Ertan Aksoy – Sosyal Demokratlar Yürütmeyi Durduruyor!

Ertan-Aksoy-Resim

 

 

 

 

 

Başta duble yollar olmak üzere, ulaştırma alanındaki icraatlarıyla pek bir övünen iktidarımız var. Her ne kadar hızlı tren denemeleri ölümle ve başarısızlıkla sonuçlansa da, trende yakalayamadıkları hızı ülke gündemini sürekli değiştiren, takip etmekte zorlandığımız, birini tartışırken, yenisiyle karşılaştığımız yürütme faaliyetlerinde yakalamış görünüyorlar. Bakanlardan sonra, Başbakanın da çoluk çocuk, hısım akraba, eş dost, cümbür cemaat çok hızlı yürüdüklerini, yürüttüklerini okuyor, izliyor, dinliyoruz. At izinin it izine karıştığı, görüntülerin, ses kayıtlarının havalarda uçuştuğu, eski dostların düşman, düşmanların dost olduğu garip bir atmosferde yerel görünümlü bir genel seçime gidiyoruz.

Her seçim öncesi, özellikle muhalefet partileri tarafından dillendirilen o klişe, belki de ilk kez bu seçimde gerçekten anlamlı hale geliyor; Bu seçim Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimidir! İktidarın oylandığı; Adayların değil, parti liderlerinin, başı Okyanus ötesinde olsa da, dalları devletin her kademesini sarmış bulunan Siğil Toplum Örgütünün, Başbakanın her belanın müsebbibi gördüğü, bildiğimiz, bilmediğimiz lobilerin, kanlı bir meydan muharebesine dönüştürdükleri bu seçim, öncesi ve sonrasıyla gerçekten tarihimizin en önemli seçimi olacak gibi duruyor. Çatlayan devletin pay hattında yaşananlara hep birlikte tanıklık edeceğiz. Ama yazımızın devamında, gerçekten de son derece önemli olan bu yerel seçimler öncesinde, üç büyük kentte iktidarın ve muhalefetin stratejilerini, belirledikleri adayların seçime etkilerini değerlendireceğiz.

İktidarın, bir fethetme duygusu ve ihtirasıyla yanıp tutuştuğu Aziz İzmir’de “Bu da mı gol değil Hakim Bey?!” dememek, bilmem kaçıncı İzmir kuşatmasından da eli boş dönmemek için sahaya sürdüğü isim Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım. AKP iktidarı, Bakanlığını başarılı bulduğu, ulaştırma konusunda maharetli gördüğü Yıldırım’la İzmir’de zafere ulaşacağını düşünüyor. Seçmenin oy verme eğilimini belirleyen, ideoloji, parti sadakati, aday olduğu partinin lideri, ve özellikle adayın temsil ettiği değerlerdir. AKP diğer tüm etkenleri bir kenara bırakarak başarılı Bakan bize yeter yanılgısına düşüyor. Üniversitede kızlı erkekli bahçede oturanlara yan Bakan, İzmir’e “Gavur, sümüklü, farklı bir dindarlık anlayışına sahip” diyerek hor Bakan anlayış, öyle tahmin ediyorum ki seçimler sonrası, fena şekilde arkasına Bakan olacaktır! Ege’de ama özellikte İzmir’de hakim olan kent milliyetçiliği, bir çok konuda baskı altına alınmaya çalışılması nedeniyle, savunma refleksleri gelişmiş, siyasallaştırılmış bu kentte Binali Yıldırım’ın işini zora sokuyor…

Cumhuriyetin Başkenti yirmi yıldır, sağcı ve gerici bir isim tarafından yönetiliyor. Melih Gökçek’le ilgili birçok değerlendirme yapmak elbette mümkün. Ama en başta bir düzey sorunu olduğunu söylememiz gerekir. Yazılı, görsel, işitsel ve dahi sosyal medya gülü olan bu şahsiyet, tehdit, tahrik, hamaset, ötekileştirme ve buna benzer ne kadar olumsuz özellik varsa bünyesinde barındırıyor. Hayali ve komik projelerinin para etmediğinin farkında olduğu için, liderinin, Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde ve O’nla bütünleşen bir seçim kampanyası yürütüyor. Bu seçimdeki en büyük rakibi ise, kökeni nedeniyle parti içinde eleştirilere neden olsa da, Beypazarı Belediye Başkanlığı ile hizmet konusunda rüştünü ispat etmiş, somut, ulaşılabilir ve gerçekçi projelerle sahaya inen Mansur Yavaş. Seçmenlerin adaylarda yerel yönetim deneyimi araması Mansur Yavaş’ın önemli avantajlarından biri. Üstelik, Melih Gökçek’in gölgesine sığındığı Tayyip Erdoğan bırakın başka adaya güç vermeyi, içinde bulunduğu durum nedeniyle kendisi güçlükle ayakta duruyor!

İstanbul’da seçmenlerin görece olarak başarılı bulduğu Kadir Topbaş’ın rakibi Mustafa Sarıgül. Kamuoyu yoklamalarında sadece belediye başkanlığı değil, milletvekilliği, Genel Başkanlık ve hatta Başbakanlık gibi birçok makama adı geçen, karşılığı olan, yerel yönetim konusunda deneyimli bir isim. Sarıgül’ü diğer adaylardan farklı kılan ise, yapılana muhalefet yerine daha iyisini yapma iddiasını siyaset yapma anlayışının merkezine koyması. Bir diğer önemli farkı ise, tüm renklere, kültürlere, mezheplere, azınlıklara yakın olması ve onlarla kurduğu sıcak ilişki. İstanbul sonuçlarının Türkiye için de önemli olduğu, ülke siyasetine de etki ettiği düşünüldüğünde CHP’nin Mustafa Sarıgül’ün omuzlarına çok ağır bir yük yüklediğini söyleyebiliriz.

Yazımızın başında da söylediğimiz gibi, yerel yönetimlerin belirleneceği bu seçim, bir genel seçime dönmüş durumda. Bu anlamda tüm partiler, kılı kırk yaran aday belirme süreçleriyle seçim hazırlıklarına başladılar ve sahaya indiler. İnancımız odur ki biz sosyal demokratlar yürütmeyi durduracağız! Çünkü ülkenin geleceği için, başka tutunacak dalımız yok. Bu Çete-Mafya Cumhuriyetinden kurtulmak, ülkemizi günlük güneşlik, yaşanılır, adaletli ve demokratik bir ülke yapmak tarihsel sorumluluğumuz ve zorunluluğumuzdur; Varlık içinde, birlik içinde, özgür biçimde!!!
*Ertan Aksoy
Ekonomist
ertanaksoy@aksoyarastirma.com

Bir cevap yazın