Seçimlerin yüzeysel ve statik okumalarına ve kısa kestirimlerine dayalı analizler, ortaya çıkan yeni ve sola yönelmiş parti liderlikleri ve kitlesel söylemleri gölgelemekten başka bir amaca hizmet etmiyor. Yaygın bir yelpazenin temel kabulü, CHP’nin hiçbir ilerleme sağlayamadığı; HDP’nin %6’lık büyümesinin en fazla %1’lik kısmının soldan geldiği, geriye kalan oyların –yani %5’lik artışın ise- AKP’den uzaklaşma kararı vermiş dindar Kürt seçmene borçlu olunduğu yönünde. Yani CHP söz konusu olduğunda seçimlere damgasını vuran onca sosyal politika söylemi, parti içi yenilenme, iç demokrasi, kadın rolündeki güçlenme, ulusalcıları uzaklaştırma, Kürt sorununda özgürlükçü bir noktaya yaklaşma hiç ama hiç önemli değil; Kılıçdaroğlu gitsin, CHP yere çakılsın temennisi var alt metinde. Keza HDP söz konusu olduğunda da Kürdistani bir politika yerine Türkiyelileşme, geniş muhafazakar hatta İslamcı taban ve kadrolar yerine sosyalist sol ve azınlıkların tercih edildiği bir parti profilinin yanlışlığını her seferinde anımsatan gerici bir zihniyet. Birbirinin payandası olan ve sol, sosyal politika ve sekülarizm karşıtı bu anlayışın seçimde kaybettiğini istatistik manevralarıyla geri almasına müsade etmemeliyiz.
Seçimler, seçmen tercihleri ve oy kaymalarına ilişkin ana saptamalar
1. AKP oylarındaki kayışın, Kürt illeri ve nüfusunun yoğun yaşadığı yerler dışında MHP’ye kaydığı saptamaları gerçeği tam yansıtmamaktadır: AKP’nin ülke genelinde kaybettiği 9 puanlık oyun yaklaşık %3’lük bir dilimi CHP’ye gelmiştir. Başka bir deyişle %9’luk AKP oyu kabaca üç eşit parçaya bölünmüştür. Muhafazakar Kürt seçmen HDP’ye, milliyetçi-muhafazakar Anadolu oyları MHP’ye ve merkez-sağ kökenli orta ölçekli ve aşırı muhafazakar olmayan kentlerdeki AKP oyları CHP’ye yönelmiştir.
2. CHP’nin, sosyal politika yaklaşımı ile cezbettiği %3’lük AKP oyuna karşılık -yarım puanı Doğu ve Güneydoğu’dan olmak üzere- toplam yaklaşık 3 puanlık bir oyu HDP’ye kaymıştır. Keza CHP’den MHP’ye de 0.5 puanlık bir kayış da gerçekleşmiş ve sonuç da CHP’nin 2015 seçimlerini 2011’deki oy oranından 0.5 puan geride bitirmesi sonucu doğmuştur.
3. Öte yandan, hem CHP hem de HDP’nin, AKP’nin iki farklı kesiminden oy alması ile Türkiye’deki sağ sol oranını sol lehine değiştirmeye başlayan bir sonuç ortaya çıkmıştır: Türkiye’de sağ/sol dengesi 2011’deki 67/33 oranından 61%39 oranına dönerek son 25 yıldaki gerilemeyi tersine çevirmeye başlamıştır. Burada kendisini solda tanımlayan tüm partiler ile sağda tanımlayan tüm partilerin oy oranları toplamı esas alınmıştır.
4. Bu genişlemenin ötesinde barış, demokrasi ve sosyal politikalara dayalı demokratik sol bir söylemin güç kazanması bu seçimlerin en önemli sonuçları arasında sayılmalıdır.
Şimdi şu sorulara yanıt arayalım: Bu seçimlerde hesaba katılması gereken yeni oylar nelerdir? 2011 seçimleri dikkate alındığında AKP’nin 9 puanlık kaybı hangi partilere dağılmıştır? HDP’nin %6’lık oy artışı hangi partilerden ya da ikinci partisi hangi parti olan seçmenden gelmiştir? AKP’den HDP’ye kaç puan oy kaymıştır? CHP’den HDP’ye kayan oyların oranı nedir? HDP’ye kayan oyların siyasal profilleri ve muhtemel beklentileri nelerdir? Partilerin oy kazandığı ve kaybettiği bölgelere bakarak geçişkenlik tablosu nasıl okunabilir?
Bu seçimlerde ilk defa genel seçimler için kapsamlı bir biçimde yurtdışında da oy kullanılmıştır. Yurtdışında seçime katılım oranı %36,54’te kalırken, geçerli oy sayısı 1 milyon 20 bin oldu. AKP 510 bin, HDP 209 bin, CHP 174 bin, MHP 95 bin, diğer partilerse toplam 34 bin oy aldı.
HDP’nin 6 milyonluk oyunun %0.3’ü yurtdışından geldi. Yurtdışı oyları HDP’nin %13’e yakın Türkiye ortalamasını %20’lik yurtdışı ortalaması ile küçük bir oranda da olsa yukarı çeken bir faktör oldu. Yine Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki seçmen sayısının Türkiye ortalamasının üstündeki genç seçmen girdisi küçük bir demografik unsur olarak devreye girmiştir. AKP seçmeninin, HDP dahil muhalefet seçmenine oranla bir parça daha düşük seçim katılımı da eklendiğinde toplamda HDP’ye 1 puanlık bir avantaj getirdiği ileri sürülebilir. Yine de Türkiye içi oylar incelendiğinde HDP’nin 2011 bazlı oy puanlarına en az 5 puandan az olmayan bir eklenmenin yaşandığından bahsedebiliriz.
Büyük tablo gözden kaçırılmamalı
2011 seçimlerinde %49.9 olan AKP’nin oyları 9 puan eriyerek 2015’de %40.8’e geriledi: Kayıp oranı %9. Peki bu 9 puanlık kayıp nereye gitti? 2011’de 12.9 olan MHP’nin %16.3’e gelmesini sağlayan %3.4’lük artışın en az %3’ünün AKP’den geldiği söylenebilir. Peki AKP’den giden %6’lık -AKP seçmenindeki katılım oranı düşüklüğüne bağlı olarak belki %5’lik- bir dilim nereye yöneldi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu oyları ile büyük kentlerdeki 1990 sonrası göç almış Sultanbeyli, Bağcılar vb yerlere baktığımızda AKP’den %2.5-3.5 arası bir oy diliminin HDP’ye kaydığı söylenebilir. Saadet + BBP oyları 2011 ile 2015’te aynı oranda kaldığına göre geriye kalan %3’e yakın kısmın CHP’ye gittiği sonucu çıkıyor. Peki bu sonucun başka türlü sağlamasını alabilir miyiz? Keza %3’lük AKP’li kesim neden MHP yerine CHP’ye oy vermiştir? Bunlar hangi illerde yoğunlaşıyor?
HDP oylarının görece düşük olduğu bazı iller bu sorunun yanıtını ortaya koyuyor: Yani AKP’ye oy veren dindar ya da muhafazakar Kürt seçmen faktörünün HDP oy oranındaki artışı yakalayamayacağı il ve ilçe seçim sonuçlarına bakalım:
Eskişehir AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 36 39 17 4 2
2011 Genel 44 36 15 x 1
AKP 8 puan gerilemiş: 1 puan Saadet’e, 2 puan MHP’ye ve 1 puan HDP’ye gitmiş olsun. CHP’nin 3 puanlık artışı için AKP dışında bir yer kalmıyor. Hatta CHP’den 2 puanın da HDP’ye kaydığı rahatlıkla söylenebileceğine göre, gerçekte CHP 5 puan AKP’den alıp 2 puan HDP’ye vererek toplamda 3 puanlık bir artış noktasına gelmiş görünüyor. Tekrar hesaplayalım: AKP’nin 8 puanlık kaybı 5 puan CHP’ye 2 puan MHP’ye ve 1 puan HDP’ye doğru olmuş CHP’den 2 ve AKP’den de 1 puanlık oy HDP’ye geçtiğinde HDP’nin aldığı oyları buluruz.
Zonguldak AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 38 39 16 1 3
2011 Genel 47 37 6 x 2
AKP 9 puan kaybetmiş. MHP’ye 9 puan gidince CHP’nin 2 puanlık artışını açıklayamıyor gibi görünüyoruz, ama listede görünmeyen 2011 seçimi merkez sağ bağımsız adayın ve diğer küçük partilerin %4’e yakın 2011 oylarını dağıttığımızda CHP’nin 3 puanlık bir genişleme yapıp yarım puanın HDP’ye kaydığını görebiliriz.
Denizli AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 40 35 18 4 1
2011 Genel 47 31 17 1 1
Denizli’de AKP oy kaybı %7 civarında. MHP bu kaybın yüzde 1’ini kendi hanesine yönlendirebilmiş görünüyor. CHP’den HDP’ye en az yüzde 2’lik bir kayma söz konusu olduğu varsayarsak CHP oy tabanına AKP’den 4+2 toplam 6 puan aktarmış görünüyor. 2 puanı HDP’ye verdiğinde geriye kalan rakam CHP’nin %35’lik yeni oy oranına götürür bizi.
Gelelim CHP’nin klasik tabanın bulunduğu ve AKP’ye oy vermiş muhafazakar Kürt seçmen potansiyelinin HDP oylarının yarısına bile tekabül etmediği Beşiktaş, Kadıköy ve Bakırköy örneklerine. Bu ilçelerin her biri andığımız iller kadar nüfusa sahip seçim ölçekleridir.
Kadıköy AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 18 58 8 10 1
2011 Genel 24 58 9 2 0.5
AKP Kadıköy’de 2011’e nispetle 6 puan kaybetmiş durumda. Bunun yarım puanı Saadet Partisi’ne 1.5 puanı bağımsız adaya gitmiş durumda. MHP küsuratla yerinde sayıyor. Geriye kalan 4 puanı olduğu gibi HDP’ye dağıtsak bile HDP’nin 8 puanlık artışına yetmez. Demek ki partiler arası ciddi oy geçişkenliği yaşanmış ve HDP 4 puan CHP’li seçmenden 3 puan AKP’li seçmenden ve 1 puan da oy kullanımına yeni katılmış sol seçmenden almıştır. Buna karşılık CHP, muhtemelen HDP lehine kaybettiği oy kadar oyu, geçen seçimde AKP’ye oy vermiş merkez sağ seçmenden kazanarak %58 olan oy oranını koruyabilmiştir.
Beşiktaş AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 15 59 9 13
2011 Genel 20 64 9 2
MHP oylarında oransal değişimin yaşanmadığı Beşiktaş’ta AKP ve CHP’nin 5’er puanlık kaybını HDP’ye dağıttığınızda 10 küsur puanlık HDP yükselişini hemen bulabiliriz. Ancak benzer ilçelerdeki ister emanet ister kalıcı CHP seçmeninden HDP’ye yönelik geçiş kesin bir veri olduğuna göre burada da AKP’den CHP’ye ve CHP’den HDP’ye ayrıca bir yer değişimi olduğunu teslim etmeliyiz. Bu oran büyük olasılıkla %2-3 aralığındadır.
Bakırköy AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 20 51 11 12 1
2011 Genel 26 58 11 2 0.5
MHP’nin oy oranında değişiklik yaşanmayan Bakırköy seçim sonuçlarına baktığımızda AKP’nin 6 puanlık kaybının %2.5lik bir diliminin cemaatin adayına yaklaşık %1’inin Saadet ve diğerlerine yöneldiği görülüyor. Kalan %3’lük oyun HDP’ye gittiğini varsayarsak HDP’nin 10 puanlık artışının yaklaşık %6 ya da 7’lik kısmının CHP seçmeninden geldiği sonucu çıkar. Nitekim CHP’nin %58’den %51’e gerilemesine yol açan 7 puanlık değişiklik de burada görülebilir.
Özetle Kadıköy-Beşiktaş-Bakırköy hattından bakıldığında HDP’nin ortalama %10’luk oy artışının 6-7 puanının CHP kökeni seküler seçmenden ve %3-4 puanın ise AKP kökenli muhafazakar seçmenden geldiği söylenebilir.
Elbette bu oranlar tüm İstanbul’a yayıldığında HDP’ye kayan oy toplamı içinde muhafazakar ve seküler kökenli seçmen oranları birbirine yaklaşır. Bu anlamda diğer uçtan iki örnek seçerek Bağcılar ve Sultanbeyli ilçelerini inceleyelim.
Bağcılar: AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 50 16 11 19 3
2011 Genel 60 19 8 6 2
2015 seçimlerinde bir önceki seçimlere oranla 10 puanlık bir gerileme yaşayan AKP’nin kaybettiği oyların CHP’ye hiç gitmediğini varsayarsak 3 puan MHP’ye 1 puan Saadet’e 1 puan Cemaat’e gittiğini varsayarsak geriye kalan 6 puanı da HDP’ye kaydırmamız gerekir. Ancak bu ilçedeki oy artış oranı 13 puan HDP’ye gelen oyların en az 3 puanının CHP’den geldiği aşikar. Hala eksik olan 4 puanın nüfus artış oranları bize diğer seçenekleri düşünmeye itiyor. Bağcılar’da AKP oylarının küçük bir dilim CHP’ye kaymış ise CHP’den HDP’ye geçen oyların bu ilçe için bile 4 puanı bulduğu söylenebilir.
Sultanbeyli AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 57 8 8 21 3
2011 Genel 68 9 6 10 3
AKP Sultanbeyli de 11 puan kaybetmiş HDP ise 11 puan kazanmıştır. CHP bir puan kaybederken MHP ise 2 puan kazanmıştır. AKP’nin kaybettiği oyların 2 puanı MHP’ye 2 puanı bağımsız adaya dağıtıldığında, geriye kalan 7 puanın HDP’ye yöneldiğini söyleyebiliriz. Buna CHP’den gelen 1 puanı da eklediğimizde kabaca HDP artış oranının kaynaklarını tespit edebiliyoruz. Tespiti güç olan 3 puanlık kaynağı saptanamayan oy artışını ise yine demografik faktörlere ve katılım oranlarındaki değişikliğe bağlayabiliriz.
Özetle Bağcılar ve Sultanbeyli örnekleri bize AKP’den HDP’ye oy kayışı olduğunu ancak bu iki ilçedeki CHP seçmeninden de kendi toplam oyunun %15 ile 20 oranlık bir kısmının, yani 1 ila 3 puanın HDP’ye gittiğini gösteriyor.
HDP oylarındaki 6 puanlık artışın yaklaşık 2.5-3 puanının seküler sol oylar olduğu kanıtlanabilir mi?
Sadece Altan Tan değil, birçok anti-seküler araştırmacı, gazeteci ve siyasetçi de HDP oylarındaki artışta ikinci partisi CHP olan seçmenin -veya da HDP olmasa CHP’ye oy verebilecek- seküler seçmenin oranın %1’lik bir düzeyde olduğunu ileri sürüyor. En az AKP oylarındaki kayış tespitlerinde olduğu gibi burada da bir saptırma olduğunu ileri süreceğiz: Sadece Dersim gibi Kürt-Alevi lokasyonlarda değil Samandağ gibi Arap-Alevi bölgelerde ve örneğin İzmir Kınık gibi Türk-Alevi bölgelerde HDP %4 ila %10 aralığında bir oy artışına ulaşmıştır. Buna, Alevi olup olmadığına bakmaksızın, CHP’nin kalesi kabul edilen ve oranlarını yukarda verdiğimiz Beşiktaş, Kadıköy ve Bakırköy’deki ortalama 5 puanın altında olmayan oy kayışlarını ve Sünni–Türk kökenli seküler vilayetlerdeki ortalama %1-3 aralığında bir CHP’den HDP’ye geçişi rahatlıkla ekleyebiliriz.
CHP’nin sürekli açık ara birinci sırada olduğu Arap-Alevi kenti Samandağ ile başlayalım:
Samandağ AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 7 58 2 12 x
2011 Genel 10 86 2 1 1
Burada AKP 3 puan kaybederek %7’ye gerilemiş CHP ise 28 puan düşerek %58’e gerilemiştir. Bu 28 puanlık gerilemenin %19’luk kısmı CHP kökenli bağımsız adaya gitmiştir. Geriye kalan kayıp miktarı %9’dur ki, adresi bellidir: HDP. CHP’den 9 puan AKP’den ise 1 veya 2 puan HDP’ye gitmiştir ki, HDP %1 den %12’ye çıkabilmiştir.
Türk Alevi ağırlıklı İzmir Kınık örneğine geçelim:
İzmir-Kınık AKP CHP MHP HDP SP
2015 Genel 30 47 12 6 2
2011 Genel 38 44 10 2 1
Kınık’ta AKP 8 puan kaybetmiş, CHP ise 3 puan oy artışı sağlamıştır. AKP oylarından 1 puan Saadet Partisi’ne ve 2 puan MHP’ye kaymıştır. Peki HDP’nin 4 puanlık artışını muhafazakar Kürt seçmenin çok çok az olduğu Kınık’ta nasıl açıklayacağız? Başından beri birçok il ve ilçe örneğinde olduğu gibi burada da merkez sağ kökenli seçmenden CHP’ye ve CHP’den HDP’ye doğru bir oy kayışı tespiti dışında anlamlı bir yorum yapmak olanaklı görünmemektedir.
İkinci olarak demografik bir orana; HDP’nin Kürt ağırlıklı illerden aldığı oyların gayrısından aldığı oyların oranına bakmalıyız. Bu oranlamayı Sultanbeyli ve Bağcılar ilçeleri ile Kadıköy ve Beşiktaş için de benzer şekilde tekrarlayabiliriz.
HDP’nin 2015 seçimlerinde aldığı toplam oy 6 milyon 55 bin. Bunun 3 milyon 200 bini Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki 23 ilden geliyor. Yani yaklaşık diğer yarısı Batı illerinden geliyor. Elbette bunun da önemli bir kısmı Adana, Mersin ve İstanbul gibi yoğun Kürt nüfus barındıran illerden geliyor. Ancak, bu toplamın 2011 seçimleri için de geçerli olduğu hesaplandığında, ayrıca Doğu ve Güneydoğu’daki artış oranı ortalamasının Türkiye genelindeki artış oranıyla eşit olduğu dikkate alındığında HDP’nin, muhafazakar Kürt seçmeni cezbettiği kadar Kürt olan ya da olmayan ama AKP’ye oy vermeyen geniş bir seküler kesimi de cezbettiği ortada.
Burada bir ara saptama yapmak gerekirse, Batı’da HDP’nin yeni söylemine sol, seküler ve Türkiyeli programına yönelik bir tercih söz konusudur. Yani buradaki oylar – barajı aşsın diye geçici oy veren bir kısmı dışında- emanet değildir. Buna karşılık AKP’yi 10 yıl boyunca terketmemiş İslamcı eğilimleri güçlü, “Peygamber Sevdalıları” gösterilerine katılmayı ihmal etmeyen ama Kürdistani saiklerle HDP’nin barajı aşmasına destek olmuş “AKP’den en son kopanlar” grubu ise daha emanet durmaktadır. Altan Tan, tam da bu tabloyu, dolayısıyla HDP programını tersine çevirmek için çabalamaktadır.
Özet değerlendirme
HDP 2015 seçimlerinde olağanüstü bir başarı elde etmiştir. Bu başarı, sadece barajı yıkıp diktatöre “dur” demekteki en büyük payın sahibi HDP ve HDP’ye oy veren seçmenin sayısı ile ilgili değildir. Sayısal başarıdan daha önemlisi programının sol, seküler, sosyal politika, kadın ve ekoloji merkezli olmasındadır. Ülkenin sosyolojik olarak muhafazakarlaştığı, Kürt seçmenin de ciddi muhafazakar tonlarını koruduğu bir momentte sol politikalarla bu başarının sağlanmış olması asıl büyük başarıdır. Tüm sorunlarına rağmen CHP’nin klasik kabuğunu kırarak, AKP’nin merkez sağ kökenli seçmenini sosyal politikaları ile cezbetmeye başlaması da bu tabloya ikinci bir başarı olarak eklenmelidir. B öyle söylendiğinde kimse ne “sosyal demokrasi sınırlarına gerilemiş”, ne “beyaz Türk” ne de “laikçi teyze” olur. Asıl önemli olan toplumda hangi fikirlerin hegemonik olmaya başladığını görmek ve bunun altını çizmektir.
2015 seçimlerinde sol, toplumla sosyal politika ve demokrasi talepleriyle buluşulabileceğini gördü. Bunu hafifsemeyelim, küçümsemeyelim, unutturmayalım. Öte yandan, AKP’de kenetlenen %40’lık seçmenin artık yaklaşık yarısının merkez sağdan, hatta Milli Görüşçü çizgiden ziyade Şeriatçı-İslamcı denebilecek bir çizgide konsolide olduğunu gözden kaçırmayalım. Bugün örneğin CHP-HDP koalisyon hükümeti bile iş başına gelse Türkiye’de kök salmaya başlayan yayılmacı-şeriatçı eğilimi geriletmek yıllarca sürecek bir mücadele istiyor.
Asgari bir insanca yaşam için bile bu seçimlerde kitlelerle buluşan çizgiyi yıllarca inatla savunmak ve onu ileriye taşımak zorundayız. Tereddüt ettiğimizde yaşam hakkımızı bile koruyabileceğimiz şüpheli. Onun için içeriyle uğraşmayı bırakıp, sahaya hala inmeyen varsa onları da uyandırmakla işe başlayalım. Yolumuz aydınlık, günümüz umutlu!
*Doç.Dr. Hakan GÜNEŞ,
İstanbul Üniversitesi,
hakangunes@yahoo.com