1440x810_cmsv2_316213d3-e83f-57ab-9da8-cba3f4c20e21-5429202

Erdal KART – Pandemide Sağlığın Adaletsiz Hali

Erdal KART
Eczacı
eczerdalkart@gmail.com

Aralık 2019’da dünya COVID-19 ile karşılaştı. Çin’de ortaya çıkan virüs ilk zamanlar sadece salgın olarak düşünüldü ve sadece Çin’de kalacağı yönünde beyanlar verildi. Fakat sonra öyle olmadığı anlaşıldı ve birkaç ay içinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edildi.

COVID-19 dünyaya bazı mesajlar verdi ve vermeye devam ediyor. Mesela hayat bireysel değildir. Hayatı yalnız kendimiz için yaşayamayız. Artık salt kendi sağlığımız için değil sevdiklerimiz ve hatta bizim dışımızdaki herkes için önlemler almalı ve virüse karşı dikkatli olmalıyız. Virüs, insanlara ve topluma bunları öğretirken sağlık sistemleri nasıl tepkiler verdi? İşte burada sağlığı az da olsa sosyal açıdan ele alan devletler bir adım önde oldu. Pandemi, neoliberal politikaların benimsendiği ülkelerde sağlık sistemlerini çökertti. Mesela İngiltere buna en güzel örnektir. Nitekim sonrasında katı kurallar uygulanmak zorunda kalındı. İtalya da benzer durumla karşılaştı ve benzer süreci yaşadı.

Sosyal devlet anlayışının diğer ülkelere göre daha fazla görüldüğü Almanya, COVID-19 salgınına karşı uzun bir süre direndi. Pandemiye dair verilerin gizlendiği Türkiye de, benzer biçimde sağlık sistemini ayakta tutmaya çalıştı. Çünkü ülkede, geçmişten beri gelen sağlığın toplumsal ve sosyal anlayışının az da olsa kalıntıları vardı. Fakat bu sürecin en ağır darbesini sağlık çalışanları aldı. Var olan sorunlarına yenileri eklendi. TTB’nin verilerini işlediği siyah kurdele web sitesinden aldığım (21.01.2022) son rakama göre 538 sağlık çalışanı COVID-19 mücadelesinde hayatını kaybetti. Ülkelerin sağlık bakanlığı verilerine göre(!) dünyada 5.57 milyon insan hayatını kaybetti. Türkiye’de ise bu rakam 85.419 DSÖ’nün tanımına göre sağlık, salt bedenen iyi olma hali değildir aynı zamanda ruhen de iyi olma halidir. Fakat pandemide sağlık çalışanları tükenmişlikle karşı karşıya kaldılar. Özellikle bunun yanında sağlıkta şiddet vakalarının artması ve buna bağlı olarak da yasal mevzuatın yetersizliğine bağlı olarak faillerin cezasız kalması ve sağlıkta şiddetin sıradanlaşması sağlık sisteminin sürdürülebilirliğinin önündeki en büyük engellerden biri oldu.

Sağlıkçılar her bakımdan mağdur edildi         

Sağlık Sen’in yapmış olduğu çalışmaya göre, 2021 yılında 316 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı. Bu şiddetin büyük bir kısmı hasta ve hasta yakınları tarafından uygulandı. 2021 yılı boyunca 162’si hem sözlü hem fiili, 22’si sözlü, 5’i mobbing, 1’i ise taciz şeklinde cereyan eden 190 şiddet olayı vuku buldu. 2021 yılının Aralık ayı sağlıkta en fazla şiddetin vuku bulduğu ay olurken, 2022 yılı da 2021 yılını aratmayacak şekilde başladı. Ocak ayında İstanbul, Denizli, Şanlıurfa gibi illerde sağlıkta şiddet vakaları meydana gelirken, son olarak İstanbul Kartal’da bir kadın sağlık çalışanı Aile Sağlık Merkezi’nde uğradığı silahlı saldırı sonrası hayatını kaybetti. Bu yazılanlar, pandemiyle mücadele eden sağlık çalışanlarının karşılaştığı şiddet sarmalının bir özetidir.

Sağlık çalışanları ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik ve siyasal krizin maddi yansımalarıyla da karşı karşıya kaldı. 3600 ek gösterge talepleri karşılanmadı. Hekimlere yapılacak zam önce bir mizansen şeklinde sunuldu sonrasında geri adım atıldı. „COVID-19 amasız ve fakatsız meslek hastalığı sayılmalıdır“ denildi. Çıkarılan mevzuatta COVID-19 için illiyet bağı arandı ve sağlık çalışanından bunu ispatlaması istenildi. Pandeminin başında iki günde bir alkışlanan sağlık çalışanlarına sürekli “hakkınız ödenmez” denildi; ancak ne yazık ki bu söz unutuldu ve sağlık çalışanlarının hakları ödenmedi.

Sağlığa erişim zorlaştı

Sağlık hizmetine erişim zorlaştı. İnsanlar herhangi bir bölümden randevu alamaz oldu. Tetkikler için sonraki aylara randevular verildi. Yine kırılgan/dezavantajlı grupların (Kadın, çocuk, LGBTİ+, yaşlı, mülteci vb.) sağlığa erişimi pandemi öncesi zor ve adaletsiz noktada iken pandemiyle birlikte bu adaletsizlik daha da derinleşti.

Pandemiyle beraber dünyanın birçok yerinde DSÖ tarafından belirlenen temel ilaçlara erişim, kimi yerlerde çok zorlaştığı gibi kimi ülkelerde ortadan kalktı. Türkiye’de avro kurundaki dalgalanma dolayısıyla son 3 aydır birçok ilaç piyasada ya bulunmaz duruma geldi ya da çok kısıtlı bir şekilde piyasaya sürüldü.

Aşıda patent konusunu bir kenara bırakacak olursak, dünyada bazı ülkelerin aşıya erişimi hala ya yok ya da çok kısıtlı durumda. COVAX aracılığıyla Afrika ülkelerine aşılar gönderilmeye çalışılıyor. Sahra altı Afrika’da beş yaş altı çocuk ölüm oranları dünyanın geri kalanından 14 kat daha fazladır. Bu bölgelerde her gün 16.000 çocuk beş yaşına gelmeden hayatını kaybetmektedir. Nijerya %69, Zimbabve %47, Zambiya %43 ve Etiyopya %41 ile en yüksek çocuk ölüm oranlarına sahip ülkeler olarak sıralanmaktadır.

Sağlığa, ilaca ve aşıya erişimi zorlaşan gruplar, yoksullar ve işçi kesimi oldu. Özellikle sokağa çıkma yasaklarından emekçiler sürekli muaf tutuldu. Çalışma alanlarında yeterli önlemler alınmayarak güvensiz ortamlarda çalışmaya zorlandılar. Yine maske, mesafe, hijyen sloganları her alanda söylendi; ama zor koşullarda maske, dezenfektan temini sağlanamadığı gibi emekçinin ekonomisine bir yük olarak bırakıldı.

Sağlığa erişim herkes için eşit ve adil olmalıdır. Bir bütün olarak beslenme, çalışma, barınma, salgınla mücadele, temiz suya ve sağlık hizmetlerine erişim gibi temel insani ihtiyaçların sağlıklı bir toplum için elzem olduğu kabul edilmelidir. Toplumda sosyal eşitsizlik arttığında, sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlik de artmaktadır. Sağlık sistemlerinin ve uygulanan politikaların devamlı surette güncellenmeye ve toplumun gereksinimlerine göre yeniden şekillenmeye ihtiyacı vardır. En önemlisi sağlığı her alanda metalaştıran kapitalizmin güncel versiyonu olan neoliberalizme karşı daha adaletli sosyal ve toplumcu bakış açısına sahip sağlık politikalarına ihtiyaç vardır. Yine bu süreçte sağlık sisteminin yürütücü konumunda olan sağlık çalışanlarının maddi ve manevi alanda yaşadığı sıkıntılar adil bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.

Kaynaklar

1. M. Sönmez, (2011). Paran kadar Sağlık Türkiye’de sağlığın ticarileşmesi. ISBN: 978-605-5541-25-5. Yayınevi: Yordam Kitap.

2. D. Akgün, (2014). Kapitalizm hasta eder. ISBN: 978-605-9020-12-1. Yayınevi: Natabene.

3. World Health Organization, “10 facts on health inequities and their causees”,2017 https://www.who.int/features/factfiles/health_inequities/en/#:~:text=Health%20inequities%20are%20differences%20in,right%20mix%20of%20government%20policies.

4. Humanium,“Children in the Word” https://www.humanium.org/en/children-world/

5. https://baslangicdergi.org/sahi-coken-sadece-saglik-sistemi-mi-erdal-kart/

6. https://insamer.com/tr/sosyal-adalet-ve-saglikta-esitsizlik_3079.html

7. https://siyahkurdele.com/