kadin_egitim

Nilden Bayazıt Postalcı – Okul Öncesi Eğitim ve Kadının İşgücüne Katılımı

nilden-postalci-02

 

 

 

 

 

 

Türkiye’ de okul öncesi eğitimin sorunları, ne yazık ki, sadece çocukların okul öncesi gelişimlerinin doğru tamamlanmamasından ve bu şekilde donanımsız ilkokula başlamalarından ibaret değil. Okul öncesi eğitim, devlet tarafından yeterince desteklenmediğinden hem çocuk gerekli donanımı kazanmadan ilkokula başlıyor, hem de nüfusun büyük bir kısmını oluşturan kadın, anne olunca “devletin özel desteğiyle” evde çocuğuna bakıyor. Başka bir deyişle Türkiye’de okul öncesi eğitim, belediyelerin bazı bölgelerde açtığı kreşler dışında tamamen özel sektöre bağımlı kaldığından, gelir düzeyi yeterli olmayan aileler, hem çocuklarını ilkokul çağına kadar evde tutuyorlar, hem de kadınlar işgücüne katılamıyorlar

Sosyal devletin okul öncesi eğitimde rolü

Oysa sosyal devlet fırsat eşitliği yaratır, hayatın diğer tüm alanları gibi çalışma hayatında da katılımcı olmayı destekler. Sağlıklı çocuk gelişimini sağlamak, sadece bir ülkenin ekonomik işgücüne katkı sağlamakla kalmaz; toplumda kadının refahına ve dolayısıyla toplumun gelişmesine katkıda bulunur. Türkiye’de son on yılda okul öncesi eğitimin özel okullar ağırlıklı düzenlenmesi, genç anneleri, dolayısıyla azımsanmayacak bir kadın nüfusunu işgücüne katılımın dışına itiyor. Zira aile özel okulu ödeyemediğinden çocuk ilkokula başlayıncaya kadar evde annesi tarafından bakılıyor. Azımsanmayacak sayıda belediye, bünyelerinde açtıkları çok uygun fiyatlı kreşlerle bir kısım kadının hayatını kolaylaştırsalar da kontenjanlarının çabuk dolması ve sınıfların çok kalabalık olması caydırıcı faktör olabiliyor.

Okul öncesi eğitimin özelleşmiş olması, Türkiye’de annenin ya da genç evli kadının iş gücüne katılıp katılmamasını etkileyen faktörlerden sadece biri. Çocuk sahibi olmak, kadını dünyanın hemen her yerinde iş gücünden kopartırken, Türkiye’de, hükümetin dayattığı muhafazakarlaşan yaşam tarzı kadını sadece işgücünden değil, sosyal yaşamdan da soyutluyor. Bir başka deyişle mevcut sistemde muhafazakarlaşan sadece toplumsal yaşam tarzı değil; mevcut eğitim sistemi de kadının bu muhafazakarlaşan yaşam tarzına uyum sağlamasını kolaylaştırmakta.

Annenin iş hayatına girip girmemesini belirleyen en önemli kriter okul fiyatları. Okul öncesi eğitime devletin sahip çıkması kadının işgücüne katılımını belirleyecek önemli aşamalardan bir tanesi.
Ancak tümü değil. Kadın, Türkiye’de aile yapısı göz önüne alındığında, aynı zamanda, çocuğun, gelişimi için okul öncesi eğitimine dahil olması gerektiğini ailesine doğru anlatabilmek zorunda. Yani kadın 2 aşamalı problemle karşı karşıya:

1- Evde tam gün çocuğuyla ilgilenmek dışında iş hayatına katılabilmesi konusunda aile onayını alabilmek,

2- Onay aldıktan sonra aile bütçesine uygun okul öncesi eğitim kurumunu bulabilmek.
Her iki problem de birbiriyle doğrudan ilişkili olduğundan kadın, evden çalışması yönünde destek alsa bile, bütçesine uygun okul bulamadığından çalışma hayatının dışında kalıyor.

Kolombiya Modeli: Kolombiya: ”House of Well-Being” – Dayanışma Evleri

Devlet genç kadını i iş gücüne kazandırmaya kararlıysa yukarıda saydığımız iki problemi kadının üzerinden almalı dedik. Dünyadaki örneklere baktığımızda Kolombiya’da uygulanan Dayanışma Evleri projesinin özellikle kırsal bölgede kurmuş olduğu sistemin bu iki sorunu da çözdüğünü görüyoruz.

Yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi olan proje ile gelir seviyesi düşük çocuklara okul öncesi eğitim verilirken kadının da iş gücüne katılması hedefleniyor. Program, yakın mesafeli yerlerde bir mekanda 1-5 yaş arası çocukların bakımından oluşuyor. Çocuklar, devlet tarafından eğitim almış bir “bakım uzmanı” tarafından 8 saat evinde bakılıyor ve genelde yine eğitim almış bir mahalle sakini kadın tarafından yardım alıyor.

Hizmetin verileceği yer, devletin verdiği bütçe ile çocuk bakımına uygun hale getiriliyor ve muhtarlık, gelir gruplarına göre bakım alacak 15 çocuğu tespit ediyor. Muhtarlık, aynı zamanda o bölgede yaşayan çocuk sayısına göre kaç adet “Dayanışma Evi” oluşturulacağının tespitini yapıp gerekli kurumlara bildiriyor. Mahallelerde oluşacak görevli heyetler düzenli olarak bu evleri denetleyip, uygunluklarını ilçelerindeki eğitim müdürlüklerine bildiriyorlar. Dayanışma Evleri’nde çalışan kişiler devlet eğitiminden geçip, akım uzmanı sertifikası alıyorlar ve onlar da devletten düzenli maaş alarak iş hayatına girmiş oluyorlar.

Beslenme: Çocukların beslenmeleri bazı bölgelerde devlet tarafından karşılanırken, bazı yerlerde dayanışma evi tarafından, verilen menü doğrultusunda hazırlanıyor.

Program finansmanı: Bu program Kolombiya’da Aile Bakanlığı ile birlikte Sağlık Bakanlığı tarafından finanse ediliyor. Aileler her ay, sadece çocuğunun beslenme ücretini ödüyor.

Kolombiya’da son on sene içinde 1,5 milyon çocuğu okul öncesine başlatan bu proje aynı zamanda bu sayının yarısı kadar kadının iş gücüne katılımını sağlamıştır. Sistem, çocuğun “mahallede, göz önünde” bulunması sebebiyle, yukarıda belirttiğimiz gibi kadının “ailesinin “onayını almasını da kolaylaştırmaktadır.

*Nilden Bayazıt Postalcı,
İletişimci,
bilgi@nildenpostalci.com