Kadına yönelik şiddet tüm dünyada ülkelerin ortak sorunudur. Cinsiyet eşitsizliği temelli bu şiddetin ortadan kaldırılması için ülkeler, hem yasal mevzuatları hem de uygulamalarını genişletme yolunda yoğun çaba sarf etmektedir. Bu yazı, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde kadın çalışmaları ve özelde kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki uygulamaları sunmaktadır.
Dünyada kadına yönelik şiddetle mücadeleye genel bakış
“2021 Küresel Cinsiyet Eşitliği/Eşitsizliği Endeksi”nde İzlanda birinci sırada yer alırken Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda ve İsveç eşitlikte ilk beş ülke olarak en üst sırada yer almaktadır. Aynı rapora göre ise Türkiye bu sıralamada 156 ülke arasında 133. sıradadır. Bu sıralamada Avrupa ülkelerinin başarıları dikkat çekmektedir. İngiltere, Danimarka, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde eşitsizlikle mücadele bağlamında, kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmaları, yayınlanan raporlara göre oldukça güçlüdür.
Burada toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddette ülkelerin savunmasız kadın ve çocukları korumada en yaygın yöntemi kadın sığınma evleri hizmetidir. Dünyadaki ilk sığınma evi Norveç’te, 1968 yılında, şiddet gören kadınlara kapılarını açmıştır. Ancak kimi yazarlar ve tarihçilere göre, 16. yüzyılda İtalya’da kocalarından kötü muamele gören ve sokağa atılan kadınların sığındığı evler bulunduğu, İtalya Bolonya’da ki La Case Del Socrosso di San Paolo’nun bu evlerden biri olduğuuifade edilmektedir. (İBB, Mor Zirve Raporu, 2021)
Daha sonra 1972 yılında İngiltere’de Chiswick Kadın Sığınağı kurulmuş; akabinde 1973’te Amerika Birleşik Devletlerinde, 1974’te Kanada, İskoçya, Almanya ve Fransa’da, 1976’da İsviçre ve İsveç’te, 1977’de Norveç’te, 1978’de Avusturya’da, 1989 ‘da İtalya’da kadın sığınma evleri açılmıştır.
2019 WEVE Ülke Raporu’na göre; 46 Avrupa ülkesinde 2350 sığınma evi, Avrupa Birliği (AB) üyesi 28 ülkede 1914 kadın sığınma evi, AB üyesi olmayan 18 ülkede 436 kadın sığınma evi bulunmaktadır.
Hollanda Modeli
Hollanda 1974 yılında ilk Kadın sığınma evini açtıktan günümüze kadar bu alanda pek çok deneyim ve süreçten geçerek alana ilişkin revizyonlar yaşamış bir ülkedir. Kanun ve yönetmeliklerle sınırları çizilmiş “STK – yerel yönetim – devlet” ilişkisi, kanun ve yönetmeliklerle mücadelenin uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Sivil toplum örgütleri ile resmi merciler işbirliği halinde çalışmaktadır.
Öncelikle Hollanda’da kadına yönelik şiddet kapsamında yeşil, turuncu ve kırmızı olmak üzere üç ayrı güvenlik kategorisi mevcuttur. Yeşil ile sembolize edilen çalışma, güvenliğin evdeyken sağlanabileceği durumlarda kullanılmaktadır. Turuncu evler, adresleri gizli olmamakla birlikte, yoğun can güvenliği riski taşımayan kadın ve çocukların kaldıkları yerlerdir. Kırmızı ile sembolize edilen çalışma ise “Safe House” olarak da adlandırılan ve yüksek can güvenliği riski taşıyan kadın ve çocukların kaldığı konutlardır. Yerleri son derece gizli tutulan bu evlerde kalan kadınlar yoğun destek programlarından yararlanmaktadır.
Hollanda’da sığınma evinde kalma süresi en fazla 1 yıldır ve bu süre içinde kadın ve çocuklarla yapılan çalışmaların başında sosyal destek mekanizmalarını harekete geçirmek gelmektedir. Kadınları desteklemede genel yaklaşım, kadının var olan gücünün açığa çıkarılması şeklinde biçimlenmektedir
Ayrıca ülkede “Turuncu Ev denilen” genç anneler bölümünde, 16-23 yaş arası, çocuklu genç anneler, yaklaşık 1 yıl kira ödeyerek kalmaktadır. İşe ya da okula giden annenin çocuğu kreşten yararlanmaktadır. Çocuğun kreş ücreti Hollanda Devleti tarafından karşılanmaktadır. Süreç, kadın bir yılın sonunda eve çıktığı zaman da 6 aya yayılan evde destek hizmeti ile sonlandırılmaktadır.
Son olarak Hollanda, kadın sığınma evi hizmeti dışında kadın danışma merkezleri ile de kadınların güçlenmesi sürecinde aktif rol oynamaktadır. Hollanda’nın her şehrinde Aile İçi Şiddet Danışma ve Destek Merkezleri vardır. Hollanda Aile İçi Şiddet Danışma Hattı aracılığıyla kadınlar, oturdukları yere en yakın bölgedeki danışma merkezine bağlanmaktadır.
İngiltere Modeli
İngiltere, kadına yönelik şiddetle “Clare Kanunu” adıyla geçen yasa ile mücadele etmektedir. Ülkede faaliyet gösteren 220’den fazla kadın örgütünün çatı kuruluşu Women’s Aid’dir. Şiddet gören kadınların haftada yedi gün 24 saat arayabilecekleri bir yardım hattı mevcuttur. İngiltere’de 500’den fazla sığınma evi mevcuttur. Ayrıca İngiltere, dünyanın ilk sığınma evlerinden birini 1970›li yıllarda açmıştır.
Ülkede, eğer bir kadın şüphe duyarsa polise başvurup eşi veya partnerinin geçmiş sabıka kaydını isteyebilmektedir. Polis yetkilileri, kadının içinde bulunduğu durum hakkında risk değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu kanunla edinilen bilginin bir kadına o ilişkide kalıp kalmama konusunda karar vermeye yardımcı olacağı söylenmektedir.
Okullarda istismarın ve cinsel anlamda karşılıklı iznin ne olduğunun anlatılmasına yönelik eğitim çalışmaları da mevcuttur. Şiddetle mücadele için ergenlik çağındaki 13-18 yaş arasındaki gençlere yönelik kampanyalar düzenlenmektedir. Bu kampanyaların amacı, istismarın her türünün ne olduğu hakkında gençleri eğitmek ve istismar ve şiddetin ne olduğuna dair fikirlerini gözden geçirmelerini sağlamaktır. Kampanya kapsamında erkeklere ulaşabilmeyi özellikle hedefleyen “In the Know” (Farkında olmak) adında ayrı bir web sitesi kurulmuştur. Burada genç erkeklere, tecavüz nedir, cinsellikte karşı tarafın onayı ve izni nedir, istismar nedir gibi soruların yanıtları anlatılmaktadır. Ülkede şiddet gören kadınların haftada yedi gün 24 saat arayabilecekleri bir yardım hattı mevcut olup hat görevlileri İngilizce konuşmayan kadınlara da tercüman aracılığı ile danışmanlık vermektedir.
Son olarak İngiltere’de Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu bulunmakta; bu komisyon eşitlik için çalışmaktadır. 2007’de kurulan ve Hükümet Eşitlik Bürosu tarafından fonlanan Eğitim Bakanlığı’na bağlı Komisyon İngiltere, İskoçya ve Galler’de eşitlik yasalarının uygulanmasını; yaş, cinsel eğilim veya inanç gibi sebeplerle ayrımcılık yapılmamasını denetlemekten sorumludur.
Almanya Modeli
Almanya’da ilk kadın sığınma evlerinin kurulmasının tarihi, 1970’li yılların kadın mücadelesinde elde edilen kazanımlara dayanmaktadır. “Bireysel olan politiktir” diyen 1970’li yılların Alman kadın hareketi, kadının dört duvar arasında yaşadığı sorunların bireysel bazda yaşansa dahi gerçekte toplumsal sorunlardan kaynaklandığına işaret etmiştir. Bu mücadelelerde kadın sığınma evlerinin kurulması en önemli kazanımlardan birisi olmuştur.
2000’li yıllarda Almanya’da “Şiddet Yasası”nın çıkmasıyla devlet, aile içi şiddet konusunda toplumsal sorumluluğunu üstlenmiş ve şiddete maruz kalan kadınların mağdur görülerek, onlara yasaların arka çıkmasının zeminini hazırlamıştır. “Şiddet Yasası”na göre, aile içi şiddet mağduru koruma altına alınmakta ve şiddete başvuran bireye evden uzaklaştırma cezası verilmektedir.
Almanya’da ev içi şiddete gösterilen toplumsal duyarlılık, birçok meslek grubunun bu konuda bilgilenmesine ve kendi meslek gruplarında konuya ilişkin yaptıkları kampanyalara ve önlemlere kadar uzanmaktadır. Her sene 25 Kasım “Şiddete karşı Mücadele Günü”nde bir meslek grubu bir kampanya düzenlemektedir.
Almanya, kadına karşı uygulanan şiddet konusunda çok duyarlı ve sorumlu davranan bir ülkedir. Her şehirde ve her kasabada bir kadın sığınma evi bulunmaktadır. Şiddetin çemberini kırarak kadın evine gelen bir kadın, bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durarak yaşayacağı bir hayatın ilk adımını atmış demektir. Almanya’da kadın merkezleri kadına -eğer varsa çocuklarıyla, çocukları yoksa tek başına- orada çalışan görevlilerin yardımıyla yasal ve sosyal hakları için mücadele etmektedir. Yasal ve sosyal hakları olan, sosyal yardım, oturabileceği bir konut ve iş bulmak; bilmiyorsa Almanca öğreneceği bir kursa yazılmak, nafaka ve boşanma davası açmak, çocuklarının geleceğini kurmak bu alanda başlıca konulardır. Almanya’da kadınlara iş bulma konusunda danışmanlık yapan merkezler yaygındır.
Son olarak Almanya’da kadınlar için daha birçok olanak olduğunu söyleyebiliriz. Sağlık, Bakım ve Cinsiyet Eşitliği Senatosu internet sayfasında bu olanaklar ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Sitede kadınlar için pek çok sosyal-kültürel proje vardır.
Fransa Modeli
Fransa’da Kadın Erkek Eşitliği Bakanlığı’nın rakamlarına göre, her yıl yaklaşık 220 bin kadın eski veya o anda ilişkide oldukları eşleri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Fransa Hükümeti, cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele ve kadın erkek eşitliği konusunda çalışmalar yürüten bakanlıklara bütçe vermektedir.
Fransız basını, 2021 yılında her 3 günde bir, bir kadının cinayet nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtmiştir. Bu nedenle ülkede İçişleri Bakanlığı kadın cinayetlerine karşı mücadele etmeyi amaçlayan bir dizi önlem alınmıştır. Bakanlık, aile içi şiddet şikayetlerinin öncelikli olarak ele alınmasını ve her polis karakolunda ve her jandarmada bu şiddet konusunda uzmanlaşmış bir memurun görevlendirileceğini açıklamıştır. Fransa’da Kadın-Erkek eşitliği üzerine gerçekleştirilen en önemli adım, hükümet tarafından bir Cinsiyet Eşitlik Bakanlığı kurulmuş olmasıdır.
Son olarak Fransa’da kadın istihdamını desteklemek için çocuk bakımını sağlayacak kreşler açılmıştır. Özellikle 3 yaş üstü çocuk bakımı gelişmiştir; uzun saatler çalışan annelerin çocuklarına bakım hizmeti verilmektedir. Fransa’nın tek ebeveynlere yönelik ayrı politikaları da mevcuttur.
Amerika Modeli
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ki ilk kadın sığınma evi olan Acil Barınma Programı Inc. (şimdi Ruby’s Place Inc.), 1972’de Hayward, California’da birlikte kiliseye giden yerel bir kadın grubu tarafından kurulmuştur. Kısa bir süre sonra yerel bir aile içi şiddet yardım hattı da kurulmuştur.
Ülkede kadın sığınma evleri zamanla gelişmiştir. 1994’te imzalanan Kadınlara Yönelik Şiddet Yasası tarafından finanse edilen sığınma evleri kadınlar için daha uzun süreli konaklamalar sunmaktadır. Artık geçiş konutlarının yanı sıra kadınlara ve çocuklarına daha fazla hizmet sunulmaktadır.
Amerika’da son zamanlarda yapılan bir başka değişiklik de, toplulukta finansmanı ve görünürlüğü artırmak için konumlarını duyuran sığınma evlerinin sayısının artmasıdır. ABD’de kadınların sığınma evinde ortalama kalış süresi otuz ile altmış gün arasındadır. Ancak kadın sığınma evlerinin başka bir biçimi olan geçiş konutları, bir yıla kadar konaklama imkanı sunarken, bazı topluluklar daha da uzun süreler için kamu ve özel konutlar sunmaktadır. Sığınma evlerinde genellikle bir kriz yardım hattı hizmeti ile beraber korunaklı olmayan çocuklara yönelik hizmetler ve bir eğitim programı, bir suçlu tedavi programını da içerebilen kapsamlı bir aile içi şiddet programı sunulmaktadır.
ABD Kadına Yönelik Şiddet Yasası’nı (Against Women Act) 1994’te kabul etmiştir. Söz konusu yasa, kadınlara yönelik şiddet suçlarının soruşturulması ve kovuşturulmasını sağlamıştır. Kanun kapsamında Adalet Bakanlığı bünyesinde Kadına Yönelik Şiddet Bürosu kurulmuştur.
Özetle, Amerika’da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele çalışmaları yoğunlukla kadın örgütleri tarafından yapılmaktadır. National Organization for Women (NOW) en büyük feminist örgüttür. Örgüt, ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve sosyal, politik ve ekonomik yönleriyle tüm kadınların eşit haklar elde etmesini sağlamak ve onları korumak için taban aktivizmi yoluyla harekete geçmektedir. Örgüt 50 eyalette aktif çalışmaktadır.
Avusturya Modeli
Viyana’nın ilk kadın sığınma evi Korunmasız Kadınlar ve Çocuklar için Sosyal Yardım Derneği tarafından 1978 yılında açılmıştır. Ardından bir danışma merkezinin bağlı olduğu ikinci Viyana kadın sığınma evi, 1980’de açılmıştır.
Viyana’daki kadın sığınma evlerinin finansmanı başlangıçta belediye tarafından güvence altına alınırkenÜ diğer eyaletlerdeki özerk girişimler, bazen mali kaynakları için mücadele etmek zorunda kalmıştır. Nisan 2020 itibariyle Avusturya’da 29 kadın sığınma evi bulunmaktadır. Bunlardan 15’i Verein Autonome Österreichische Frauenhäuser’e (Avusturya Özerk Kadın Sığınakları Derneği) bağlıdır.
Kanada Modeli
Kanada’daki ilk kadın sığınma evi 1965’te Hamilton, Ontario’daki Harbour Rescue Mission (Mission Services) tarafından açılmıştır. İlk sığınma evi adalet ve bakımla ilgili Hıristiyan değerlerinin pratik bir sonucu olarak tasarlanmıştır. Başlangıçta cezaevinden çıkan kadınlar için bir sığınak olarak tasarlanmış olsa da, daha sonraki yararlanıcılar kısmen eşlerinin tacizinden kaçan kadınlar olmuşlardır.
Kanada’da genellikle Geçiş Evi veya Aralık Evi olarak adlandırılan ve kadınların taciz edici durumlardan kaçmasına yardımcı olan pek çok sığınma evi mevcuttur. Günümüzde sığınma evleri hükümet ve belediyelerin finansal desteği ile kadın örgütleri tarafından işletilmekte, kadının güçlenmesine yönelik çabalar sarf etmektedir.
Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele
Türkiye’de, 1980’li yıllarda başlayan kadın örgütlenmeleri, kısa bir zaman sonra sokağa taşınmış ve kadınlar, yaşam hakları temelinde kadına yönelik şiddeti “ev içi” durumundan çıkartmıştır. Bu yıllarda kadına yönelik toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı şiddetle mücadele konusunda atılan adımlar, 1990’lı yıllarda hem mevzuatta hem de sığınma evi pratiklerinde ilk meyvelerini vermiş ve Ankara Kadın Dayanışma Vakfı ile Altındağ Belediyesi işbirliği sayesinde ilk sığınma evi faaliyete geçmiştir. Bunu 1993 yılında Mor Çatı Kadın Derneği’nin açtığı bağımsız kadın sığınma evi takip etmiştir. Daha sonra da, yine 1990 yılı içerisinde, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve yerel yönetimler sığınma evleri açmıştır.
Sığınma evleri, Türkiye’de 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair” kanunla koruma altına alınmıştır. Kanun kapsamında 81 ilde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) kurulmuş, nüfusu 50.000’in üzerindeki belediyelere sığınma evi açma zorunluluğu getirilmiştir.
Yasal düzenlemelerden sonra bugün Türkiye’de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı 81 ilde 110 kadın sığınma evi 2.717 kapasite ile hizmet vermektedir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı 2 kadın konukevi 42 kapasite ile hizmet verirken büyükşehir belediyelerine bağlı 9 kadın sığınma evi, il/ilçe belediyelerine bağlı 23 kadın sığınma evi olmak üzere toplam 32 kadın sığınma evinde 703 kapasite ile hizmet verilmektedir. Ayrıca bir sivil toplum kuruluşuna bağlı 1 kadın sığınma evi 20 kapasite olmak üzere, ülke genelinde 145 kadın konukevi 3 bin 482 kapasite ile hizmet vermektedir.
Sığınma evleri ve diğer mekanizmalar
Türkiye’de sığınma evleri, dünyada olduğu gibi şiddet mağduru kadın ve beraberindeki çocuklara koşulsuz barınma hizmeti vermektedir; ancak yasa gereği 12 yaş üstü erkek çocuğu olan kadınlar sığınma evine çocuksuz kabul edilmektedir. Bu durum, annenin çocuktan ayrılmak istememesine neden olmakta, bu da kadını şiddet karşısında çaresiz bırakmaktadır. Şu an Türkiye’de sadece Kadıköy Belediyesi’nin “Yaşam Evi”nde 12 yaş üstü erkek çocuklar kabul edilmektedir. Bu uygulamanın ülke genelinde artırılması uygun olacaktır.
Türkiye’de kadın sığınma evleri için ihtisaslaşma çalışması yapılmaya başlanmıştır. Bu model Ankara’da pilot olarak uygulanmaktadır. Ankara’da uygulanan ihtisaslaşma programında 4 farklı hizmet modeli bulunmaktadır: Barınma arayan, can güvenliği riski altında olan, psiko-sosyal engeli olan kadınlara yönelik hizmet veren sığınma evlerinin yanı sıra hali hazırda İlk Kabul Birimi adıyla faaliyet gösteren acil kadın sığınma evleri vardır. Yine bu modelin de ülke genelinde yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Diğer taraftan Türkiye’de belediyeler ve STK’lar tarafından açılan Kadın Danışma Merkezleri şiddetle mücadelede en az sığınma evleri kadar önemli rol oynamaktadır. Bu merkezlerde hem şiddete karşı ulusal ve bölgesel kampanyalar yürütülmekte hem de kadın güçlenme programları uygulanmaktadır. Bugün ülke genelinde belediyelere ve STK’lara bağlı toplam 54 kadın danışma merkezi bulunmaktadır. Kadın Danışma Merkezleri çok yönlü işbirlikleri ile hem eşitlik hem de kadın çalışmaları alanında önemli hizmetler sunmaktadır.
Yine Türkiye’de son yıllarda uygulamada olan KADES acil müdahale uygulaması ve Aile İçi Şiddet Büroları önemli bir çaba olarak değerlendirilmektedir. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na bağlı ALO ŞİDDET hattı da ülke genelinde tüm şiddet vakalarına anında destek sunmaktadır. Ancak Türkiye’de, şiddetle mücadelede ALO 183 olarak bilinen; kadın, yaşlı, engelli ve çocuk hedef gruplarına yönelik yalnızca ana dilde hizmet sunan çağrı merkezi oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle sadece kadına şiddet konusunda hizmet veren ayrı bir çağrı hattının devlet tarafından kurulması önemli olacaktır.
Bitirirken
Dünyada kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli araçlardan biri, savunmasız kadın ve çocukların güvenli alana alındığı sığınma evleridir. Yaklaşık 54 yıldır dünyada pek çok ülke, kadınları şiddetten korumak için sığınma evleri hizmeti vermektedir. Genel hizmet hatları aynı olmakla beraber sığınma evleri ülkelere göre özel hizmetlerde ayrışmaktadır. Ancak şiddetle mücadelede tek araç sadece sığınma evi olmamalıdır ki, esasen incelediğimiz pek çok ülkede bu mücadele çok kapsamlı olarak sunulmaktadır. Özellikle acil yardım hatları, kadın danışma merkezleri, iş beceri geliştirme destekleri şiddetle mücadelede önemli eşiklerdir.
Türkiye’de, bilindiği gibi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelli pek çok sorun toplumsal anlamda tehdit oluştururken en çok zorlanılan alan “cinsiyet temelli şiddet”tir. Her yıl şiddet nedeni ile Türkiye’de yüzlerce kadın öldürülmekte, yaralanmakta, cinsel saldırıya maruz kalmaktadır. Buna karşın sığınma evi sayısı 145 ile sınırlıdır. Dolayısıyla, hem bakanlığa bağlı hem de belediyelere bağlı sığınma evleri artırılmalıdır.
Elbette ki hepimizin umudu, uzun vadede sığınma evlerinin gereksizleştiği bir hayattır. Eşitsizliklerin azaltılmasında devletlerin rolü büyüktür; ancak bunun en mümkün adımları yasaların uygulanması, kadın güçlenmesinin aktif bir sorumluluk olarak görev edinilmesidir.