Bilgi çağı denilen bu çağda eğitim, yalnız çocuklarımız için değil, ülkemizin geleceği ve refahı için de son derece önem taşımaktadır. Yani eğitim şart.
O nedenle eğitim sisteminin nicelik ve nitelik açısından geliştirilmesi bir zorunluluktur. Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin her kademesinde bu yönde köklü reformlar yapılamaması ve eğitime bütçeden daha büyük bir pay ayrılmaması halinde ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarımız da ortadan kalkmayacaktır.
Eğitimde temel sorunlarımız nelerdir?
Her şeyden önce, okul öncesi eğitim kurumları yok denecek kadar azdır. Oysa çocukların eğitim yetilerinin en gelişkin olduğu dönem bu dönemdir. O nedenle 3-6 yaş grubu için okul öncesi eğitimin yaygın hale getirilmesi öncelikli iş olmalıdır. Zorunlu eğitimin 4+4+4 olarak, hiç tartışılmadan ve uzmanların görüşleri alınmadan 12 yıla çıkarılması eğitim sistemini çıkmaza sokmuştur. Bu sistem; çocuklarımızı en az 8 yıllık bir temel eğitim almadan mesleki eğitime zorlamaktadır. Açık lise uygulaması ile kız çocuklarının erken yaşta okuldan alınmasına neden olmaktadır. Eğitimde eşitliği ve niteliği savunan CHP, zorunlu eğitimin 8+4 olarak 12 yıla çıkarılmasını hedeflemektedir.
Bu süre AB ülkelerinde de 9-12 yıl arasında değişmektedir. Fakat bizde sınıflar kalabalıktır, öğretmen sayısı yetersizdir. Tüm iyi niyetli kampanyalara rağmen kızların okuma oranı halen özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da son derece düşüktür. Meslek eğitimi yetersizdir. Eğitime bütçeden ayrılan kaynak halen AB ülkelerindekilerin çok altındadır. Eğitimin altyapısı çağa uygun değildir.
Bu yaşamsal sorunlar ortada dururken hükümet ne yapıyor? Reform diye Özel Eğitim Kurumları Yasa Tasarısı’nda kimi değişiklikler yapıyor. Özel okullara çeşitli mali destekler sağlıyor ve bu yolla eğitimin sorunlarını hafifleteceğini sanıyor. Birtakım kişi ve kurumlara ait dershaneleri özel okul haline getiriyor.
Bu düzenlemelerin hiçbir yararı yok. Bugün ülkemizde 20 milyona yakın öğrenci var. Bunların yalnızca %2 kadarı özel okullarda. Hükümetin adeta kamuoyundan ve açık tartışmadan kaçırarak hazırladığı yasalarla eğitimin sorunu çözülemez.
Eğitim hakkı demek insan hakkı demek…
Sosyal devletin öncelikli görevlerinin başında, her insana, olabildiğince erken başlayarak, nitelikli ve kapsamlı bir temel eğitim hakkını sağlamak gelmektedir. Bu husus Türkiye’nin de taraf olduğu “BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin 26. maddesinde de şu şekilde yer almaktadır: “Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleki eğitim herkese açıktır. Yüksek öğrenim yeteneğe göre herkese eşit olarak sağlanır.”
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” de aynı şekilde eğitim ve öğretim hakkına atıf yapmaktadır. Kısacası eğitim hakkı herkes için sosyal bir temel haktır. Bu hakkın fırsat eşitliği içerisinde kullanılmasını sağlamak devletin görevidir. Devlet hiçbir gruba kökeni veya ekonomik durumu nedeniyle ayrıcalık tanımamalıdır.
Bugünkü özel okullardan kaliteli eğitim verenlerin öğrenci bulma sorunu yoktur. Devletin bu okullarda velilerin ödediği paradan KDV almaması, onlara yeterli bir katkı olur. Özel okulların çoğaltılmasıyla, ileri sürüldüğü gibi, eğitimde kalite otomatik olarak artmaz. Unutmayalım, 1970 yılında her köşe başında açılmaya başlanan özel yüksek okullar “kalite erozyonuna” neden oldukları için kapatılmışlardı. 1980 sonrasında ise özel üniversite kurma hakkı yalnızca kar amacına yönelik olmamak kaydıyla vakıflara tanındı. Getirilen bu koşullar sayesinde özel üniversiteler belli bir düzeye eriştiler. Ama bu, üniversite kapılarında bekleyen gençlerin sorununu çözmedi.
Hükümet; çağdaş, bilimsel bir eğitim politikası yerine “dindar gençlik yetiştirme” amaçlı bir politika izliyor. O nedenle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu din derslerinin kaldırılması gerektiği yönündeki kararını yok sayıyor. Hukuk devletinin gereğini yapmıyor.
Eğitim alanında köklü demokratik reformlara ihtiyaç var. Bu görev, yaşamın her alanında eşitliği ve insanların özgürleşmesini savunan sola, sosyal demokrasiye düşüyor. Çünkü insanı özgürleştirecek ve yeteneklerini genişletecek alan eğitim ve kültür alanıdır.
*Ercan Karakaş,
CHP Genel Başkan Yardımcısı,
ercan.karakas@hotmail.com