meltem cumbul tarık akan seçim

Röportaj: Atilla Coşkun – “Demokratik ve Güvenli Seçim”

“Demokratik ve Güvenli Seçim Girişimi”nden Sayın Atilla Coşkun, Sosya Demokrat Dergi Yayın Kurulu üyesi İnan Dağdelen’in sorularını yanıtladı.

Demokratik ve Güvenli Seçim Girişimi, pek çok meslek örgütü ve
sanatçı başta olmak üzere, büyük bir çevreyi bir araya getirdi.
Bu aşamada ortak talepler, sizleri bir araya getiren ihtiyaçlar ne oldu?

Öncelikle derginizde girişimimize yer verdiğiniz için teşekkür ederiz. Bizi bir araya getiren temel motivasyon ülkenin geleceğinden duyduğumuz kaygıdır. Bu çağrıyı aynı zamanda kaygı duyduğumuz duruma karşıda yüce bir görev olarak görüyoruz. Açık söylemek gerekirse Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin geleceğinden endişeliyiz. Siyasi partiler, sendikalar, meslek birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve kamu otoriteleri 1500’e yakın çağrıcı imzacı var. Tabii ki bu kaygıyı besleyen temel parametrelerin başında son yıllarda yapılan seçimler ve sonuçları üzerinde ciddi kuşkular besleniyor olmasıdır. Ayrıca bunun, toplumun her kesimince bunun kabul edildiği bir durum da söz konusu. Ortak talebimiz, gizli oy-açık sayım ilkesine göre her türlü hile ve sahtecilikten arındırılmış, çıkabilecek her türlü şaibenin ortadan kalktığı bir seçim düzenidir. Öte yandan, çağrıyı yapmamızın nesnel zeminini oluşturacak yargıya intikal etmiş olayların olduğu da tüm kamuoyunun bildiği bir gerçektir.

Girişiminiz, “Oy ve Ötesi”nin de büyük bir kampanyayla gündeme getirdiği
seçim güvenliği konusunu daha geniş bir başlık altında ele alarak %10 seçim barajını da
mücadelenin konusu haline getiriyor. Hükümet ise istikrar bahanesiyle %10’u bir demokrasi sorunu
olarak görmüyor. Girişiminiz bu alanda neler yapacak? Hangi mücadele araçlarını kullanacak?

%10 seçim barajı demokratik bir seçimin önündeki en büyük engeldir. Çağrımız bu uygulamaya son verilmesini, bir an önce yeni bir hukuksal düzenleme yapılmasını ve yaşama geçirilmesini talep etmektedir. Kamuoyunun da bildiği gibi, parlamentoda bulunan muhalefet partilerinin de bu konuda benzer çağrıları mevcuttur. Demokratik bir seçim için, %10 seçim barajı uygulamasına son verilmelidir. Bunun hukuksal imkanlarının değerlendirilmesi ve yaşama geçirilmesi temel amacımız olmalıdır. Barajsız ve demokratik bir seçim sisteminin yasal çerçevesi oluşturulmalıdır. Seçimler üzerindeki barajın varlığı sürdükçe ve seçim uygulamaları kapsamındaki hile ve sahteciliklere son verilmedikçe, 2015 Genel Seçimleri de şaibe altında kalmaktan kurtulamayacaktır. Seçilecek hükümet de elbette bu yüzden meşruiyet kazanamayacaktır. Seçimlerden sonar da tüm çevreler nezdinde bu çağrının daha güçlü yapılması ve kamuoyu oluşturulması için çalışmalarımız devam edecektir.

Peki Girişim kaç ilde örgütlendi? Seçim günü kaç seçim bölgesinde,
kaç sandıkta etkin olmayı planlıyorsunuz?

Yeri gelmişken bir konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda olduğunu düşünüyoruz. Seçimlerin adil, temiz bir şekilde yapılmasının asıl teminatı siyasi partilerdir. Çünkü seçimlerde hukuki süreçlere itiraz yetkisi ve resmi muhataplık, yine yasalar gereği, siyasi partilerin denetimindedir. Biz ve benzer girişimlerin bu sorunsala en büyük katkısı, seçimlerin denetim ve gözetim süreçlerinde siyasi partiler ile birlikte daha fazla insanın görev almasını sağlamak ve asıl en önemli durum olan ıslak imzalı sandık tutanaklarının hukuki süreçleri yönetecek avukatlara teslim edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle girişimimiz Türkiye’nin tüm illerinde ve ilçelerinde hukuk örgütlenmesini bu safhada en önemli adım olarak görmektedir. Çalışmalarımız, bu yönüyle de tüm hızıyla devam etmektedir. Sizlerin aracılığıyla da avukat arkadaşlarımıza bir çağrımız olsun; onları seçim günü bulundukları yerlerde aktif görev almaya davet etmiş olalım.

Seçim Güvenliği ile ilgili olarak, Mart 2014 seçimlerinde trafoya giren
kedi ve ilçe seçim kuruluna giren bakan gibi olaylarla karşılaşmıştık.
Seçim anı, sayımlar ve sonrası ihlalleri önlemek için neler yapmayı
planlıyorsunuz?

Bir önceki sorunuzda bir miktar giriş yapmış oldum konuya. Birincisi, tüm görevlilerin sayımın adil yapılması için sorumluluk aldıklarını, sandık başlarında bunun için bulunduklarını unutmamaları gerekir. Sandık sayımı tamamlandıktan sonra ıslak imzalı tutanakların mutlaka alınması gerekir. Resmi tutanak yok ise, itiraz etmenin de hukuksal hiçbir dayanağı yok demektir. Trafoya kedi girerse, sandığın sayımını durdurmak, kediler eyleminden vazgeçtikten sonra devam etmek gerekir. Sayımlar biter, yaklaşık 173 bin sandıkta tutanaklar alınmış ise, isteyen kedi istediği trafoya girebilir. Çünkü o takdirde resmileşmek üzere olan sonuçlarda yapılacak manipülasyona hukuki olarak cevap ve itiraz üretebilir durumda olacağız. Ondan sonraki süreç, siyasi parti temsilcilerinin ve avukatların ilçe seçim kurullarındaki mücadelesiyle çözülecektir. Ayrıca yaşanmakta olan gelişmeleri başka bir boyutuyla değerlendirdiğimizde, seçimlerin ertelenmesi bile gündeme gelebilir. Bu durumu da ufak bir not olarak eklemiş olalım. Son olarak da bir çağrı ile bitirmek isteriz: Tüm seçmenlerin, sandıklara sonuna kadar, hiç vazgeçmeden sahip çıkmaları ve oy toplama merkezlerine kadar refakat etmelerinin önemli olduğunun altını çizelim.