1440x810_cmsv2_4d740481-0952-54bb-9453-f0525cde6783-7234212

Mehmet Şakir ÖRS – “İkinci Yüzyıl Tezleri”

Mehmet Şakir ÖRS
Gazeteci-Yazar
mehmetsakirors@hotmail.com

Dünya ve Türkiye hızla değişiyor. Bilimde, teknolojide ve ekonomi alanında yeni gelişmeler yaşanıyor. İnsanların ihtiyaçları, talepleri farklılaşıyor. Hele son dönemde yaşanan pandemi süreci ve Rusya-Ukrayna savaşı; bütün bu dengeleri derinden etkiliyor, sarsıyor ve değiştiriyor. Pandemi ve savaş sonrasında dünyada yeni dengeler oluşuyor İşte böylesine karmaşık ve zorlu bir dünya düzeninde, köklü ve çağdaş bir siyasal parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yeni siyasal çözümlemeler yapmak ve yeni politikalar üretmek zorundadır.

Uluslararası koşullar açısından oldukça zorlu ve karmaşık olan bu süreçte, Türkiye Cumhuriyeti önemli bir dönemeci almaya hazırlanıyor. Bir yandan Cumhuriyetin ikinci yüzyılına geçişin hazırlıkları sürerken; diğer yandan tarihsel ve dönemsel olarak bu geçişle buluşan / örtüşen tarihi bir seçime hazırlanıyoruz. Böylece, iki önemli siyasal ve toplumsal dönüşüm iç içe geçiyor. Bu tarihsel dönüşümler, aynı zamanda ülkemizin ilerici yurtsever güçlerine önemli sorumluluklar yüklüyor. Bu sorumluluğu üstlenmesi ve yerine getirmesi gereken siyasal kesimlerin en başında da elbette ülkemizin kurucu partisi CHP yer alıyor.

Böylesi bir yaklaşımın ve siyasal perspektifin; CHP’nin, hem tarihi misyonunun ve hem de çağdaş / yenilikçi bir parti olmasının doğal gereği olduğunu, daha doğrusu olması gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemiz 20 yılı aşkın süredir aynı siyasal anlayış tarafından yönetilmektedir. Yeni kuşaklar, farklı bir siyasal anlayışın ve yönetim kadrolarının özlemi içindedirler.

İşte CHP, yenilikçi anlayışıyla, üreteceği yeni siyasal politikalarla ve halkın önüne getireceği birikimli, donanımlı, üretken ve liyakatli kadrolarla, bu özleme cevap vermelidir. Bunun yolu da, çok ciddi biçimde kotarılacak örgütsel ve siyasal hazırlıktan; çok çalışmaktan, halkın, seçmenin güvenini kazanmaktan geçmektedir.

100’üncü yıla doğru

2023 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve CHP’nin kuruluşunun 100’üncü yılını kutlayacağız. Ayrıca, ülkenin ve halkın yazgısını belirleyecek çok önemli seçimler yapılacak. Bu önemli dönüm noktası, hem ülkemiz ve hem de ‘kurtuluşun ve kuruluşun partisi’ CHP için, tarihsel derecede önem taşıyor.

Yazgısı ve sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşen CHP, işte bu önemli tarihsel dönemece şimdiden hazırlanmalıdır. 37’nci olağan Kurultay’da ilan edilen ‘İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ temel alınarak, ideolojik ve örgütsel çalışmalar daha da geliştirilip güçlendirilmeli ve zenginleştirilmelidir.

Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu koşullar, her yönden irdelenerek; ülkenin ve CHP’nin gelecek yüzyılını kucaklayacak, bir düşünsel ve örgütsel hazırlık yapılmalıdır. Biz, işte bu kapsamlı hazırlığa kısaca ‘İkinci Yüzyıl Tezleri’ diyoruz.

İkinci Yüzyıl TezleriveSosyal devlet – Demokrasi programı’

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve CHP’nin 100’üncü kuruluş yıldönümlerini / dönemeçlerini hedefleyecek böylesi bir hazırlığı, elbette güncel siyasal görevlerle de buluşturmak gerekiyor. Çünkü hayat hiç durmamacasına devam ediyor. Bu durum, ekonomiden siyasete, dış politikadan toplumsal sorunlara, pek çok ivedi görevi de CHP’nin önüne siyasal sorumluluk ve sıcak görev olarak getiriyor.

Ülkemizin bugün en temel siyasal meselesi, demokrasiden ve çağdaş cumhuriyet değerlerinden uzaklaşılmasıdır. Kısacası, temel sorun demokrasi sorunudur. Ekonomiden dış siyasete, yaşanan hemen her sorunun temelinde bu gerçek yatmaktadır.

İşte bu yüzden, ‘İkinci Yüzyıl Tezleri’nin, sıcak gündemle ve güncel görevlerle de buluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. CHP’nin örgütsel ve siyasal anlamda yenilenerek, çok kapsamlı ‘İkinci Yüzyıl Tezleri’ ve güncel görevleri vurgulayan ‘Sosyal Devlet – Demokrasi Programı’ ile halkın karşısına çıkmasının yararlı olacağına inanıyoruz.

En geniş demokrasi buluşması

Günümüz koşullarında, başta CHP olmak üzere tüm ilerici – yurtsever ve demokrat güçlere düşen öncelikli görev; halkımıza dayatılan otoriter yönetim anlayışının aşılarak, ülkemizde parlamenter demokrasinin yeniden kurumsallaştırılmasıdır. 

16 Nisan Anayasa referandumunda ‘Hayır’ı savunan ve ‘tek adamlık sistemi’ne karşı çıkan bütün çevreler, 23 Haziran İstanbul seçiminde birlikte davranarak başarıya ulaşan tüm siyasal kesimler; etki alanlarını daha da genişleterek, önümüzdeki süreçte ‘Demokrasi Buluşması’nı gerçekleştirmelidir. Bu büyük buluşmanın temel ateşleyeni de ana muhalefet CHP olmalıdır.

Önümüzdeki seçim sürecinde, demokrasiden yana siyasal güçlere 31 Mart yerel seçimleri ile 23 Haziran İstanbul seçim utkusunu kazandıran yol haritasının izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz… Bu bağlamda, temel muhalif güç birliği olan ‘Millet İttifakı’ ile ‘Millet Masası’nı da önemsiyoruz. CHP’nin kendi öz gücü ve hazırlıklarının yanı sıra, bu birliktelikle ortaklaşmasını ve bu ortaklaşmanın ortaya koyacağı yaklaşımların /çabaların da sürdürülmesi gerektiğini öngörüyoruz.

Cumhuriyet ve demokrasi değerleri etrafında gerçekleştirilen böylesi bir buluşmanın yol haritası, bu değerleri ve hedefleri kabullenip içselleştiren çevreler tarafından ortaklaşa hazırlanıp hayata geçirilebilir. 6’lı birliktelik olarak tanımladığımız ‘Millet Masası’ çerçevesinde bugünlerde hayata geçirilen çalışmaları ve yapılan hazırlıkları da bu bağlamda değerlendiriyoruz.

Böylesi geniş bir demokratik birliktelik, olabildiğince demokratik dayanışmayı temel almalıdır. Bu süreci hazırlayıp kolaylaştıracak ortak çalışmalar şimdiden kotarılıp hayata geçirilebilir. Demokrasiden yana olan partiler ve çevreler arasında, ‘Parlamenter Demokratik Anayasa Çalışma Grubu’, ‘Ekonomi ve Dış Politika Atölyeleri’, ‘Toplumsal Kampanyalar’ benzeri ortak çalışmalar, etkinlikler gündeme getirilebilir.

Cumhuriyet ve çağdaş demokrasi değerleri temelinde, yeni bir anayasa

Muhalefetin ortak paydası, parlamenter sistem ve özgürlükçü çağdaş bir demokrasidir. Bu hedef etrafında en geniş kesimlerin iş ve güç birliği sağlanabilir Cumhuriyet ve demokrasi değerleriyle örtüşen, çağdaş demokratik parlamenter sistemi hedefleyen bir program, muhalefet güçlerinin işbirliğiyle oluşturulabilir. Bu program, Cumhuriyeti ve demokrasiyi yeniden inşa etmeyi amaçlamalıdır. Ülkenin ve halkın can alıcı sorunlarına çözümler getirmelidir.

Kısaca ‘Sosyal Devlet ve Demokrasi Programı’ olarak adlandırılabilecek bu temel belge; mutlaka yeni ve çağdaş bir anayasa ile siyasi partiler ve seçim yasası taslaklarını da içermelidir. Önümüzdeki seçim sürecinde, muhalefet, halkın karşısına; yeni bir anayasa, siyasi partiler yasası ve seçim yasası taahhüdünü içeren, üç ayaklı bir ‘toplumsal sözleşme’ ile çıkmalıdır.

Bu yeni toplumsal sözleşme, referandumda ‘Hayır’ı savunan, 31 Mart yerel seçimlerinde ve 23 Haziran İstanbul seçiminde dayanışma içinde olan ‘Demokrasi Buluşması’nın en geniş bileşenleri olarak adlandırabileceğimiz, siyasal çevrelerin ve toplum kesimlerinin ortaklaşmasıyla hazırlanmalıdır. Bu amaca uygun olarak oluşturulacak çalışma gruplarında, farklı kesimlerden siyasiler, uzmanlar, akademisyenler yan yana birlikte çalışmalıdır.

Bir takvim ve yol haritası bağlamında hayata geçirilebilecek bu çalışmalar, muhalefet bileşenleri arasındaki iş ve güç birliğinin kalıcılaşıp kurumsallaşmasına da hizmet edecektir. Aynı zamanda, ülkemizin siyasal geleceğini belirleyip şekillendirecek somut hedefler ortaya koyacaktır.

Ekonomi – siyaset atölyeleri ve toplumsal kampanyalar

Tabii bu arada hayat devam etmektedir. Hemen her gün ülkemizi ve halkımızı doğrudan ilgilendiren sıcak gelişmeler yaşanmaktadır. ‘Demokrasi Buluşması’ bileşenleri, güncel konularla ilgili olarak da ortak tutum ve davranış geliştirebilirler. En başta da, en ivedi ihtiyaç olarak görülen ve bu çalışmaya en uygun olabilecek dış politika ve ekonomi alanlarında…

Böylesi çalışmalar, muhalefet bileşenleri arasındaki uyumu artırır, söylem birliğini güçlendirir ve karşılıklı güveni pekiştirir. Aynı zamanda, güçlü bir siyasal ve teknik mutfak işlevi görür.

Farklı kesimlerden siyasilerin ve uzmanların katılımıyla, öncelikle ekonomi ve dış politika alanlarında oluşturulacak ‘Ekonomi ve Siyaset Atölyeleri’, zamanla çoğaltılıp farklı alanlara da taşınabilir.

Muhalefetin iş ve güç birliği, elbette yalnızca düşünsel mutfak çalışmaları ile sınırlı kalmamalı, eylemselliği de içermelidir. Parlamento içi ve dışı, hayatın tüm alanlarını kapsamalıdır. Yeni yönetsel sistem, yasa ve iç tüzük değişiklikleri ile daraltılan siyaset alanının genişletilmesi amaçlanmalıdır.

Bu kapsamda, toplumsal kampanyalar düzenlenebilir. Örneğin, ekonomik krizle ilgili gerçekleri açıklama kampanyası hayata geçirilebilir. Farklı ekonomik ve siyasal çözümler kamuoyunun gündemine taşınabilir. Ekonomik krizden etkilenen işsiz ve dar gelirli yurttaşlar için dayanışma kampanyaları örgütlenebilir. Ülke çapında düzenlenecek bu kampanyalar, muhalefetin her daim diri kalmasını sağlayacak ve eylemliliğini güçlendirecektir.

Yaratılmak istenen ‘kafa karışıklığı’nı önlemenin yolu

İktidar blokunun ve onun propaganda aygıtı işlevi gören çevrelerin, vatandaşın / seçmenin kafasını karıştırmaya yönelik faaliyetini göğüslemenin ve püskürtmenin en temel yolu; muhalefetin atacağı adımları, kısacası yol haritasını yalınlaştırıp sadeleştirmesinden geçiyor.

Seçim sonrasında sistem değişikliği nasıl gerçekleştirilecektir? Yeni seçilecek cumhurbaşkanının konumu ve işlevi ne olacaktır? Muhalefet, seçim sonrasında birlikteliğini ve dayanışmasını koruyabilecek midir? Normalleşme hangi vadelerle ve nasıl sağlanacaktır? Acil eylem planı hangi konuları içerecek ve nasıl hayata geçirilecektir?

Bütün bu sorulara yanıtlar, herkesin anlayabileceği / kavrayabileceği bir söylemle ve içerikle kamuoyuna açıklanmalıdır.

Muhalefetin tezlerinin ve politikalarının seçmene ulaştırılması

Bu sorulara yanıtların hazırlanması ve ortaklaştırılması elbette önemlidir. Ancak bu çalışmalar kapalı devre yapılan, teknik bir mutfak çalışması olarak dosyalarda kalmamalı, hızlı ve etkili biçimde kamuoyuna mal edilmelidir.

Sözün özü, ortak bir söylemle ve etkin bir iletişim kampanyası ile en geniş kesimlere ulaştırılmalıdır. Normalleşme ve yeniden inşa konusunda, vatandaşın kafasında herhangi bir belirsizlik / soru işareti oluşmasına fırsat verilmemelidir. Bu başarıldığı ölçüde; iktidar çevrelerinin hamleleri boşa çıkarılacağı gibi, halkın muhalefete olan güveni ve ilgisi daha da artacaktır.

Kısacası, muhalefet blokunun yelkenlerinin daha da şişirilmesinin ve yola daha büyük biz özgüvenle / moralle devam etmesinin yolu da buradan geçmektedir.

Saha çalışmasını ortaklaştırmak ve güçlendirmek

Ana muhalefet CHP’nin yaz döneminde grup toplantılarını farklı kentlere taşıması, ‘Milletin Sesi’ mitinglerini sürdürmesi, önemli ve olumlu bir örnektir. Diğer muhalefet partileri de bu örnekleri çoğaltıp zenginleştirmelidir.

Ayrıca muhalefet, söylemiyle birlikte saha çalışmalarını da ortaklaştırmalı ve çeşitli vesilelerle (anma, açılış, tören, kutlama, şenlik vb.) kamuoyunun karşısında birlikte olmalıdır. İşbirliği yapan siyasal partilerin liderleri, sözcüleri, yöneticileri, il ve ilçe başkanları; halkın karşısına sıkça birlikte çıkmalıdır. Yeni döneme ve sürece ilişkin politikalar, öncelikle işbirliği yapan partilerin örgütlerine / tabanlarına aktarılmalıdır.

6’lı Masa / Birliktelik bağlamında, büyük kentlerden başlayarak, bütün il ve ilçelerde ‘ortak masalar’ oluşturulmalı, kentlerin kanaat önderlerinin katılacağı bilgilendirme toplantıları yapılmalıdır. Sendika, meslek odası ve sivil toplum örgütlerinin, önümüzdeki dönem ve süreçle ilgili görüş ve önerileri alınmalıdır. Başta ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ olmak üzere, ortaklaşılan politikalar ve hazırlıklar, kanaat önderlerine, kentin ve halkın temsilcilerine anlatılmalıdır.

6’lı Masa, tüm muhalefetin yaklaşımlarını dikkate almalı

Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına geçerken, Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması en temel hedeftir. Bu amaçla, farklı siyasal anlayışlara ve çizgilere sahip partilerin bir araya gelmesini çok önemsiyor ve değerli buluyoruz. Bu bilinçle davranan ve artık adını “Millet İttifaki”na  dönüştüren 6’lı birliktelik, tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır.

Bu sorumluluğa uygun olarak; normalleşme ve yeniden inşa sürecinde, 6’lı Masa dışında kalan muhalefetin de görüş ve yaklaşımları dikkate alınmalıdır. Tüm muhalefet güçleri, ortak hedefe kilitlenmelidir.

Unutulmamalıdır ki, siyasal iktidarın en büyük korkusu ve çekincesi, en geniş muhalefet kesimlerinin iş ve güç birliği yapmasıdır. Bu başarıldığı ölçüde, hedef yakınlaşacak ve sonuca / utkuya ulaşılması kolaylaşacaktır.