleri, sadece bireysel vatandaşları değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarını (STK), meslek odalarını ve akademisyenleri de yerel yönetim süreçlerine dahil eden bir yapıdır. Bu sayede, kent yönetimi çok daha geniş ve farklı kesimlerin görüşlerine açık hale gelir.
Bu işlevin sağladığı faydalar;
– STK’ların yerel yönetim kararlarında daha aktif rol almasını sağlar.
– Bilimsel veriler ve uzman görüşleri, belediye politikalarının daha isabetli olmasına yardımcı olur.
– Yerel yönetimlerin sosyal projelere daha fazla odaklanmasını teşvik eder.
Türkiye’de kent konseylerinin yasal dayanakları ve mevcut durumu
Türkiye’de kent konseyleri, yerel yönetimlerde katılımcılığı artırmak amacıyla yasal bir çerçeveye oturtulmuş olsa da, uygulamada çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Yasal altyapının sağladığı çerçeve, kent konseylerinin işlerliğini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Ancak, bu yapıların yerel yönetim süreçlerine etkisi büyük ölçüde belediye yönetimlerinin tutumuna ve yerel dinamiklere bağlı kalmaktadır. Bu bölümde, kent konseylerinin Türkiye’deki yasal dayanakları ve mevcut işleyişine dair sorunlar ele alınacaktır.
1- Kent konseylerinin Türkiye’deki yasal dayanakları
Kent konseylerinin hukuki çerçevesi 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. Maddesi ve 2006 tarihli Kent Konseyi Yönetmeliği ile belirlenmiştir.
– 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 76. Maddesi, kent konseylerini ‘‘yerel düzeyde demokratik katılım mekanizması’’ olarak tanımlamakta ve belediyelere bu yapıları destekleme görevi vermektedir. Ancak, belediyelerin kent konseylerinin aldığı kararları uygulama zorunluluğu bulunmamaktadır.
– Kent Konseyi Yönetmeliği (2006), konseylerin nasıl kurulacağı, kimlerden oluşacağı ve hangi konulara odaklanacağı konusunda ayrıntılı hükümler içermektedir. Yönetmeliğe göre kent konseyleri; belediye başkanı, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kamu kurumları ve üniversite temsilcilerinden oluşan bir yapı ile şekillenmektedir.
– Anayasal Dayanak: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 127. Maddesi, yerel yönetimlerin halkın katılımı ile yönetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Kent konseyleri, bu çerçevede bir katılım mekanizması olarak değerlendirilmektedir.
2- Türkiye’de kent konseylerinin mevcut durumu
Yasal çerçevede kent konseyleri yerel yönetimlerin temel katılım mekanizmalarından biri olarak tanımlansa da, uygulamada bu yapılar birçok zorlukla karşı karşıyadır. Türkiye’de kent konseylerinin işleyişine dair temel sorunlar şu şekildedir;
a- Yetkisizlik ve bağlayıcılık sorunu
Kent konseyleri, belediyelerin karar alma süreçlerine rehberlik eden bir danışma organı olarak tasarlanmıştır. Ancak, kent konseylerinin aldığı kararların bağlayıcı bir hukuki gücü bulunmamaktadır. Bu durum, konseylerin etkisini sınırlayan en büyük sorunlardan biridir.
Bazı belediyeler kent konseylerini aktif bir şekilde desteklerken, bazı belediyeler bu yapıların işlevselliğini göz ardı etmekte ya da sadece sembolik bir yapı olarak tutmaktadır.
b- Finansal ve kurumsal bağımsızlık eksikliği
Kent konseyleri, belediyeler tarafından desteklenmekle birlikte, kendi bütçelerine sahip değildir. Finansal kaynakların tamamen belediyelerin inisiyatifinde olması, konseylerin bağımsız hareket etmesini zorlaştırmaktadır.
Kent konseylerinin belediyelerden bağımsız bir şekilde çalışabilmesi için şeffaf bir finansal destek mekanizmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, kent konseylerinin kendi projelerini yürütmek için yeterli bütçeye sahip olmaması büyük bir engel oluşturmaktadır.
c- Katılımın sınırlı olması
Kent konseylerinin temel amacı yerel yönetimlerde halkın geniş kesimlerinin kara süreçlerine katılımını sağlamak olsa da, mevcut durumda bu katılım yeterli olarak sağlanamamaktadır. Türkiye’de kent konseyleri çoğunlukla STK’lar, akademisyenler ve meslek odaları gibi belirli gruplarla sınırlı kalmaktadır. Kent konseylerinin halka yeterince tanıtılmaması be yerel yönetimlerin konseyleri sadece belediye politikalarını destekleyen bir araç olarak kullanmaları başlıca nedenlerindedir.
d- Karar alma süreçlerinde etkisiz olma
Kent konseyleri, yerel yönetimlerin politikalarını ve projelerini şekillendirmede daha etkin rol oynamalıdır. Ancak, Türkiye’de birçok kent konseyi sadece danışma niteliğinde toplantılar yaparak sınırlı bir etki alanına sahip olmaktadır.
Bu durumun nedenleri arasında şunlar yer almaktadır.
– Belediye başkanlarının kent konseylerinin görüşlerini dikkate alma konusunda yasal olarak zorunluluğun olmaması,
– Konsey kararlarının belediye meclislerinde tartışılma mekanizmasının yeterince işler olmamasından,
3- Türkiye’de kent konseylerinin güçlendirilmesi için öneriler
Türkiye’de kent konseylerinin daha etkin hale getirilmesi için şu yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır;
a- Kent konseylerinin yasal yetkilerinin güçlendirilmesi
Kent konseylerinin aldığı kararlar belediyeler için bağlayıcı değildir. Bu nedenle konseyler genellikle sembolik kalmakta ve yerel yönetimler üzerinde etkili olamamaktadır.
Öneriler;
– Kent konseylerinin kararlarının belediye meclislerinde zorunlu olarak gündeme alınması sağlanmalıdır.
– Konseylerin belediye politikaları üzerinde daha fazla söz sahibi olması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
b- Kent konseylerinin finansal bağımsızlığının sağlanması
Kent konseyleri tamamen belediyelerin sağladığı maddi destekle çalışmaktadır. Bu durum, bazı belediyelerin konseyleri etkisiz hale getirmesine veya siyasi amaçlarla yönlendirmesine neden olmaktadır.
Öneriler;
– Kent konseylerine belediyelerden bağımsız bir bütçe tahsis edilmelidir.
– Kent konseyleri, bağımsız fonlar ve uluslararası destek programlarından yararlanabilmesinin önü yasal dayanaklarla açılmalıdır.
– Konsey bütçeleri şeffaf bir şekilde yönetilmeli ve kamuya açık raporlarla duyurulmalıdır.
c- Kent konseylerine katılımın artırılması
Kent konseylerine katılım sınırlıdır. Bundan kaynaklı olarak yeterince temsiliyet sağlanamamaktadır.
Öneriler;
– Mahalle düzeyinde halk meclisleri oluşturularak daha fazla yerel halkın yönetime katılımı sağlanmalıdır.
– Kent konseyleri hakkında farkındalığı artırmak için yerel yönetimler bilgilendirme kampanyaları düzenlemelidir.
d- Kent konseyleri ile yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi
Kent konseyleri ile belediyeler arasındaki ilişki, belediye başkanlarının davranışına bağlıdır. Bu nedenle, bazı kent konseyleri belediyelerle güçlü işbirlikleri kurarken, bazıları tamamen etkisiz kalmaktadır.
Öneriler;
– Belediye başkanları ve meclis üyeleri, kent konseyi toplantılarına düzenli olarak katılmalıdır.
– Belediyeler, kent konseylerini danışma organı olarak değil, politika yapım sürecinin bir parçası olarak görmelidir.
– Belediyeler ve kent konseyleri arasında düzenli koordinasyon toplantıları yapılmalıdır.
e- Dünya’daki kent konseyleri ile birliktelik çalışmaları düzenlenmesi;
Dünya’da başarılı kent konseyleri nezdinde ilişkiler kurulup birlikte hareket edilmesi ve birlikte çalışmalar yürütülmesi ayrıca dünyada başarılı kent konseyleri sistemleri üzerinde çalışma yapacak uzman ekiplerin oluşturularak başarılı sistemlerin Türkiye’ye entegre edilmesine önem verilmelidir.
Sonuç
Kent konseyleri, yerel yönetimlerde halkın yönetime katılımını sağlayan en önemi mekanizmalardan biridir. Katılım yönetim anlayışının bir yansıması olarak kent konseyleri, vatandaşların sadece seçim zamanlarında gidip oy kullanması ile sınırlı kalmayarak, sürekli olarak yerel yönetimin karar alma süreçlerine dahil olmasına imkan tanır. Bu yapılar, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kapsayıcılığı artırarak belediyelerin daha etkin politikalar üretmesine katkı sağlar ve bu durum yerel halkta aidiyetlik duygusuna da önemli katkılar sağlar.
Türkiye’de kent konseyleri, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve Kent Konseyi Yönetmeliği çerçevesinde tanımlanmış olsa da, uygulamada çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Yetkisizlik, finansal bağımsızlık eksikliği ve sınırlı katılım gibi sorunlar, bu yapıların etkisini azaltmaktadır.
Kent konseylerini Türkiye’de daha güçlü ve işlevsel hale gelmesi için şu adımlar atılmalıdır;
– Bağlayıcılık artırılmalı, kent konseylerinin kararları belediye meclislerinde zorunlu olarak gündeme alınmalıdır. Bunun için yasal olarak çalışmalar yapılmalı ve yasal dayanaklara dayandırılmalıdır.
– Finansal bağımsızlık sağlanmalı, konseylerin belediyelere bağımlı olmadan çalışabileceği bütçe mekanizmalara oluşturulmalıdır.
– Katılım genişletilmeli, konseylere katılımın artırılması için mahallerle nezdinde çalışmalar yaparak konseylerin önemini anlatacak toplantılar ve farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.
– Belediyelerle iş birliği güçlendirilmeli, kent konseyleri belediyelerin sadece danışma organı değil, politika yapım süreçlerinin bir parçası olarak görülmelidir.
– Dünya’daki kent konseyleri ile birliktelik çalışmaları düzenlenmesi, Türkiye’deki kent konseyleri ile dünyadaki başarılı kent konseyleri arasında düzenli olarak ortak çalışmalar yapılmalı ve oradaki önemli uygulamaların Türkiye’de uygulanması için uzman ekiplerle çalışmaların yapılması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak kent konseylerinin etkinliği artırıldığında, yerel yönetimler daha demokrat, şeffaf ve halkın ihtiyaçlarına duyarlı hale gelecektir. Türkiye’de kent konseylerinin güçlendirilmesi, katılımcı yönetim anlayışının yaygınlaşmasına ve halkın yerel yönetimlerde daha aktif bir rol almasına olanak tanıyacaktır.