Mehmet Şakir Örs – Kurtuluşunun 100’üncü Yılında İzmir ve İzmir’in Toplumsal / Siyasal Yaşama Etkileri

Mehmet Şakir ÖRS
Gazeteci-Yazar
mehmetsakirors@hotmail.com

İçinde bulunduğumuz dönemde, güzel İzmir’imizin kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümünü kitlesel etkinliklerle kutluyoruz. 9 Eylül’de İzmir’den yükselen coşkulu kutlama ve tarihsel çıkış, bütün ülkeye ve dünyaya mesaj veriyor. Kısacası, İzmir yine İzmirliliğini yapıyor! Bir bakıma İzmir, kurtuluşunun 100’üncü yılında da yine tarih yazıyor!..

Bir asır önce, İzmir’in kurtuluşunun gerçekleştiği 9 Eylül 2022 tarihi; aynı zamanda ülkemizin de kurtuluşunu ifade eder. Böylece, İzmir’in yazgısı ile Türkiye’nin ve bütün bir ulusun yazgısı buluşur, birleşir ve ortaklaşır.

Aslında tarihsel süreçte ve dünyada, örneğine sıkça rastlanır bir durum değildir bütün bu yaşananlar… İşte bu nedenle de İzmir’imize önemli anlamlar kazandırır, tarihsel işlevler yükler. Güzel İzmir, işte bunun içindir ki ‘öncü’ ve ‘özgün’ bir kenttir. 

İzmir’in ve Ege’nin toplumsal değerleri

İzmir ve Ege, öncelikle yenilikçi bir kent ve yenilikçi bir yöredir. Bu topraklar tarihin hemen her döneminde pek çok yeniliğe, gelişmeye, ilerlemeye kucak açmış ve önderlik yapmıştır.

Bu kent ve bölge, özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin, çağdaşlığın simgesidir. Tarihsel gelişim sürecinde çok farklı topluluklara, farklı kültürlere ve inançlara ev sahipliği yaparak, hoşgörünün en güzel örneklerini vermiştir. Barışın ve dayanışmanın kentidir, yöresidir.

İzmir çoğulcu bir kenttir. Dünyanın birçok bölgesinden ve ülkemizin pek çok yöresinden, gelenleri kendi içinde kaynaştırmayı, bütünleştirmeyi ve yan yana barış içinde yaşatmayı başarmıştır.

Direngenliğin en güzel örneklerini de her daim göstermiş bir kenttir İzmir… Baskıya, dayatmaya karşı hep dik durmuştur. İzmir, hem kurtuluşun hem de kuruluşun kentidir…

‘İzmirli duruşu’ ve ‘İzmirce söylemi’

Elbette her şehrin ve bölgenin kendine has değerleri, özellikleri ve bir kimliği vardır. Bu kimliklere ve özelliklere hep saygı duyarız. Ama artık günümüzde ‘İzmirlilik’ ve ‘Egelilik’, bir kente ve bir yöreye aidiyetin çok ötesinde, hayat içinde bir duruşu, bir yaşam biçimini, bir kültürü simgeliyor.

İzmirli ve Egeli olmak, barış içinde birlikte yaşamayı içerir. Farklılıklara saygıyı öne çıkarır. Sorgulamayı; iyiyi, doğruyu ve güzeli aramayı temel alır.

İzmirli ve Egeli, kenti ve yöresi gibi ağırlıklı olarak yenilikçidir. Yeninin, çağdaş olanın peşinden gider. Yüzünü, yönünü her daim yeniliğe, çağdaşlığa çevirir. İzmirli çoğunlukla moderndir, modern yaşamayı sever ve modern yaşam ilişkileri kurar.

Özgürdür ve özgürlükçüdür… Kendi değerleriyle yaşar ve değerlerine saygı gösterilmesini ister. Yaşam biçimine müdahale edilmesine, dayatmalara karşı çıkar. İzmirlilik, doğrusu biraz da Kordon’un imbatında özgürlüğü doyasıya yaşamaktır.

‘Öncü kent’ olabilmek

İzmir, ülkemizin öncü kentidir. Her daim ülkenin ve toplumun önünde gider. Cumhuriyetçi, demokrat, ilerici, yurtsever bir kenttir İzmir… Kısacası İzmir ve Batı Anadolu, ülkemizin çağdaş dünyaya açılan penceresidir. Bu pencereden özgürlüğü, çağdaşlığı, yeniliği soluruz ve içselleştiririz.

Tarihin birçok döneminde olduğu gibi yakın dönemde de İzmir pek çok ekonomik, sosyal ve siyasal harekete öncülük etmiştir. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin yapı taşları İzmir’den örülmüştür.

İktisat Kongresi’nin İzmir’de toplanması, ülkemizde fuarcılığın İzmir’den başlaması gibi birçok ekonomik ve sosyal gelişme, elbette tesadüfü değildir. Bunlar İzmir’in öncü kent olmasının somut örnekleridir.

AKP iktidarına karşı direnişin kenti

İzmir, toplumsal ve siyasal alanda da farklı dönemlerde farklı duruşlar sergilemiştir. Çok partili yaşama geçişte İzmir’in oynadığı aktif rol, yakın geçmişte 12 Eylül döneminde siyasal yasaklara karşı gösterdiği duruş gibi birçok tavır, İzmir için çarpıcı siyasal örneklerdir. Hele AKP’nin 20 yılı aşan iktidarı döneminde İzmir’in gösterdiği kararlı muhalif duruş, farklılığın somut göstergesidir.

Siyasal tarihimizde, bu güzel kentin, merkez sağ görüşlü partilere ve politikacılara destek verdiği dönemler de olmuştur. Bu nedenle İzmir’i, siyasal alanda, daha çok demokrasi kavramıyla ve çok seslilikle özdeşleştirmek doğru olacaktır. Bir de ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ve elbette onunla bütünleşen ‘kurtuluş ve kuruluş geleneği’ ile…

Ancak, İzmir’in yakın siyasal tarihimizde AKP iktidarına karşı gösterdiği direnç ve direniş, uzun yıllar unutulmayacaktır. İzmir’in siyasal tutumu, ‘AKP iktidarına karşı direnişin kenti’ olarak, unutulmazcasına siyasal tarihimize not düşülmüş ve kazınmıştır. Gelecek kuşakların, bu tutumu ve duruşu çok daha iyi değerlendireceklerini düşünüyoruz.

Türkiye’nin ‘kutup yıldızı’

İzmir, farklı duruşuyla, çağdaş kent değerleriyle, modern yaşam anlayışıyla ve ilerici yerel yönetimleriyle, günümüzde kendine has özgün bir model oluşturuyor. Ancak bütün bu olumluluklara karşın, İzmir’in günümüzde siyaseten hak ettiği düzeye ve ağırlığa ulaştığını söylemek / yazmak, maalesef mümkün değildir. Bunda elbette tutucu merkezi yönetim anlayışının, İzmir’e karşı izlediği hasmane tutumun önemli payı vardır. Ancak, konuyu yalnızca bu yönüyle ele almak ve eleştirmek, meseleyi eksik bırakır ve yanıltıcı olur.

Çünkü 20 yıldır, AKP iktidarına karşı duruş sergileyen özellikle de ana muhalefet CHP’ye destek veren İzmir’in ve İzmir’in siyasal dinamiklerinin, muhalefet cephesinde özellikle de CHP siyasetinde yeterince ağırlığı yoktur. Bu durum, İzmir’in siyasal ve toplumsal yerel dinamiklerince üzerinde önemle durulması ve değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Bu konunun, aynı zamanda, İzmirliler açısından ciddi bir sorgulamayı ve özeleştiriyi de içermesi gerektiğini düşünüyoruz.  

Ana muhalefet partisi CHP, toplumsal muhalefet, siyasal dinamikler, ülkemizin tüm yurttaşları; İzmir örneğini iyi değerlendirmeli ve buradan önemli dersler çıkarmalıdırlar. Çağdaş kent yaşamı ve örgütlenmesi açısından bakıldığında, İzmir zengin deneyimleri de içinde taşıyor. Sözün özü; İzmir ve Ege, ülkemiz için, bir bakıma ‘kutup yıldızı’dır…

100’üncü yıl coşkusu

Bugünlerde, bu güzel kentimizin ve ülkemizin kurtuluşunun 100’üncü yıldönümlerini birlikte kutluyoruz. Ülkelerin, halkların ve kentlerin tarihsel süreçlerinde, böylesi asırlık olaylar ve kutlamalar çok önemlidir. Hele Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyıla geçmeye hazırlandığı bir dönemde, bu kutlamalar daha da büyük önem taşıyor ve anlam kazanıyor.

Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) olmak üzere, yerel yönetimlerin 100’üncü yıl coşkusunu heyecanla karşılıyoruz. Bu coşkuyu hakkınca yaşayanlara ve yaşatmak için uğraşanlara teşekkür ediyoruz. Ancak aynı ilgiyi ve duyarlılığı, merkezi yönetimin göstermediğine de tanık oluyoruz.

Oysa yüz yılda bir yaşanan bu çok anlamlı heyecanlar ve güzellikler, elbirliği / güç birliği yapılarak kutlanmalıdır. Merkezi yönetimden yerel yönetimlere, tüm kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar hemen her kesim, aynı duyarlılığı göstermeli ve bu coşkuya ortak olmalıdır.

İzmir, yine ‘tarih’ yazdı!

Özellikle 9 Eylül, işte böylesine anlamlı, derinlikli ve önemli bir yıldönümüdür. Türkiye’nin kurtuluşunun ve kuruluşunun simge tarihidir. Buna koşut olarak, elbette İzmir de ‘kurtuluşun ve kuruluşun simge kenti’dir!..

İzmir, bir kentin ve ülkenin, kurtuluşunun 100’üncü yıldönümünün nasıl kutlanması gerektiği konusunda da herkese örnek olmuş ve bir anlamda ders vermiştir. Özellikle de aradan bir asır geçmiş olmasına karşın, hâlâ İzmir’in kurtuluş gününü anlayamayan ve kabullenemeyenlere!..

Günlerdir ülke gündeminde İzmir ve İzmir’in kurtuluşu etkinliği konuşulmakta ve tartışılmaktadır. Bu durum bile İzmir’in farklılığını ve farkındalığını ortaya koymaktadır. İzmir, yine bütün ülkeye örnek olmaktadır. Bir anlamda, kurtuluşun 100’üncü yılında, İzmir yine ‘tarih’ yazmaktadır!..

9 Eylül / İzmir / Türkiye ve CHP

9 Eylül’ün, Türkiye’nin siyasal tarihinde bir başka anlamı daha vardır. Bu anlamlı gün, aynı zamanda, ulusal kurtuluşun önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu genel başkanı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin de kuruluş yıldönümüdür. CHP, bu 9 Eylül’de 99’uncu yaşını kutluyor.

Görüldüğü gibi, 9 Eylül / İzmir / Türkiye Cumhuriyeti / CHP; ‘kurtuluş ve kuruluş yolu’nda buluşuyor / ortaklaşıyor. Geçmişten günümüze yaşanan tarihsel süreçte; CHP, ‘kurtuluşun ve kuruluşun siyasal geleneği’ni oluşturuyor ve bu geleneğin siyasal partisi oluyor.

Ama aynı zamanda, 9 Eylül’ün 100’üncü yıldönümünde de İzmir’in yazgısı ile CHP’nin ve CHP’nin yazgısı ile Türkiye’nin yazgısı buluşuyor / bütünleşiyor ve ortaklaşıyor. Tıpkı, bir asır önce, kurtuluş ve kuruluş dönemlerinde olduğu gibi!..

İkinci yüzyıl ve yeniden inşa

Elbette bu misyon ve görev, CHP’ye önemli sorumluluklar yüklüyor. Günümüzde CHP, ‘ülkenin ve halkın birleştirici gücü’ olmak zorundadır. Bunun bilincinde olan ana muhalefetin ve liderinin, ittifaklar kurma ve ortak politikalar oluşturma arayışlarını bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılı yaklaşırken, ülkenin tüm kurum ve kuruluşları örselenmiş ve yıpratılmıştır. Ülke, ‘ucube’ olarak tanımlanan bir yönetim sistemine zorlanmıştır. Cumhuriyetin değerleri ve demokrasinin evrensel kuralları ile oynanmıştır. Böylesi bir durumda, ister istemez, ‘yeniden kurtuluş ve kuruluş’ gündemdedir.

Önümüzdeki 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yaşını kutlayacağız. Büyük olasılıkla, aynı zamanda çok önemli bir genel seçim yaşayacağız. Bu seçimde, ülkemizin, içinde bulunduğu darboğazdan çekilip çıkarılması gerekiyor. Bunun için de yeni bir inşa ve yeniden yapılanma sürecine ihtiyaç var.

Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak

Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılında, çağdaş ve demokratik değerlerle yeniden buluşturulmalıdır. Ülkenin tüm kurumları ve kuralları gözden geçirilip, yeniden yapılandırılmalıdır. İzmir kenti, iktisat kongresiyle ve fuarıyla nasıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecine ve birinci yüzyılına damga vurmuşsa; inanıyoruz ki AKP iktidarına karşı gösterdiği direnç ve mücadeleyle, kurtuluşunun 100’üncü yıldönümündeki tarihi kutlamayla, ikinci yüzyıla da damgasını vuracaktır. 2023 yılında İzmir’de yapılacak ‘İkinci Yüzyıl İktisat Kongresi’, bunun şimdiden somut göstergesidir.

Ülkemizin hemen her yönden normalleşmeye ve ciddi bir sağaltıma ihtiyacı vardır. Ana muhalefet lideri / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seslendirdiği gibi; bu çabayı özce ‘Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması’ olarak tanımlamak, doğru olacaktır.

Nasıl ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde ‘kurtuluşun ve kuruluşun birlikteliği’ ortaklaşa yaşanmışsa; Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da bu birlikteliğin bir kez daha yaşanması gerektiğini düşünüyoruz. İnanıyoruz ki, önümüzdeki seçimlerde ve sonrasında, Türkiye’nin ilerici yurtsever güçleri, bu tarihsel görevi ve sorumluluğu, yüksek bir toplumsal bilinçle / duyarlılıkla yerine getirecektir!.. Böyle olacağına da içtenlikle inanıyor ve güveniyoruz.

Neredeyse yarım asırdır hiç ayrılmamacasına İzmir’de yaşayan ve tüm yönleriyle İzmir’in yakın toplumsal /siyasal mücadele tarihinin ve sürecinin hemen tüm aşamalarında aktif biçimde yer alan bir İzmirli ve Egeli yurtsever olarak; güzel İzmir’imizin / ülkemizin 100’üncü kurtuluş yıldönümünü yürekten selamlıyoruz!..