“Gezi”nin demokratikleşme talebini açıkça ortaya koymasından sonraki ilk yerel seçimler 30 Mart 2014’te yapılacak. Aday listeleri 18 Şubat’ta Seçim Kurullarına verildi, yani siyasi partilerin kimleri aday gösterdiğini artık biliyoruz. 2011 Genel Seçimlerindeki kadın aday adayı patlaması, bu kez belediye başkanlıkları ve meclis üyelikleri için yaşandı. Aday listeleriyle birlikte gördük ki; sorun, kadınların cesaretinde değil, gösterdikleri ilgiye ve isteğe siyasi partilerin ne kadar ve nasıl cevap verdiğinde; siyasi partilerin iç rekabeti hala ilkelere bağlılıktan önde gidiyor; ve, yeni bir başlangıca derin bir ihtiyaç var.
Seçilmiş kadın eser miktarda
Kadınların yerel yönetimlere seçilme hakkı 1930-1934’te tanındı. Müfide İlhan 1950’de Mersin’de ilk seçilmiş kadın belediye başkanımız oldu. 83 yılda 17 Yerel Seçim’de toplam 30 binden fazla belediye başkanı arasında sadece 82 kadın belediye başkanı seçtik.
30 Mart’ta görevi bitecek 2009 Yerel Seçimlerinin seçilmişleri arasında 2.950 belediye başkanından 26’sı (binde 8), 31.790 belediye meclis üyesinden 1.340’ı (% 4,2’si), 3.379 il genel meclisi üyesinden 110’u (% 3,2’si) kadın. Halen 81 İl Genel Meclisi’nden sadece ikisinde (Van ve Erzurum) Meclis başkanı kadın.
Muhtarlıkta durum çok daha vahim: 34.275 köyden yalnız 65’inde (binde 2’sinde) kadın muhtar var. Mahallelerde durum görece iyi, ama iyiliğin ölçüsü 18.607 mahallenin 429’unda yani sadece % 2,3’ünde kadın muhtar olmasından ibaret.
Tavuk Yumurtasından Kaz Çıkmaz!
Mevcut tablo şunu söylüyor: 83 yıldır kadınların seçilme hakkı var, ama kadınların seçilmesinin önündeki engelleri kaldırılmakta bir arpa boyu yol almışız. Hala inatla eşit olmayan kadınla erkeğin aynı şartlarda yarışmasından söz edebiliyoruz. Oysa kota ve diğer geçici önlemleri yasal düzenlemeye kavuşturmadan yani kadınların seçilmesini garanti eden bir sistem kurmadan beklemek, tavuk yumurtasından kaz çıkmasını beklemek gibi bir şey!
Bütünşehir kadına engel
Kota gibi geçici önlemleri yasal düzenlemeye kavuşturmak bir yana, bari sağlanan gelişmenin devam etmesini engelleyen işler yapmasak! Ne yazık ki AKP Hükümeti 2012’de bunu da yaptı. Kadın belediye başkanlarının önemli bir kısmı belde belediye başkanıyken, ilgili hükmü 30 Mart’ta yürürlüğe girecek olan 6360 sayılı yeni Büyükşehir Yasası ile 30 ilde beldelerin tümü kapanacak. Beldelerin kapanması, kadın belde belediyesi meclis üyelerinin de önünü kesti. Çünkü hem beldeden ilçeye kaçan siyaset kadınlardan uzaklaştı hem de kapanan beldeler nedeniyle seçileceğimiz koltuk sayısı düştü ve rekabet sertleşti. Aynı Yasa’yla köyler de mahalle olduğundan, kağıt üzerindeki şehirleşme kadınları “seçilen” olmaktan adeta dışladı. Varlığını mahalle olarak devam ettirecek 18.500 köyün hemen tamamında muhtarlar erkek. Aynı sorun ihtiyar heyetleri için de söz konusu.
Olumlu beklentiler ve nedenleri
Bütünşehir Yasasının yerel yönetimler sistemine getirdiği değişiklikler kadınların seçilme şansını zayıflatsa da, 2014 Yerel Seçimleri genel demokratikleşme ve kadınlar açısından önemini koruyor. Kadın belediye başkanı sayısı 50’yi aşacak, belediye meclislerinde kadın üye oranı % 10’u zorlayacak. Sonuçta eşit temsilden yine çok uzakta, ama “tarihi bir kırılma” yaşamış olacağız.
Neden? Bugün kadınların “emeğimiz varsa sözümüz de olacak” sloganıyla talepte bulunmalarının arkasındaki ana gelişmeler dört nedenle açıklanabilir:
Neden-1: Kadınlar değişti
Son 10 yılda, hemen her kesimden, her siyasi çizgiden kadın siyasette yer alma, seçilme arzusunu güçlü bir şekilde ortaya koydu. Aktif siyaset yapan kadınların sayısında önemli artışlar oldu. Kadınlar aday olmayı istemekten artık çekinmiyorlar. 2011 Genel Seçimlerinde milletvekili olmaya büyük ilgi gösterdikleri gibi, şimdi de kocaman bir dalgayla yerel yönetimlere seçilmeye geldiler. Henüz siyasetle nasıl baş edeceklerini tam olarak bilmeseler de yola çıktılar!
Neden-2: Siyasetteki kadınlar güçlendi
Siyasi partilerdeki kadınlar da nispeten güçlendiler. Her zaman doğrudan bir parçası olmasalar bile, Türkiye kadın hareketinin ürettiği bilgi ve birikimin desteğine sahipler. Bu güç, onların Partilerini kadınları destekleyici çeşitli uygulamalara ikna etmelerinde ciddi bir destek. Mesela, 2014 Yerel Seçimleri aday adaylığı başvurularında CHP, BDP, MHP kadınlardan ücret almadı, AKP yarım ücret aldı. CHP, 2012’de Tüzüğü’ne aday listelerinde % 33 cinsiyet kotası koydu. BDP, erkeklere aday olabilmeleri için çok eşli olmamak, kadına yönelik şiddet, namus cinayeti gibi suçları bulunmamak gibi ek kriterler getirdi. “Eşitlik”ten uzak ideolojisi nedeniyle cinsiyet kotasını bir türlü içine sindiremeyen AKP, teşkilatlarına listelerde her üç adaydan birinin kadın olmasına özen gösterilmesi genelgesi gönderdi. Bütün bunlar elbette sadece kadınların başarısı değil, ama kadınların başarısı.
Neden-3: Dünyadaki ve Avrupa’daki Gelişmeler
Dünyadaki genel demokratikleşme kadınların siyasetteki yerleri, siyasete katılımları yönünde önemli olumlu etkiler yaptı. Arap Baharında bile kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini duyduk. Birleşmiş Milletler, küresel ve bölgesel toplantılarla, evrensel siyasi hakları ve insan hakları kural ve uygulamalarını ilerletti. Türkiye, kadın hareketinin Birleşmiş Milletler sistemiyle güçlü bağları sayesinde, bu ilerlemelerden olumlu etkilendi. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, her gelişmeyi dünyayla aynı zamanda bizim de gündemimize indiriyor. Uluslararası proje ve program destekleri somut ilerlemelere kaynak oldu. Türkiye olarak yakın olduğumuz Avrupa’daki, Avrupa Birliği ülkelerindeki demokratik katılımcı gelişmelerden, özellikle uyum süreci nedeniyle olumlu etkilendik. CHP’nin Sosyalist Enternasyonal üyeliği de, cinsiyet kotasının Türkiye’ye gelişinde özel bir yere sahip oldu.
Neden-4: Siyasi Partiler ve Siyasi Rekabet
Siyasi partiler arasında rekabet işin doğasında var. 90 sonrası Türkiye’de kadınlar siyasette özel bir hedef kitle oldu. Bunun önemli bir sonucu, kadınların ihtiyaç ve taleplerinin Parti Programlarına, Seçim Bildirgelerine girmesidir. Seçim sonrasında 2014 Yerel Seçim Bildirgelerine yakından bakmalı, bu konu üzerinde ayrıca durmalıyız.
Son 2-3 yıla kadar çok göz önünde olmasa da, siyasi hareketler uzun zamandır kadınlar üzerinden ciddi bir ideolojik rekabet içinde. Özü cinsiyet politikalarından çok kadınları başkasına kaptırmamak olan bu rekabetin önemli iki örneği, Kürt hareketi ve AKP. Birincisi genç Kürt Kadınları, ikincisi seçmen tabanı olarak ev kadınlarını, seçilecek kadınlar olarak orta büyüklükteki kentlerin görece nitelikli kadınlarını hedef kitle seçip ilerledi. CHP, Cumhuriyetin modernleşme projesine aidiyet gösteren sosyal kesimlerden kadınları aldı. Sol feministler, küçük sol partilerde zengin deneyim birikimi yarattılar ama % 10 barajı yüzünden siyasette doğrudan bir etki yapamadılar.
2014 Kritik Bir Başlangıç Olacak
2014 Yerel Seçimleri, kritik bir öneme sahip: Türkiye nereye evrilecek? Bu kez kadınlar hem seçmen hem de seçilen olarak özel bir konumdalar. Listeler henüz kesinleşmediğinden, Belediye ve İl Genel Meclislerinde durumu henüz bilmesek de, CHP’de 45, BDP’de 32, MHP’de 12 kadın belediye başkan adayı var. (AKP’de şimdilik sadece 1 büyükşehir adayından haberdarız.) Bu sayılar hem şimdiye kadar gördüğümüz en yüksek kadın aday sayıları hem de eşitlikten ne kadar uzak olduğumuzun açık ifadeleri. Biliyoruz ki, binlerce kadın istedi ama aday olamadı ve kadınlar bu seçimden sonra da “en büyük eksik temsil edilenler grubu” olmaya devam edecek. Hiçbir parti kadınlara özel bir destek programı, destek fonu üretmedi. Yine de herşeyden önemli bir gelişme oldu: Kadınlar yığın yığın geldiler. Bugün nasıl baş edebileceklerini tam olarak bilemeseler de seçilmeyi talep ettiler ve duvara çarpan dalga gibi geri çekilmeyecekleri yeni bir döneme adım attılar. Parti hukukuna uymayan yöneticileri gerek partilerine gerekse seçim kurullarına şikayet etmekten çekinmemeleri bu yeni dönemin habercisi. Evet, 2014 Yerel Seçimleri kritik bir başlangıç olacak!
*Seniye Nazik Işık,
CHP Parti Meclisi üyesi,
nyisik@gmail.com