Ülkemiz bir yandan kış mevsiminin soğuk iklim koşullarını yaşarken, diğer yandan siyasal gündem de alabildiğine ısınıyor. Ekonomide ve dış politikada yaşanan olumsuzluklar, iç siyasetteki gelişmeleri tetikliyor. Ekonomik sorunlar ağırlaşırken ve insanımızı bunaltırken; iktidarın çözüm üretememesi ve ülkeyi yönetemez hale gelmesi, ister istemez farklı arayışları da beraberinde getiriyor. Yeni partiler ardı ardına siyaset sahnesine çıkmaya hazırlanıyor.
Bütün bu karmaşık gündem içinde, ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kurultay sürecini yaşıyor.
Kurultay süreci ve iktidara hazırlık
Geçtiğimiz ay içinde CHP’de delege seçimleri yapıldı. İlçe kongrelerinde yönetimleri belirleyecek delegeler mahallelerde belirlendi. Bu delegeler, aralık ayının ikinci yarısında başlayacak ilçe kongrelerinde yönetimleri ve il delegelerini seçecekler. Ardından süreç, yeni yılın ilk aylarında il kongreleri ile devam edecek. İlçe kongrelerinde seçilmiş delegeler, il başkanlarıyla yönetimlerini ve kurultay delegelerini belirleyecekler. Büyük olasılıkla nisan ayında da kurultay toplanacak; genel başkan ve merkez organları seçilecek.
Sol ve sosyal demokrat partilerde bu süreçler bir bakıma partilerin düğünü, bayramı ve şöleni olarak nitelendirilir. Düşünsel – örgütsel alanda ve program temelinde yeni tartışmalar yapılır, yeni gündemler oluşturulur. Partinin başarısı için yeni hazırlıklar kotarılır; nitelikli ve birikimli yeni kadrolar öne çıkar, güncel sorunlara yeni çözümler üretilir. Bütün bu çalışmalar, yalnızca parti tabanıyla değil, seçmenle de paylaşılır. Kısacası, halka güven verilir; umut aşılanır. İşte CHP, bu dönem, büyük önem taşıyan kurultay sürecini, böylesi bir anlayışla hayata geçirmelidir.
Ekmek ve demokrasi bildirgesi
17 yıldır işbaşında bulunan siyasal iktidardan bıkan halkımızın önemli bir çoğunluğu, yeni bir arayış içindedir. Doğal olarak, gözler, temel seçenek olan ana muhalefet partisinin üzerindedir. CHP, bütün bunların bilincinde olarak, örgütsel yapısını çok yönlü yenilemeli ve kurultay sürecini ‘iktidara hazırlık’ sürecine dönüştürmelidir.
Öncelikle, partinin tarihinde önemli bir yeri olan ‘İlk Hedefler Beyannamesi’ tarzı bir bildirge hazırlanmalı ve bu bildirge CHP’nin bütün platformlarında, kongrelerinde tartışılıp olgunlaştırılmalıdır. Bu bildirgeyle, CHP’nin başını çekeceği yeni bir iktidar döneminde yapılacaklar, halka verilen söz haline getirilmelidir. Bizim ‘Ekmek ve Demokrasi Bildirgesi’ olarak düşündüğümüz -kuşkusuz daha etkili isimler de bulunabilir- böylesi bir çalışma, kurultay kararına ve sonuçlarına bağlanmalıdır. Sözün özü; bu çalışmada, ‘çağdaş ve demokratik yeni bir Türkiye fotoğrafı’ ortaya konulmalıdır.
Sistem tartışması, demokrasi ittifakı ve yeni anayasa
Bugün ülkemizde yaşanan temel sorunların düğüm noktası sistem sorunudur. Erken seçim tartışmalarının odağını da bu temel konu oluşturmaktadır. Dolayısıyla, önümüzdeki süreçte, bu sorun çevresinde yeni siyasal kırılmalar ve yakınlaşmalar yaşanacaktır. Biz, ülkemizin yakın siyasal geleceğinin, başta ana muhalefet CHP olmak üzere, muhalefet ve özellikle de toplumsal muhalefet tarafından belirleneceğini düşünüyoruz. Muhalefet kendisini bu hedefe odaklamalı, bu göreve hazırlamalı ve halkımızı da buna inandırmalıdır.
Ana muhalefet CHP, 31 Mart’ta ve 23 Haziran’da izlediği başarılı politikaların devamı olarak, hem bu sürecin temel tetikleyicisi ve hem de ana katalizörü olmak durumundadır. CHP, tüm kademeleriyle, kurumsal yapılarıyla ve politikalarıyla, kendini bu sürece hazırlamalıdır. Sistem ve yeni anayasa tartışmalarını bu siyasal zeminde yürütmek ve böylesi bir hedefle buluşturmak gerekiyor.
Şimdi yapılması gereken, tüm muhalefet çevrelerinin ve halkın en geniş kesimlerinin, cumhuriyet ve demokrasi değerleri temelinde birleştirilip, çağdaş parlamenter sistem ve büyük uzlaşıyla hazırlanacak demokratik bir anayasa hedefinde buluşturulmasıdır. CHP’nin kurultay süreci, ülke siyasetine ve gerçeklerine dönük böylesi bir yaklaşımla kotarılmalıdır.
CHP’ye ve ‘Demokrasi Birlikteliği’ne yönelik girişimler boşa çıkarılmalıdır
Son dönemde dikkati çeken bir başka önemli gelişme de, iktidar çevrelerinin muhalefete yönelik saldırıları, girişimleri ve algı oyunlarıdır. Siyasal iktidar, ‘Millet İttifakı’ özelinde ve daha geniş bir işbirliği temelinde, demokrasi için bir araya gelen muhalif kesimleri dağıtmayı hedeflemektedir. Üstelik bu hedefi açığa vurmaktan da çekinmemektedir.
Özellikle, son olarak “Saraya giden CHP’li iddiası” haberlerinde görüldüğü gibi, bu girişimlerin ana hedefi de ana muhalefet partisi CHP olmaktadır. Kongreler ve kurultay sürecinin yaşanacağı önümüzdeki dönemde, bu girişimlerin dozunun daha da artacağı bilinen bir gerçektir.
Öyleyse, hem ana muhalefet CHP’nin tüm örgütsel birimleri ve hem de demokrasi için işbirliği yapmak zorunda olan en geniş muhalefet çevreleri, kendilerine yönelik bu saldırılara ve algı oyunlarına karşı hazırlıklı olmalıdırlar. Muhalefet saflarında gedikler açmaya ve muhalefetin kendi iç dayanışmasını zayıflatmaya yönelik tüm girişimler boşa çıkarılmalıdır.
CHP’nin temel sorunu ve sorumluluğu
Günümüzde, ana muhalefet partisinin en büyük problemi, partinin seçmen profili ile örgütsel yapısı arasındaki uyumsuzluktur. Bir başka önemli sorun, parti içi sevgi ve dayanışma eksikliğidir. Bu kurultay sürecinde, CHP’nin bu sorunları hızla aşması, örgütlerini ve parti yapısını çok yönlü olarak yenilemesi gerekiyor. Bu bağlamda, CHP’nin yerel örgütlerinin, halka güven vermesi, umut aşılaması ve öncülük yapması temel bir zorunluluktur.
Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar, ana muhalefet partisi CHP’ye tarihsel bir görev ve sorumluluk yüklemektedir. Elbette bu sorumluluk, aynı zamanda başta örgüt yöneticileri olmak üzere, tüm CHP”liler için de geçerlidir. CHP ve CHP’liler, bu önemli süreçte, “ortak akıl”la, partinin “milli takım”ı olarak nitelendirilebilecek en güvenilir ve nitelikli kadrolarını yönetimlere taşımalıdırlar.
Artık CHP’nin yönetsel birimleri, yerel örgütleri, kendi parti içi iktidarlarının değil, ülkede iktidar olmanın heyecanını yüreklerinde duyumsamalıdır; siyasal uğraşılarında buna uygun ciddiyetle ve sorumlulukla davranmalıdır. Halkımız, CHP’den ve CHP’lilerden bunu beklemektedir. CHP, Türkiye’yi yönetmeye hazır olduğunun güvenini insanımıza vermeli ve bunu somut olarak hayatın pratiğinde göstermelidir.
*Mehmet Şakir ÖRS
Gazeteci-Yazar,
mehmetsakirors@hotmail.com