140930_FF_Alimony

Handan İlağa – Kadına Yönelik Şiddet ve “Zorunlu Aile Arabuluculuğu”

Kadına yönelik şiddeti önlemeye dair yasal düzenleme; 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkındaki Kanun, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve İstanbul Sözleşmesi hükümleri ve ilgili başkaca yasalar ile sağlanmaktadır.  

Şiddete uğrayan kadın, ilk olarak şiddete uğradığı yerdeki en yakın Karakol veya Jandarmaya başvurmaktadır. Başvurusunda yaşadığı olayları anlatmakta ve kimden veya kimlerden şikayetçi olduğunu belirtmektedir. Şikayetini anlatırken şiddete uğrayan kadına verilmiş olan haklara dair tüm taleplerini de şikâyet zaptında belirtmesinde büyük fayda vardır. Çünkü şikâyet sonrası tüm adli ve idari işlemler bu şikâyet zaptında belirtilen taleplere bağlı olarak şekillenmektedir.

Şiddete uğrayana kadın, şikayetine dair karakol veya jandarmada zabıt tutulurken talep edebileceği ve tutanağa geçirtebileceği hakları şunlardır:

  • Sığınak talep edebilir.

Şiddete uğrayan kadın kendisi ve varsa çocuğunun sığınağa yerleştirilmesini talep edebilir ve bu talep üzerine polis veya jandarma kadın ve çocuğunu derhal en yakın sığınma evine ve eğer bölgede sığınma evi yoksa en yakın misafirhane veya otele ücretsiz kalacağı ve adresinin gizli tutulacağı şekilde yerleştirmek zorundadır.   

  • Geçici koruma talep edebilir.

Şiddete uğrayan kadın kendisine şiddet uygulayan kişiden korunabilmek için olayın durumuna göre geçici koruma talebinde bulunduğunu belirtir ise Mahkemece bu gerçekleştirilmek zorundadır. 

  • Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasını isteyebilir.

Şiddete uğrayan kadın, kendisine şiddet uygulayan kişinin evine, işyerine, aracına vs. yaklaşmaması yönünde talepte bulunur ise Mahkemece duruşma dahi yapılmadan, bu yönde derhal karar alınır. Şiddet uygulayan tarafın, Mahkeme kararına rağmen eylemlerine devam etmesi halinde ise hapis cezası kararı verilebilir.

  • Şiddet uygulayanın kendisine telefon, e-posta, sosyal medya vs. kanalı ile yaklaşmasının engellenmesini isteyebilir.

Şiddete uğrayan kadın, kendisine şiddet uygulayan kişinin telefon, e-posta, sosyal medya paylaşımları vs. sebebi ile psikolojik şiddetine maruz kalıyor ise yine bunlara engel olunması yönünde talepte bulunabilir, Mahkemece olayın durumuna göre, duruşma dahi yapılmadan, bu yönde derhal karar alınır.

  • Adresinin gizlenmesini isteyebilir.

 Şiddete uğrayan kadın, yaptığı şikayet sonrasında açılacak tüm davalarda adresinin gizli tutulmasını isteyebilir, hatta şiddet uygulayanın kendisini bulmasına engel olmak amacı ile ad ve soyadının değiştirilmesini dahi talep edebilir.  Mahkemece olayın durumuna göre, bu yönde   karar alınabilir.

  • Şiddet uygulayanın silahını polise teslim etmesini isteyebilir.

Şiddet uygulayan kişinin polis, hakim, güvenlik görevlisi vs. mesleğine mensup olup mesleği gereği silah kullanan kişilerden olması halinde dahi, şiddete uğrayan kadının talebi halinde silahını polis veya jandarmaya teslim etmek zorundadır.

  • Geçici olarak velayet ve tedbir nafakası isteyebilir.

 Şiddete maruz kalan kadının müşterek çocuğu olup yaşı küçük ise velayetin babadan alınıp kendisine verilmesini ve yine çocuğu için tedbir nafakasının babadan alınıp kendisine ödenmesini talep edebilir.

  • Geçici maddi yardım talep edebilir.

Şiddete uğrayan kadının İstanbul Sözleşmesi hükümlerine göre devletten geçici maddi yardım talebinde bulunma hakkı vardır,  kadının  talebi halinde devlet tarafından kadına maddi yardım yapılmak zorundadır. 

  • Oturduğu eve aile konutu şerhi konulmasını isteyebilir.

Şiddet uğrayan Kadın bu işlemi doğrudan tapuya giderek de yapabileceği gibi şikayet dilekçesinde bunu belirtir ise Mahkemece tapuya doğrudan yazı yazılarak koca ile birlikte oturdukları evin tapu kaydına Aile Konutu Şerhi konulur. Bu şerh üzerine koca tarafından tek taraflı olarak ev üzerinde satış, ipotek, vs. işlemleri yapılamaz. 

  • Sağlık sigortası yoksa genel sağlık sigortasından yararlanmak isteyebilir. Şiddete uğrayan kadının İstanbul Sözleşmesi hükümlerine göre hiçbir sağlık güvencesi olmasa dahi genel sağlık sigortasından yararlandırılmayı talep etme hakkı vardır. Kadının talebi halinde devlet tarafından kadına sağlık güvencesi sağlanmak zorundadır. 
  • Bulunduğu yerdeki barodan ücretsiz avukat hizmeti talep edebilir.

 Şiddete uğrayan kadının bulunduğu bölgenin Baro Başkanlığı’ndan ücretsiz Avukat talep etme hakkı vardır. Talep halinde Baro kadının fakirlik kağıdını daha sonra ibraz etmesi şartı ile derhal ücretsiz avukat tayin etmek zorundadır.

Tüm belirttiğim bu haklar şiddete uğrayan kadına yasalar ile verilmiş haklardır ve Polis veya Jandarma ve Mahkemeler bu tutanakta yazılan taleplere göre derhal gerekli tedbirleri derhal almak zorundadır. 

Uygulamada durum nedir?

Şiddete uğrayan kadınların çoğu bu haklarını bilmedikleri gibi müracaat ettikleri polis veya jandarma da bazen maalesef bilmemektedir. Bu sebeple yasalar ve sözleşmeler ile sağlanan bu hakların şiddete maruz kalan kadınlar tarafından bilinmesi çok önemlidir.

Şiddete uğrayan kadınların gerek haklarını bilmemeleri gerekse bilseler ve kullansalar dahi şiddet sona ermemekte ve her geçen gün daha da artmaktadır.

Fransa’da yapılan yasal düzenlemeler ile şiddet uygulayan kişi derhal ‘Öfke Tedavi Merkezleri’ne yönlendirilmektedir. Türkiye’de ise gerek din kuralları baskısı, gerekse bilimsel gerçeklerden uzak yaklaşımlar sebebi ile şiddet olaylarında dahi konuya evliliğin kutsallığı ve evliliğin kurtarılması  mantığı ile yaklaşılmaktadır. Gerek şiddet uygulamanın gerekse şiddete maruz kalmanın psikolojik tedavi gerektirdiği ve şiddet uygulayan kişinin psikolojik tedavileri yapılmadıkça şiddetin bitmeyeceği gerçeği maalesef göz ardı edilmektedir.

Hükümet tarafından ‘Yargı Reformu’ adı altında yargı sistemimiz içine ‘Alternatif Çözüm Yolları’ başlığı ile  ‘Arabuluculuk’ sistemi getirilmiştir.

Toplumumuz ‘İhtiyari Arabuluculuk’ çözüm yöntemi ile ilk olarak Haziran 2012’de çıkartılan 6325 Sayılı kanun ile tanışmıştır. Daha sonra Ekim 2017’de çıkartılan 7036 Sayılı kanun ile ‘Zorunlu Arabuluculuk’ sistemi ilk olarak İş Hukukunda ve Aralık 2018’de yürürlüğe giren 7155 sayılı Sayılı kanun sonrasında çeşitli kanunlarda yapılan değişiklik neticesinde de Ticaret Hukukunda uygulanmaya başlanmıştır.

Çok yakında da Aile hukukunda ‘Boşanmanın Mali Neticeleri’ konusunda  ‘Zorunlu Arabuluculuk’ sistemi getirilecektir. Zorunlu Arabuluculuğa değinmeden önce ‘Arabuluculuk Çözüm Yönteminden” kısaca bahsetmekte fayda vardır. 

“Arabuluculuk çözüm yöntemi” nedir?

Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için, aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve isteğe bağlı olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanabilir.

Arabuluculuğun temel ilkeleri eşitlik, tarafsızlık, gizlilik, iradi olma ile beyan ve belgelerin kullanılmamasıdır. Arabulucu anlaşmazlığın taraflarına eşit davranmak; anlaşmazlığın taraflarına karşı tarafsız yaklaşmak zorundadır. Arabulucu müzakereleri süresince masadaki beyanlar, görüşmeler, vs. tamamen gizlidir; tarafların yazılı onayı olmadıkça 3. kişilere açıklanamaz; Mahkemece istense dahi ibraz edilemez, aksine davranılması halinde hapis cezası müeyyidesi vardır.  Arabulucu müzakerelerini sürdürmek veya sürdürmemek, anlaşma yapmak veya yapmamak tamamen tarafların kendi özgür iradeleri ile verecekleri bir karardır, hiçbir şekilde zorlama yapılamaz. Arabulucu müzakereleri süresince masada yapılan teklifler, varsa hazırlanan taslaklar vs. müzakereler sonunda tarafların anlaşamaması halinde Mahkemeye ibraz edilemez, aleyhe kullanılamaz.

Arabuluculuk çözüm yönteminde masada gerçek eşitlik sağlanabilmekte midir? 

Arabuluculuğun özü tarafların eşit olması yani masaya eşit imkanlarla oturmasıdır. Arabulucu karşısında her iki taraf da Arabulucu için eşit konumda olsa dahi esasen masaya eşit imkanlarla oturuyor olması çok önemlidir.  Örneğin bir işçi/işveren uyuşmazlığında müzakereye 2-3 avukatı ile gelen işveren ile aynı masaya avukat ücreti ödeyemediği için avukatsız oturmak zorunda kalan işçi Ali ne kadar eşittir? Veya boşanma sonrası mal paylaşımı ihtilafında avukatı ile gelen kocası ile çocuğunu komşusuna bırakıp aynı masaya avukatsız oturmak zorunda kalan ev kadını Ayşe ne kadar eşittir?

Eşitliğin olmadığı bir masada her iki tarafın da kazanacağı bir çözümün üretilmesi mümkün müdür? Mümkün değildir; burada olsa olsa maalesef sadece dayatma söz konusu olur.

Zorunlu arabuluculuk getirilecek ise o zaman Müzakere masasına oturacak ev kadını Ayşe Hanıma da ‘Zorunlu Ücretsiz Avukat’ atanması ve ücretinin de devlet tarafından karşılanması gerekmektedir.

Ancak Kanun taslağı öncesi yapılan çalıştaylarda bunu defalarca ifade etmiş olmamıza ve tüm çabamıza rağmen, bu yönde bir düzenleme yapılmamıştır.

İhtilafın Arabuluculuk çözüm yöntemi ile çözümlenmesinin neticeleri nelerdir?

Arabuluculuk müzakereleri sonunda taraflar anlaşır ve bu durum ‘Arabulucu Anlaşma Tutanağı’ olarak hazırlanıp imza altına alınır ise bu belge ilam hükmündedir, yani bu belge ile icraya gidilebilir; Mahkeme kararı gibi hukuki neticeler doğurur.

‘Arabulucu Anlaşma Tutanağı’ hazırlandı ise artık aynı konuda kesinlikle dava yoluna gidilemez, kısaca geri dönüşü yoktur.

Sadece Aile Hukuku’na dair Arabulucu Anlaşma Tutanaklarında Mahkeme incelemeyi ‘Duruşmalı ‘olarak yapmak zorundadır. Diğer konularda Mahkemece ‘Duruşmasız’ olarak inceleme yapılır ve Arabulucu anlaşma tutanağı Mahkeme tarafından onanır.

‘Zorunlu Arabuluculuk’ yöntemi nedir?

‘Zorunlu Arabuluculuk’ yönteminin Arabuluculuk Yönteminden -yani ihtiyari Arabuluculuk Yönteminden- en büyük farkı, Zorunlu Arabuluculuk yöntemi getirilmesi durumunda o konuda ihtilafı olan kişilerin doğrudan Mahkemeye gidememesi, öncelikle Arabulucu’ ya müracaat etmek zorunda kalması ve ancak orada çözüm bulamazsa Mahkemeye gidebilme hakkına kavuşmasıdır.

Örneğin, İş hukukunda getirilen ‘Zorunlu Arabuluculuk’ yöntemi neticesinde iş akdine haksız nedenle son verilen işçi hakkını aramak için doğrudan Mahkemeye gidemez, öncelikle ‘Zorunlu Arabulucu’ ya müracaat etmek zorundadır ve orada çözüm bulamazsa Mahkemeye gidebilmektedir.

Çok yakında Aile Hukukunda da ‘Zorunlu Arabuluculuk’ yönteminin getirilmesi neticesinde Boşanma kararı verilen Ayşe, boşanma sonrasında evlilik içinde edinilen malların paylaşımı konusunda hakkını almak için dava açmak istediğinde doğrudan Mahkemeye gidemeyecek, öncelikle ‘Zorunlu Arabulucu’ ya müracaat etmek zorunda kalacak ve orada çözüm bulamazsa Mahkemeye gidebilecektir.

Zorunlu Arabulucunun ücretini ve masraflarını kim ödeyecektir? Bu sistemde Zorunlu Arabulucunun ücreti ‘anlaşmama tutanağı’ hazırlanması halinde devlet tarafından ödenmektedir. Ancak taraflar ihtilafın çözümünde anlaşır ve ‘Anlaşma tutanağı’ hazırlanır ise Zorunlu Arabulucu ücreti taraflarca eşit olarak ödenmektedir.

Arabuluculuk çözüm yöntemi ile çözülemeyecek ihtilaflar var mıdır?

‘’Kamu düzeni’’ unsuru içeren uyuşmazlıklarda Arabuluculuk çözüm yoluna gidilemez. Yani örneğin boşanma kararı veya yaş tashihi kararı veya çocuğun velayetine dair kararlar Arabuluculuk yöntemi ile kararlaştırılamaz. Bu tip ihtilaflar ancak Mahkeme kararı ile çözülebilen ihtilaflardır. Arabuluculuk çözüm yöntemine sadece tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilecekleri konular ile ilgili gidilebilir. Örneğin alacak borç ihtilafları, tüketici ihtilafları, iş hukuku, boşanma sonrası mal paylaşımı ihtilafları gibi.

Aile hukukunda Zorunlu Arabuluculuk Yöntemi getirilmesi halinde kadınların dikkat etmesi gereken konular nelerdir?

Türkiye ‘İstanbul Sözleşmesi’ ne taraf ülkedir. İstanbul Sözleşmesi hükümlerine göre taraflar arasında ‘Aile içi Şiddet’ mevcut ise taraflar arasındaki ihtilaflar Arabuluculuk yöntemi ile çözülemez. Şiddetin fiziki şiddet olması şartı yoktur. Psikolojik, ekonomik, duygusal, cinsel vs. her türlü şiddet ‘aile içi şiddet’ olarak kabul edilmektedir.  Aile içi şiddet kavramı eş, abi, baba vs. tüm aile yakınlarını kapsamaktadır.

Ülkemizde genellikle kadınlar şiddete uğramaktadır, aksine olayların sayısı çok çok azdır. Taraflardan birisi -kadın- şiddete uğruyor ise uğradığı şiddeti katılacağı Arabuluculuk müzakeresinde görevli olan Arabulucuya sözlü olarak beyanı yeterlidir, hiçbir delil sunmasına gerek yoktur. 

Kadının şiddete uğradığını Arabulucuya bildirmesi üzerine müzakereyi yürüten Arabulucu müzakereyi derhal sonlandırmak zorundadır.

Ancak bu konu yeterince bilinmemektedir. Bu nedenle ‘Zorunlu Aile Arabuluculuğu’ yönünde yasal düzenleme yapılmadan önce bu konunun tüm kadınlarımıza mutlaka anlatılması, hatta kamu spotları ile kadınların aydınlatılması, haklarının öğretilmesi gerekmektedir. Aksi halde kadınlarımız aniden ‘Zorunlu Arabuluculuk’ kavramı ile karşı karşıya kalacak ve şiddete uğrayan kadın, bu hakkını bilmediği için durumunu Arabulucuya beyan edemeyecek ve Arabulucu Müzakerelerinin de gizli olması sebebi ile şiddet maalesef gizli kapılar ardında saklı kalacaktır. 

‘Aile Hukukunda Arabuluculuk’ konusunda Dünyadaki uygulamalar ne şekildedir?

Fransa’da, ticari davalarda Arabuluculuk uygulanmaktadır. Aile Arabuluculuğu asla zorunlu değildir, şayet velayet ve çocukla kişisel ilişki kurulması konusuna taraflar anlaşamazsa hakim tarafların Arabuluculuk Yöntemi hakkında bilgilendirme  toplantısına katılmasına -kesinlikle Arabuluculuk yöntemi uygulamasına değil- karar verebilmektedir.

İngiltere’de, taraflar öncelikle Arabuluculuk konusunda bilgilendirilmekte- Arabulucuya zorunlu olarak gönderilmemekte- ve ancak belli şartların varlığı halinde Arabuluculuk zorunlu kılınabilmektedir. 

Almanya’da, sadece çocukla kişisel ilişki kurulması konusunda -o da Mahkeme onayını almak koşulu ile-  taraflara sulh olma veya diğer alternatif  çözüm yollarına müracaat hakkı zorunlu değil seçimlik hak olarak verilmektedir.

Aile Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk yönteminin getirilmesi Dünyadaki uygulamalara aykırıdır.

Türkiye taraf olduğu Uluslararası sözleşme hükümlerine uymak zorundadır, çağdaş ülkelerdeki uygulama yöntemleri model alınmalıdır. Dünyada çağdaş ülkelerde aile sorunları din adamları eliyle değil bilimsel yöntemler ile çözümlenmektedir.

‘Zorunlu Aile Arabulucuğu’  konusunda görüşüm ise Avrupa ülkelerinde olduğu gibi taraflara sadece bilgilendirme yapılması ve şiddet yoksa ‘İhtiyari Arabuluculuk’ yöntemine devam edilmesidir.

*Handan İLAĞA
Avukat, Arabulucu, Uzlaştırmacı, Marka/Patent Vekili
handan@arabulucuilaga.com