Sosyal demokrasi olgusu 19. yüzyılın ikinci yarısından beri emekçi sınıfların egemen sınıflara karşı yürüttüğü hak arama mücadelesinde egemen sınıflardan kopardığı uzlaşma ürünüdür. Sosyal demokrat hareket, önceleri Lenin gibi sosyalistleri kapsarken, sonraları evrimci bir yaklaşım benimseyerek proleter devrime cephe aldı. Sosyal demokrasi anlayışı devlete sosyal ödevler yüklemiştir. . Devlet, ekonomik yaşama halk kitleleri adına müdahale olanağı edinmiş; farklılık ve gerginlikleri yumuşatıcı bir rol üstlenmiştir.
Türkiye’nin sosyal demokrasi ile tanışması 1970’li yıllarda Bülent Ecevit’in CHP’nin başına geçmesi ile gerçekleşmiştir. Ancak Bülent Ecevit Amerika’nın ambargoları ve Türkiye’nin nakit sıkıntıları yüzünden başarılı olamamıştır. Yine de sendikalaşma ve hakların verilmesi konusunda verdiği destekle Türkiye’de sosyal demokrasinin benimsenmesine öncülük etmiştir. 12 Eylül 1980 darbesi ile sosyal demokrasi hareketi duraklama noktasına gelse de bu uzun sürmemiştir. Başında Erdal İnönü’nün bulunduğu SHP, sosyal demokrat eylem ve söylemleri ile başarı yakalayıp hükümet ortaklığına kadar yükselmiştir.
Ne yazık ki HP ve SODEP birleşmesi sonucu kurulan SHP’nin başarısı daha sonraki dönemlerde yakalanamadı. 1992 de CHP’nin yeniden açılması ve SHP’nin CHP ile birleşmesi de başarının önünü açmadı. 1985 yılında kurulan ve daha sonra Bülent Ecevit’in başına geçtiği DSP ile Deniz Baykal’ın liderliğindeki CHP, 1995 yılında seçime ayrı ayrı seçime girip başarısız kaldılar. Sol çevrelerin birleşmeleri için verdiği çaba, Bülent Ecevit ve Deniz Baykal’ın bitmek bilmeyen kavgaları nedeniyle sonuç vermedi.
2010 yılına kadar bölünmeler, birleşmeler ve sosyal demokrat anlayışa arkasını dönen liderler yüzünden sol partiler SHP ile yakaladığı başarıyı yakalayamadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2010 yılında CHP’nin Genel Başkanı olması ve yüzünü sosyal demokrat politikalara çevirmesi sonucunda, 2011 yılındaki genel seçimlerde, CHP’nin oyunu 5 puan arttırmış olsa da muhalefette kalmaya devam etti.
Soldaki partilerin bölünmeleri, kendi aralarındaki kavgaları, birleşmeme konusundaki inatlaşmaları, dayanışmadan uzak görüntüleri sosyal demokrat düşünceye 30 yıla mal oldu. Önümüzdeki yerel seçimlerde ve 2015 genel seçiminde CHP’nin başarısı yaşamsal derecede önem taşımaktadır. Bu süreç, AKP’nin sivil diktatörlüğünden ve ekonomik sömürü düzeninden kurtulmak için tarihi bir fırsattır.
CHP önümüzdeki bu iki secimde, söz konusu tarihi fırsatı iyi değerlendirmek zorundadır. Aksi takdirde AKP sivil diktatörlüğünden kurtulma olanağı kaçırılmış olur. Bunun için CHP’nin yeniden yapılanması, söylemi, uygulamaları ve kadrolarıyla sol ve sosyal demokrat konuma gelmesi gereklidir. Parti, artık siyaseti kişisel kariyer için yapan politikacılardan uzak durmalı, siyaseti bir ideoloji ve dava olarak görenlerle yoluna devam etmelidir. Düzene karşı dik, cesur ve kararlı bir duruş sergilemek ve solda birliği sağlamak kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Gezi ruhu ve dayanışma
CHP, seçimlere hazırlanırken Gezi Parkı’nda başlayıp tüm ülkeyi saran direnişi iyi okumak zorundadır. Gezi Direnişi bugüne kadar ülkemizde gördüğümüz en katılımcı ve etkin direniştir. Sosyal demokratların 30 yıldır başaramadığı dayanışmayı birbirini hiç tanımayan, farklı sosyal sınıflardan, farklı görüşlerden gençler -sosyal medya üzerinden örgütlenerek- başardılar. Düzene karşı cesur, çoğulcu, barışçıl ve dayanışma örneği sergilediler. Bu dayanışma, onların özgürlük ve adalet taleplerini haykırana seslerini sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya duyurdu. Ülkemizden milyonlar gençlerin özgürlük şarkısını onlarla birlikte söyledi. Bu kadar geniş kitleleri arkasından sürükleyen bu direnişi iyi okuyamadığı takdirde bu, sadece CHP’nin değil tüm Türkiye’nin şansızlığı olacaktır.
*Ferihan Karasu, SODEV Başkan Vekili
ferihankarasu@hotmail.com