Mehmet Şakir Örs – CHP’nin 35. Olağan Kurultayı ve Toplumsal Muhalefetin Adresi Olmak

sakir ors Cumhuriyet Halk Patisi’nin (CHP) 35’inci Olağan Kurultayı’nda, önceden tahmin edildiği gibi, genel başkanlık sorunu ve tartışması yaşanmadı. Gözler ve kulisler tamamıyla kurultayın ikinci günü yapılan Parti Meclisi (PM) seçimlerine odaklandı. Yapılan seçimlerde de genel başkanın anahtar listesi önemli oranda değiştirilerek, çok sayıda yeni isim PM’ye seçildi. Bir bakıma, örgütün değişim talebi PM üzerinden hayata geçirildi.

Bu yazı hazırlandığı sırada, tüzük gereği genel başkan tarafından belirlenecek Merkez Yürütme Kurulu MYK üyelerinin isimleri henüz belli olmamıştı. CHP’de asıl yürütme organı MYK; işte bu nedenle MYK üyelerinin isimleri önem taşıyor. Bakalım parti meclisine yansıyan tabanın değişim talebi, MYK’ya da yansıyacak mı?

Demokrasi, değişim ve kardeşlik

İzmir’den Ankara’daki kurultaya giderken; 35. Kurultay’ın, ülkemizin yaşadığı olağanüstü koşullarda toplandığını düşünüyorduk. Kurultayın, içinde bulunduğumuz karanlıktan çıkışın yolunu göstermesini; halka moral ve güven veren, umut aşılayan tarihi bir çıkış olmasını bekliyorduk. Kurultaydan da bu doğrultuda tarihsel bir çağrı, bir manifesto beklediğimizi ifade ediyorduk.

Doğrusu beklenti çıtamız da yüksekti. Kurultayın yapıldığı Arena’da, çok sayıda kurultay delegesinin ve Anadolu’nun dört bir yanından kurultaya gelen binlerce CHP’linin de bu beklentiler içinde olduğunu gördük. Ancak kurultay, bu beklentilerimizi tam olarak karşılayamadı.

Kurultayın ana temaları ‘demokrasi, değişim ve kardeşlik’ olarak belirlenmişti. Bizce bunlar günümüz koşullarında doğru ve iddialı kavramlardı. Fakat kurultayda bu kavramların-temaların içi, altı tam olarak doldurulamadı. Genel başkanlık yarışının olmadığı kurultaya, yine de yoğun bir ilgi ve katılım vardı. Doğrusu bu ilgi, salondan bütün ülkeye yayılacak etkin bir coşkuya dönüştürülemedi. Coşku ve heyecan, daha önceki kurultayların -özellikle de Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçildiği kurultayın- çok gerisindeydi. Toplumda yaşanan moralsizlik ve keyifsizlik hali, CHP kurultayına da yansımıştı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, salı grup konuşmalarını çağrıştıran kurultay konuşmasında; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik çıkışının dışında aklımızda kalanlar, ‘dördüncü devrim’ kavramı ile ‘patronlu başkanlık sistemi’ tanımı oldu. Kılıçdaroğlu konuşmasında, CHP ile ilgili kamuoyunda yaratılan yanlış algıları düzeltmeye çalışarak, bir bakıma savunmada kaldı.

Parti politikaları

Bizce kurultayın önemli bir eksikliği de, partinin güncel siyasal politikalarının yeterince tartışılamaması oldu. Doğrusu biz kurultaydan, önümüzdeki süreçle ilgili yeni bir ‘yol haritası’ oluşturmasını, yeni program ve tüzük konusunda ‘takvimli bir çalışma planı’ kabul etmesini bekliyorduk. Kurultayda, gerçek anlamda örgütsel ve siyasal yenilenmeyi içerecek, sağlayacak böylesi konular üzerinde gereğince durulmadı. Bu nedenle de yalnızca PM seçimleri öne çıktı.

Şimdi kurultayın ardından, yeni yönetimden, bu eksikliğin bir an önce giderilmesini; hızla bir ‘yol haritası’ oluşturulup, bunun partililere ve kamuoyuna duyurulmasını bekliyoruz.

Yeni program ve tüzük

35. Kurultay’da, tam olarak içeriği ve niçin ivedilikle yapıldığı anlaşılamadan, üç maddelik bir tüzük değişikliği gerçekleştirildi. Bunun dışında yeni program ve tüzük ile ilgili açıklayıcı bilgi verilmedi.
Bizce, hiç zaman yitirilmeden, tabandan başlayarak, çevreden merkeze doğru yürüyecek bir çalışmayla, CHP’nin yeni programı ve tüzüğü hazırlanmalıdır. Bu çalışmalara parti örgütlerinin, üyelerinin yanı sıra, sendikaların, meslek odalarının, demokratik kitle örgütlerinin vb. katılımı sağlanmalıdır. Tabii konuyla ilgili bilim çevrelerinin, uzmanların görüşlerinden de yararlanılmalıdır. Zamanlaması önceden belirlenip duyurulacak bir program ve tüzük kurultayıyla, bu çalışmalar taçlandırılmalıdır.

‘Çeyrek oy kapanı’

Bugünlerde ekonomi alanında çokça kullandığımız ‘orta gelir tuzağı’ndan esinlenerek, CHP’nin adeta patinaj yaptığı %25’lik oy durumunu, ‘orta oy tuzağı’ mı yoksa ‘çeyrek oy tuzağı’ mı olarak adlandırsak, tam olarak karar veremedik. Ama galiba en iyisi ‘çeyrek oy kapanı’ olarak isimlendirmek.

İşte bizce CHP için en önemli sorun, bu ‘çeyrek oy kapanı’nın nasıl açılıp aşılabileceği noktasında düğümleniyor. Kurultayda doğrusu bu konuda da yeni söylemler ve öneriler duyamadık.

Bizce yeni PM’nin ve MYK’nın hızla bu konulara odaklanması gerekiyor. Örgütsel ve siyasal yenilenmeyi sağlayıp, CHP örgütünü ayağa kaldırarak, parti politikalarını ve söylemlerini en geniş kitlelere ulaştırmak, CHP için güncel ve yaşamsal bir görevdir.

CHP’nin yol haritası

Kısacası biz, bu kurultaydan, CHP için yeni çözümler üretmesini ve yeni yol haritaları oluşturmasını beklemiştik. Ancak gördüğümüz kadarıyla bu iş tam anlamıyla başarılamadı. Top yine ortada kaldı.

O zaman bu görev yeni yönetime, yeni oluşturulan organlara düşüyor. CHP’nin, önümüzdeki zorlu süreç için, çok yönlü düşünülmüş, planlanmış bir yol haritasına gereksinimi olduğunu düşünüyoruz.

CHP; böyle bir yol haritasıyla, toplumsal gündemle ilişkilendirilecek kitlesel kampanyalarla, eylemlerle, etkinliklerle toplumsal muhalefetin adresi olmayı başarabilir. Parlamento içinde ve dışında tüm muhalefet güçlerinin eylem ve güçbirliğini sağlayabilir.

Aktif üyelik ve örgütlenme

CHP’de ‘aktif üyelik’ sistemine geçilmelidir. Buna koşut olarak, partide siyasal katılım süreci yeniden düzenlenmelidir. Parti çalışmalarına, eylemlerine, eğitimlerine katılan üyeler ‘aktif üye’ olarak kabul edilmelidir. Seçme ve seçilme hakkı aktif üyelere verilmelidir. Bu sistem, adil ve etkin olarak denetlenmelidir.

Dünyada pek çok sol partide uygulanan ‘aktif üyelik’ sistemi, parti örgütünü daha etkin ve nitelikli hale getirecektir. Ayrıca partinin demokratik ve siyasal katılım süreçlerini çok yönlü güçlendirecektir. CHP’nin temel sorunu olan, seçmen profili ile örgütsel yapıları arasındaki uyumsuzluğu giderecektir.
Bir ‘kitle partisi’ olarak CHP, insanı ve hayatı odağına alarak, hayatın tüm alanlarında örgütlenmelidir. Var olan klasik il-ilçe-belde örgütlenmesi şekli, artık günümüzde yeterli değildir. Organize bölgeler, sanayi – esnaf siteleri, büyük çarşılar, üniversiteler, fabrikalar, işlikler, kırsal kesim – köyler… Kısacası hayatın nabzının güçlü ve hızlı attığı her yer, temel bir örgütlenme alanıdır.

İdeoloji, eğitim ve yayın

CHP’nin ideolojik yaklaşımlarının net olması ve program ile tüzüğünün de ideoloji ile uyumlu – bütüncül olması önemlidir. Yalnızca bunlar yetmez, aynı zamanda yönetim kadrolarının da, ideoloji ve program ile uyumlu olması gerekir. Partinin inandırıcı ve güvenilir olmasının yolu, bu bütünlükten geçiyor.

CHP’nin, parti ideolojisini açıklayan, siyasal ve toplumsal politikaları tartışıp ortaklaştıran, merkezi bir teorik yayın organına gereksinimi vardır. Bu yayın organı; parti örgütleri, üyeleri ve aksiyonerleri için bir pusula işlevi görecektir. Partinin siyasal gelişmelerle ilgili değerlendirmeleri, doğru biçimde kavranabilecek ve savunulabilecektir. Hayatın ve mücadelenin içinde, söylem ve eylem birliği sağlanabilecektir. Bu süreç, parti içi eğitimle yaygınlaştırılıp çok yönlü pekiştirilebilir.

Son dönemlerde siyasal alana bulaşan temel bir hastalık kimlik siyasetidir. İnsanların ırkı, dini, mezhebi sorgulanır olmuştur. Bu özellikler üzerinden siyaset şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Bu, çok yanlış bir yaklaşımdır. Siyasal politikalar sınıfsal, sosyal ve toplumsal tercihler üzerinden inşa edilmelidir. Örgütsel yapılar ve kadrolar, bu anlayışa uygun olarak biçimlendirilmelidir.

CHP’li belediyeleri ortaklaştırma; siyasal katılım ve parti içi demokrasi

CHP’li başkanlarca yönetilen belediyelerin, çoğunlukla CHP’li kimlikleri kağıt üzerinde kalmakta ve her biri farklı telden çaldığı için siyasal bir sinerji yaratılamamaktadır.

Önümüzdeki dönemde, bu belediyeler arasında eşgüdüm çok yönlü güçlendirilmelidir. Kamuoyunda olumlu anlamda bir ‘CHP’li belediye’ algısı yaratılmalıdır. Yerel yönetimler, partinin yıprandığı değil güç aldığı alanlar olmalıdır. Ülke yönetimi için birer referans noktası ve siyasal kaldıraç işlevi görmelidir.
CHP’de siyasal çalışma, ağırlıklı olarak seçim dönemlerinde seçim kampanyasına katılmak ya da parti içi delege – yönetim seçimlerinde yarışmak olarak anlaşılmaktadır. Parti içi demokrasiden de anlaşılan, yalnızca adayların önseçimle belirlenmesi talebidir. Oysa siyasal mücadele ve parti üyeliği, hayatın her anında ve her alanında verilmesi gereken bir uğraştır, bir sorumluluktur, bir yaşam biçimidir. Parti içi demokrasi de, öncelikle partinin siyasal politikalarının oluşturulması süreçlerine katılabilmektir. Bunun kanallarının açık olmasıdır.

Bu bağlamda, partinin ve partililerin, siyaset yapma tarzını değiştirmesi ve yenilemesi gerekiyor. Parti örgütleri, genel siyasal konuların yanısıra yerel gündemi de önemsemelidirler. Halkın yerel sorunlarına çözüm üretmeli ve taleplerine sahip çıkmalıdırlar. Partinin gündemini yerel konularla zenginleştirmelidirler.

Ütopya yaratmak, umut ve güven vermek; sevgiyi ve dayanışmayı egemen kılmak

Partileri, örgütlenmeleri canlı kılan ve onları en geniş kesimlerle buluşturan temel öğe, onların ütopyalarıdır. Her siyasal örgütlenmenin ve partinin bir ütopyası, bir hikayesi olmalıdır. Bu ütopyaya öncelikle partinin üyeleri yürekten inanmalı ve dalga dalga tüm topluma taşıyıp yaymalıdır. Günümüz koşullarında halka götürülebilecek yeni ütopyalara gereksinim olduğunu düşünüyoruz.

Siyasal sorunlara ülkeyi yönetmeye hazır bir partinin ciddiyetiyle ve sorumluluğuyla yaklaşmak temel olmalıdır. Bu konu, ciddi ve üretken bir çalışma düzeneği kurma zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda önümüzdeki süreçte gölge kabineler, gölge bakanlıklar ya da gölge çalışma grupları oluşturmanın ve çözüm politikaları üretmenin yararlı olacağına inanıyoruz.

Siyasal mücadelede dostluk, vefa, sevgi ve dayanışma önemli kavramlardır. Hele sol partilerde bu kavramlar daha büyük anlam taşır. CHP’nin en önemli sorunlarından biri, partide sevgi eksikliğidir. Parti içi yaşamda sevgi, saygı ve dayanışma her yönüyle güçlendirilmelidir. Parti içi ilişkilerde yoldaşlık- yol arkadaşlığı temel olmalıdır.
*Mehmet Şakir Örs,
Gazeteci,
mehmetsakirors@hotmail.com