Geçtiğimiz 7 Ekim 2016 günü, Önce Demokrasi Hareketi, Anayasa Hukuku Araştırmalar Derneği, Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği, Sosyal Demokrasi Derneği ve Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı, Ankara’da ortaklaşa bir panel düzenlediler: “Ankara Anayasa Tartışıyor” .
Açış konuşmalarında, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler’in (KHK) anayasa’ya, yasalara ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırılığı, bu dönemdeki OHAL uygulamalarının hukuksuzluğu vurgulanarak, böyle olağanüstü bir dönemde yeni bir anayasanın yapılamayacağı vurgulandı. Katılımcı kurumlar, kendi pencerelerinden anayasa değişikliğini ve OHAL uygulamalarını değerlendirdiler.
Açış konuşmalarından sonra Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Anayasal Kazanımlar ve Önemi”, Doç. Dr. Ece Göztepe, “OHAL ve Uygulamalar”, Doç. Dr. Neval Oğan Balkız ise “Yargı Bağımsızlığı Neden Önemli” başlıklı birer sunum yaptılar.
Konuşmacılardan değerli Anayasacı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Cumhuriyet’ten önce başlayan, yaklaşık 150 yıllık Anayasa geleneğimizin bir çırpıda heba edilmemesi gerektiğini, şikayet edilen 1982 Anayasası’nın bugüne kadar 17 kez değiştirilerek, esasen uygar ülkeler anayasalarına yaklaştırıldığını, esas sorunun mevcut anayasaya dahi uyulmaması olduğunu örneklerle açıkladı. 15 Temmuz darbe girişimine mevcut anayasanın sebep olmadığını, tam tersine bu anayasaya uyulmamasının neden olduğunu anlattı. Şimdilerde şikayet edilen cemaat yapılanmasının sorumlusunun da mevcut anayasa olmadığını, iktidarın süregelen yanlış uygulamaları olduğunu örneklerle paylaştı. İktidarın işine gelmeyen Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmadığı ve saygı duyulmadığı şeklindeki beyanların, açıkça anayasa suçu oluşturduğu vurgulandı. TBMM Başkanı’nın anayasayı ihlal eden açıklamalarının ve üstüne üstlük anayasaya uygunluk denetimi yapmakla görevli Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yeni anayasa yapılması taleplerini içeren açıklamalarındaki anayasaya aykırılıkları örneklerle açıklayan Prof. Kaboğlu, yasama, yürütme ve yargının temsilcilerinin zaman zaman anayasayı ihlal suçu işlediklerinin örneklerini paylaştı izleyicilerle.
Doç. Dr. Ece Göztepe hocamız da OHAL uygulamalarının ve bu dönemde çıkarılan KHK’lerin mevcut anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırılığını uzun uzun anlattılar. Anayasa Mahkemesi’nin 1991-2000 yılları arasında KHK’ler konusunda verdiği kararlara aftta bulunarak, mevcut KHK’lerin Anayasa Mahkemesi tarafından “normal koşullarda” iptal edilmesi gerektiğini örneklerle izah ettiler. Ancak normal bir dönemden geçmediğimiz, yargının da tarafsız ve bağımsız olmaması nedeniyle, iptal konusunda çok da umutlu olmadığını anlattılar. Daha 1 hafta geçmeden, geçtiğimiz 12 Ekim günü, Anayasa Mahkemesi’nin iptal başvurusunu reddetmesiyle Hocamız maalesef haklı çıktı.
Doç. Dr. Neval Oğan Balkız ise, Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını somut örneklerle açıkladı. Yargının anayasaya göre bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini, ancak uygulamalarla anayasanın ihlal edilerek, anayasa suçu işlendiğini anlattı. Yargı, hiçbir zaman tam olarak bağımsız ve tarafsız olmamıştır ülkemizde. Ancak hiçbir dönemde bugün olduğu kadar bağımlı ve taraflı da olmamıştır. Yargının tarafsızlık ve bağımsızlık sorunu son yıllarda adeta kangrenleşmiştir.
Panelin ertesi günü, 8 Ekim’de ise İstanbul’da çok önemli bir toplantıya katıldık. SODEV, TÜSES, Toplumcu Düşünce Derneği, Sosyal Demokrasi Derneği, Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği, GESOS ve Sosyal Demokrat Gençlik Derneği’nin başk,an ve temsilcilerinin katıldığı bu toplantıda da, Türkiye’nin, içinden geçmekte olduğu bu kaos ortamında, sosyal demokrat kuruluşların neler yapabileceği konusu masaya yatırıldı. Muhalefet partilerinin yapamadığı etkinliklerde, STK’lar olarak neler yapabileceğimiz üzerinde duruldu. Üyelerle ve halkla doğrudan temas kurmanın önemi vurgulandı. Muhalefet partilerinin dolduramadığı boşlukların nasıl doldurulması gerektiği konusunda fikir alışverişinde bulunuldu. Toplantıya gençlerin ağırlıklı olarak katılmaları, tespit ve önerileri, bizleri ülkenin geleceği açısından bir hayli umutlandırdı.
Roma’yı fethetmek üzere yola çıkan Kartacalı komutan Hannibal, çok soğuk bir kış mevsiminde, emrindeki 90 bin kişilik ordusu ve binlerce fille Alp Dağları’nın geçit vermez sarp yamaçlarına geldiğinde, umutsuzluğa kapılan komutanlarına hitaben “Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol yapacağız” demiştir. Sonunda bir yol bulmuş ve Roma’yı fethetmiştir. Bu söz, tarih boyunca umutsuz milyonlara ışık olmuştur.
Sosyal Demokratlar da umutsuzluğa kapılmak yerine, bir yol bulmak, mümkün olmazsa bir yol yapmak istiyorlar. “Enseyi karartmayacağız”…
*Av. Kemal AKKURT
Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği Başkanı
kemalakkurt@hotmail.com