Blue4-rep

Ertekin Özcan – Türkiye AB Ülkelerine Göre Eğitim ve Öğretimin Neresinde?

ertekin_ozcan

 

 

 

 

 

 

AKP Hükümetinin 30 Mart 2012’de uygulamaya soktuğu “4+4+4” olarak anılan 6287 sayılı eğitim kanununun 7. maddesine göre “Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.” Yine aynı yasanın 9 maddesine göre: “İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından oluşur. Ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarında lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulur. Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur.”

100. yıla 9 kala

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına 9 yıl kala nasıl bir eğitim, öğretim, meslek eğitimi ve yüksek öğrenim reformu yapılmalı ki, Türkiye 9 yıl sonra dünyadaki 15 ülke arasına girebilsin? Avrupa ülkelerinin hiç birinde bulunmayan genç nüfusa sahip olan Türkiye, bu genç nüfusu nasıl eğitmeli ve yetiştirmelidir ki, çağın koşullarına uygun, yaratıcı, özgür, demokratik düşünceye sahip, kişilikli ve nitelikli gençler yetiştirebilsin? Ve bu gençlerin ürettikleri mallar daha kaliteli olsun ve çok gelişmiş sanayi ülkeleri ile rekabet edebilsin!

Bunun için Türkiye:

a) Teknoloji, bilişim, sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve diğer alanlarda çok yüksek nitelikli dünyaca marka yaratabilecek üretken ve yaratıcı bilim insanları,

b) Bu bilim insanlarının yetiştirecekleri yüksek nitelikli ve kalifiye teknik elemanlar,

c) Niteliksiz elemanlarla yukarıda belirtilen çok nitelikli elemanlar arasındaki boşluğu dolduracak kaliteli ve iyi meslek eğitimi görmüş nitelikli ara elemanlar yetiştirerek küresel rekabet içinde başarılı bir yere gelebilir.

Peki, Türkiye AKP’nin uygulamaya soktuğu 4+4+4 yasasıyla bunu başarabilir mi? Eğitim ve öğretim alanında Türkiye nerede yer alıyor? Gelişmiş ülkelerin eğitim ve öğretimde uyguladıkları modeller nasıl? Meslek eğitim ve öğretimine yönlendirme kaç yaşından sonra yapılmakta; nasıl bir meslek eğitimi uygulanmakta? Eğitim ve öğretimin demokratikleşmesi için neler yapıyorlar?

Türkiye PISA sınavlarında kaçıncı sırada yer alıyor?

Türkiye, katıldığı “Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı” – PISA (Program for International Student Assessment)- 2003, 2006, 2009 ve 2012 sınav sonuçlarına göre arka sıralarda yer alıyor.

PISA araştırmaları “Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü” (OECD) üyesi olan 31 ülkede ve OECD ortağı gelişmekte olan ülkelerde uygulanan eğitim sistemlerinin durumu hakkında karşılaştırmalı bilgi vermek amacıyla her üç yılda bir yapılıyor. PISA Programı, üye ülkelerdeki “15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi toplumunda karşılaşabilecekleri durumlara ne ölçüde hazırlıklı yetiştirildiklerini belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçülmeye çalışılan nitelik, öğrencilerin okulda müfredat kapsamında ele alınan konuları ne dereceye kadar öğrendikleri değil; gerçek hayatta karşılaşabilecekleri durumlarda sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneği ve öğrencilerin akıl yürütme, analiz yapabilme ve okulda öğrendikleri fen ve matematik kavramlarını kullanarak ne ölçüde etkin bir iletişim kurma becerisine sahip olduklarıdır.”

Toplam 41 ülkede, aynı günde ve aynı uluslararası kurallara göre belirlenmiş sınav şartlarında 250.000 öğrenci bu teste tabi tutulur. Türkiye’de ise, PISA test ve anketleri 2003 yılının Mayıs ayında, PISA Yürütme Merkezi tarafından belirlenmiş ölçüt ve kurallara göre, yedi coğrafi bölgeden temsili yöntemle seçilmiş, 12 ilköğretim okulunda ve 147 lisede, 1987 doğumlu 4855 öğrenciye uygulanmıştır.

2004 yılında açıklanan sonuçlara göre Türkiye: Matematikte, 41 ülke arasında 34. ve 29 OECD ülkesi arasında 28. sırada, Okuma becerisinde 41 ülke arasında 33. ve 29 OECD ülkesi arasında 28. Tabiat bilgisi ve problem çözme becerisinde de 29 OECD ülkesi arasında 28. oldu. Matematik, okuma ve tabiat bilgisi becerisinde Finlandiya; problem çözme becerisinde ise Güney Kore birinci oldular. Matematik becerisinde, ilk ona giren ülkeler sırasıyla şunlardı: Finlandiya, Güney Kore, Hollanda, Japonya, Kanada, Belçika, İsviçre, Avustralya, Yeni Zelanda, Çek Cumhuriyeti.

Okuma ve anlama becerisi test sonuçlarına göre OECD ülkeleri

PISA araştırmasında okuma becerisini ölçme ve değerlendirme önemli bir yer alıyor. 2003, 2006, 2009 yıllarında ilk 10 sıralamasında yer alan ülkeler sırayla şunlardır: Finlandiya, Güney Kore, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, İrlanda, Japonya, Hollanda, İsveç ve Belçika. Okuma testleri, öğrencilerin okuduğu bir metinden bilgi edinme; okuduğu metni yorumlama; günlük hayatın çeşitli durumlarına ilişkin metinleri anlama ve anladığını yeniden uygulayabilme becerilerini ölçmeyi amaçlıyor.

Türkiye, PISA 2012’de, toplam 65 ülke arasında genel ortalamada 45. sırada, Matematikte 44. sırada, Okuma – Anlama Becerilerinde 42. sırada, Fen Bilgisi’nde ise 43. sırada yer aldı. Türkiye hem genel ortalamada hem de alan testlerinin tamamında OECD ortalamasının oldukça altında kalıyor. Yunanistan, Slovenya, İsrail ve Rusya gibi ülkelerin gerisinde, Endonezya, Ürdün ve Kazakistan’ın da aralarında yer aldığı pek çok Ortadoğu ve Asya ülkesinin önündeyiz.

Yukarıda belirtilen başarılı 10 ülkede ve AB ülkelerinde eğitim ve öğretim kaç yıldır? Okul öncesi eğitim, okula başlama yaşı, orta dereceli okula geçiş, meslek okulu ve eğitimine yönlendirme ve de yüksek öğrenime geçiş nasıl olmaktadır?
Bu ülkelerden Finlandiya’da okul öncesi eğitim 0-6 yaş arasında, 6-7 yaş arasında çocuklar anaokulu veya anasınıfına gitmek zorundalar. Daha sonra 7-16 yaşları arasında 9 yıl zorunlu öğretime tam gün okullarında devam ediyorlar. 9. sınıfın sonunda alacakları diplomaya göre öğrenciler için 3 olanak var: a) Liseye, b) Meslek lisesine, c) İkili (dual) meslek eğitimine devam etmek. Ortalama okul yaşamı 16,7 yıl sürüyor.

Güney Kore’de 6 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokul, 3 yıl da lisedir. Kanada’da 5 yaşında çocuk okula başlıyor ve okul öğretimi 11,9 yıl devam ediyor. Avustralya’da zorunlu eğitim 15 veya 16 yaşının sonuna kadar devam ediyor. Japonya ve İsveç’te zorunlu eğitim 9 yıl, İrlanda’da 11 yıl, Hollanda ve Belçika’da 12 yıldır. Bu ülkelerin hemen hepsinde meslek eğitimi ya da meslek seçimine yönlendirme 9. veya 10. sınıftan itibaren yapılıyor.

AB ülkelerinde durum nedir?

Türkiye’nin, üyesi olmak için on yıllardır çaba harcadığı AB ülkelerinde ise durum şöyledir: Zorunlu eğitim İtalya’da 8, Yunanistan, Portekiz, Avusturya’da 9, Almanya, Fransa, Belçika, İspanya’da kural olarak 10, Danimarka ve İrlanda’da 11, Hollanda’da ise 12 yıldır. Genelde zorunlu eğitim ve öğretimden sonra öğrenciler genel eğitim veren liselere, meslek liselerine ve meslek eğitimine yönlendirilmektedirler. Meslek eğitim ve öğretimi genelde 2 veya 3 yıl sürmekte ve ikili (dual) bir eğitim sistemi uygulanmaktadır. Bu da haftanın 3 veya 4 günü bir işyerinde çırak olarak çalışılarak ve 1 veya 2 günü meslek lisesinde teorik ders alınarak yapılmaktadır. Meslek eğitiminin sonunda yapılan sınavları başaranlar diplomalarını alarak meslek sahibi olmaktadırlar. Yüksek öğrenime geçiş ise kural olarak lise bitirme sınavlarındaki performanslarına, yani not ortalamalarına göre gerçekleşmektedir. Meslek liselerinden mezun olanların, ancak o alandaki meslek yüksek okullarına devam edebilme olanakları vardır.

Bugün dünyadaki en gelişmiş ülkelerin, nasıl olup da sanayi, teknoloji devrimlerinin ardından bilişim çağını yakaladığını araştırdığımızda; en önemli faktörlerden birinin, çocukların büyük ölçüde okul öncesi eğitimden geçtikten sonra, en az on yıllık zorunlu ve nitelikli bir eğitim ve öğretimden geçmeleri ve arkasından da iyi bir meslek eğitim ve öğretim veya yüksek öğrenime yöneltilmeleri olduğunu saptıyoruz.

Türkiye’de durum nasıl ve ne yapmalı?

Zorunlu eğitim ve öğretimi 12 yıla çıkartan “4+4+4 Eğitim Yasası”, tamamen ideolojik nedenlerle öğrencileri çok küçük yaştan itibaren İmam Hatip Okullarına yönlendirmek ve göndermek için ilkokula başlama yaşını 5’e indirdi. Çocuklar, 9 yaşından itibaren, “dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkan veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarına” yöneltilmektedir. Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek hedeflenmektedir. Bu yolla, kurulması planlanan dinci diktatörlüğün temelini ve sürekliliğini sağlayacak itaatkâr, her şeye evet diyen, sorgulamayan, araştırmayan gençler ve insanlar yetiştirilmek isteniyor.

Bu nedenle eğitim ve öğretimin içeriğine yönelik, çağın koşullarına uygun, araştırmacı, yaratıcı, sorgulayıcı, kişilik sahibi ve nitelikli gençler yetiştirebilecek köklü bir eğitim reformuna gereksinim vardır. Türkiye’nin kendisine örnek aldığı Batı Avrupa ülkelerinde zorunlu eğitim süresi en az 9 yıldır. Örneğin 3,1 milyon insanımızın yaşadığı Federal Almanya’da bu süre en az 10 yıl olup, ardından da kural olarak en az 2 veya 3 yıllık zorunlu meslek öğretimi gelmektedir. Aynı şekilde Danimarka, Fransa, İspanya’da bu süre 10 yıl; Hollanda ve Lüksemburg’ta 11 yıl; İrlanda ve Yunanistan’da 9 yıldır.

Çocukların okullarda gösterdikleri performanslarını göz önünde bulundurmayan, onları dershanelere gitmeye mahkûm ederek ezberci olmalarına neden olan, çözümleyici, araştırmacı olmalarını engelleyen sınavlar kaldırılarak eğitim sistemi değiştirilmelidir. Bir yandan sınıflardaki öğrenci sayısı 25’e düşürülürken, diğer yandan çocukların orta vadede tam gün eğitim alabilecekleri mekan ve personel sağlanmalıdır.

Ders kitaplarının içerikleri, öğrencilerin araştırıcı, kişilik sahibi, içinde yaşadığı çağın koşullarını algılayabilen, sorgulayabilen, çözümleyici, girişken ve özgür birer insan olarak yetişmelerine olanak sağlamalıdır. Öğretmen yetiştirme, meslek ve hizmet içi eğitim sistemi köklü bir reformdan geçirilmeli ve öğretmenlik mesleği, AB ülkelerindeki maddi ve manevi olanaklar sağlanarak çekici hale getirilmelidir. Bunların dışında eğitim ve öğretim ve meslek eğitimi süreçlerine ana-babaların, öğretmenlerin ve öğrencilerin katılımını sağlayacak demokratik bir okul teşkilat yasası çıkartılarak uygulamaya koyulmalıdır.

*Dr. Ertekin Özcan,
Almanya Veli Dernekleri
Federasyonu Onursal Başkanı
ertekin.ozcan@gmx.de