Fransa siyasetinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Mevcut siyasi partiler, özellikle merkez sağda Cumhuriyetçiler ve düzenin iki büyük partisinden biri olma konumunu kaybeden Sosyalist Parti (PS), kendilerini yenilemeden, sonraki seçimlerde katiyen başarılı olamaz.
Seçimlerin ikinci turunda Cumhuriyetçilerin, Sosyalistlerin ve solun desteğini alarak rahat bir zafere ulaşan merkez aday Emmanuel Macron, Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’e fark attı. Oyların %66,10’unu alan Emmanuel Macron Fransa’nın yeni, 5. Cumhuriyet’in en genç cumhurbaşkanı seçildi.
Fransa Cumhurbaşkanı nasıl seçilir?
Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri oy çoğunluğu esasına dayanıyor. Cumhurbaşkanını doğrudan halk seçiyor. Seçimler iki turlu; eğer ilk turda %50’nin üzerinde oy alan aday seçiliyor. Fakat 1965’ten bu yana hiçbir aday ilk turda seçimi kazanamadı. İkinci tur seçimlerde, ilk turda en yüksek oy alan iki aday yarışıyor ve çoğunluğu elde eden aday Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı oluyor.
Partinin sol kanadını temsil eden Benoît Hamon’un yükselişi
François Mitterand’ın 1981 zaferinin 31 yıl ardından solun 2012’de François Hollande ile gelen yeni zaferi, bütün Fransa’da şenliklerle kutlanmıştı. Genelde Fransa’da cumhurbaşkanı ikinci kez aday olabilir. 1974 yılından bu yana da hep böyle olmuştu. Ancak 2012 yılında büyük umutlarla cumhurbaşkanı seçilen Hollande, basta işsizlikle mücadele ve değişim vaatlerinin çoğunu gerçekleştirmediği ve yerine getiremediği için geçen yılın sonlarında yeniden cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklamıştı.
Bu karar, siyasi arenayı altüst etti. Dönemin Başbakanı ve partinin sağ kanadını temsil eden Manuel Valls ile partinin sol kanadını temsil eden Benoît Hamon Sosyalist Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı olmak için yarışmışlardı.
Benoît Hamon, kısa süreliğine de olsa, bakanlık yapmış; ancak Başbakan Manuel Valls ve Cumhurbaşkanı François Hollande ile kemer sıkma politikaları yüzünden anlaşamadığı için görevinden istifa etmişti. Ayrıca Hamon, ABD’deki Demokrat Parti önseçimlerinde başkan aday adayı olan Bernie Sanders’e benzetiliyordu, Sosyalist Parti’nin “sol kanadındaki” isim olarak tanımlanıyordu.
PS ve müttefik küçük partiler Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için halka açık bir önseçim yaparak ülke çapında sandığa gitti. Benoit Hamon ile Manuel Valls arasında geçen seçimlerde kazanan Hamon oldu ve 2017 cumhurbaşkanlığı seçimleri için Sosyalistlerin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neler yaşandı?
Fransa’da ilk turu 23 Nisan, ikinci turu ise 7 Mayıs 2017 tarihlerinde gerçeklesen Cumhurbaşkanlığı seçimleri Fransa siyasi tarihinde bugüne kadar görülmemiş ilklere yol açarken, 1958’de inşa edilen 5. Cumhuriyet’in iki ana akım partisi olan merkez sağ ve merkez sol partilerinin yeniden yapılanmasını zorunlu kılmıştır. Bunun sebebi ise, Fransa’nın ana akım merkez sağ ve merkez sol partilerinin ilk turda elenmesidir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Emmanuel Macron, oyların %66’sını alarak aşırı sağcı Ulusal Cephe adayı Marine Le Pen’i mağlup ederek Napoleon’dan bu yana en genç devlet başkanı seçildi. Bundan üç yıl öncesine kadar sokaktaki Fransız’ın adını dahi duymadığı Macron bugüne kadar hiçbir seçimde aday olmuş veya seçilmiş değil; ama iş dünyasının önemli bir bölümü ve AB lobisi tarafından destekleniyordu. 2012’den bu yana François Hollande’un kabinesinde danışmanlık, ardından da Ekonomi ve Sanayi bakanlığı yaptı.
PS, 1970’li yıllardan bu yana Cumhurbaşkanı seçimlerinde %16 ile %43 arasında oy elde etmişti. Ancak bu defa istediği sonucu alamayan PS, 2002’de Lionel Jospin’in aldığı %16’nin da altına düşerek, kurulduğu 1969 yılından bu yana ilk defa %6 civarında oy alarak Fransa siyasetinde tarihin en ağır yenilgisini almıştır.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dikkat çeken gelişme ise 1970’lerde PS’ye katılan, 1986 yılında henüz 35 yaşındayken senatör ve 2009 yılından bu yana Avrupa Parlamentosu üyesi olan ve de Şubat 2016’da “La France Insoumise”i (Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’ni) kuran Jean-Luc Mélenchon’un %19.5 oy alarak yükselmesidir.
Parlamento seçimlerinde neler oldu?
Macron’un çoğunluğu sağlamak için Ulusal Meclis’te 289 sandalye kazanmaya ihtiyacı vardı. Cumhurbaşkanı Macron’un Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM), Demokrasi Hareketi (MoDem) ile yaptığı ittifak sonucu 350 sandalye kazandı.
Kayıtlı 47 milyon 500 bin seçmenin sadece %43’ü sandık başına gitti ve bu, 5. Cumhuriyet’te en düşük katılım oranı oldu. Ayrıca, 577 koltuklu yeni meclisin 219 kadın üyesi var. LREM, milletvekillerinin %54’ü, bugüne kadar hiç siyaset yapmamış isimlerden oluşuyor.
2012 yılında yapılan genel seçimlerde 295 milletvekili çıkartan Sosyalistler ve sol ittifak, 2017 parlamento seçimlerinde sadece 45 milletvekili çıkartabildi. Burada en dikkat çeken şey ise 14 ay önce Macron tarafından kurulan LREM hareketinin bu kadar kısa süre içerisinde her seçimden de görece “başarılı” çıkması oldu. Kendi ifadesi ile, “Sol ile Sağ’ın arasında bir köprü” misyonu üstlenen bu hareket, düşük katılımlı seçimlerin “galibi” olarak ortaya çıkmış oldu.
2012’de 280 milletvekili bulunan PS’nin artık sadece 31 milletvekili bulunuyor.
Buna sebep olan faktörler nedir?
Son 20 yıldır Sosyalist Parti’ye oy veren halk sınıfının özellikle, göçmen krizi, terör sorunu, güvenlik açığı ve genç işsizlik konularından ötürü geçmişte hep oy verdiği “Sol”dan ayrılıp Le Pen’in partisine doğru kaydığı zaten yapılan analizlerde ve seçim anketlerinde dile getiriliyordu.
Yapılan araştırmalarda Terra Nova’ya göre işçi sınıfı artık anlam taşıyan bir hedef olarak görünmüyordu. Bunun altında yatan birçok sebep var. Bir yandan işçi sınıfı artık demografik anlamda daralmıştı; öte yandan ise, işçi sınıfı geçmiş senelere ve seçimlere göre, sola gittikçe daha az oy veriyordu. Son olarak, işçi sınıfının değerleri artık eskisi gibi biçimlenmiş de değildi. Orta sınıf ve işçi sınıfı sadece “ek strateji” olarak sayılıyordu.
Hatta ve hatta günlük azami çalışma süresini on saatten on iki saate çıkaran, iş sözleşmelerinde değişiklik talep edenlerin işten atılabilecek olmasını öngören ve fazla mesailerde daha az ödeme yapılmasını öngören yasa için donemin Çalışma Bakanı’nın “mecliste yasayı geçirecek çoğunluk bulunamazsa, kanun hükmünde kararname yoluna başvurmaktan kaçınmayacağını” ilan etmesi tepkilerin Paris sokaklarında şiddet boyutuna varmasına da sebep olmuştu.
İşsizlik oranının düşmemesi, gittikçe artan göç dalgası, kontrol edilemeyen sınır kapıları ve güvenlik açığı ve güvenlik zafiyetinden doğan terör saldırıları aşırı sağın oyunu arttırırken, son zamanlarda popülaritesini yitirmiş sosyalist hükümetin imajının daha da zedelenmesine sebep oldu
Peki ya bundan sonra PS’yi neler bekliyor?
PS’yi her şeyden önce büyük bir ekonomik kriz bekliyor. Maddi kriz sorunu 2017 cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi öncesi de sık sık gündeme gelse de, PS’nin büyük bir ekonomik kriz geçireceği artık şimdi aşikâr. Fransa’da siyasi partilere yönelik devlet yardımları iki kısımdan oluşmaktadır. Partilerin birinci kısım devlet yardımlarından yararlanabilmesi için 50 seçim bölgesinde aday göstermesi ve son milletvekili genel seçiminde geçerli oyların en az %1’ini almış olması gerekmektedir. Buna karşılık, ikinci kısım yardımlar sadece parlamentoda temsil edilen partilere yöneliktir. Bu şartın amacı da, sırf devlet yardımından yararlanabilmek için parlamentoda yeni partiler kurulmasının önüne geçebilmektir.
2012 genel seçimleri ve 2014’teki senato seçimlerinde elde ettiği zaferle, Sosyalist Parti 280 milletvekili ve 11 senatör ile 2016 senesinde kamu kaynaklarından en fazla yararlanan siyasi parti konumundaydı. 2012’de 7.9 milyon oy alarak iktidar olan PS, 2017’de sadece 1.7 milyon oy alabildi. Bu nedenle, geçen yıl 24.9 milyon Euro elde eden PS’nin bu yıl ve önümüzdeki 5 sene boyunca sadece 2.4 milyon Euro kamu desteği alması bekleniyor. Kamu yardımı PS bütçesinin %45’ini oluşturuyor.
Dahası da var
Sosyalist Parti’nin her iki seçimden aldığı ağır mağlubiyetten ötürü parti merkezini satması ve binada işçi statüsünde çalışan 110 elemanının birçoğunu işten çıkarması gündemde.
Mevcut PS yönetimi yürüttüğü politikalarla artık bugünün beklentilerini karşılayamıyor. 1971’de Epinay Kongresi’nde Mitterand tarafından kurulan parti, uyguladığı yanlış politikalarla günümüze ayak uyduramıyor. Çalışma yasası protestolarında boy gösteren eylemcilerin arasında Sosyalist Parti Gençlik örgütlenmesi, “Genç Sosyalistler Hareketi” yöneticileri ve üyelerinin de olması ana kademe yöneticilerinin ve eski hükümet temsilcilerinin sol, sosyalist ve sosyal demokrat çizgeden ne kadar uzak olduklarının bir kanıtı olarak görülebilir.
Geçmişte Mitterand tüm ego çatışmalarını sonlandırmış ve partiyi iktidar hedefi olan bir siyasi parti haline getireceğinin garantisini vererek herkesi birleştirmişti. Simdi ise adeta kaybetme makinesi haline gelen PS’de artık herkes kendisi için oynuyor.
Ayrıca, Fransa’da ve diğer Avrupa ülkelerinde genç işsizliği artmakta ve iş güvenceleri azalmaktadır. Avrupa’nın büyük merkezlerinde dehşet saçan terör örgütleri kitlelerde korku ve tiksinti uyandırmakta; bu potansiyel ise aşırı sağ tarafından oya çevrilmektedir. 1970’lerde ve 1980’lerde doğanlar; doğdukları, büyüdükleri dünyadan çok farklı bir dünyada, çok farklı şartlar altında yaşamaktalar.
Fransa’daki bu seçimler de son birkaç yılın dünya gerçeklerindeki bazı ortak özellikleri siyasi alanda açıkça yansıtıyor: aşırı sağın yükselişi, merkez sağ ve sol partilerin görece zayıflaması veya kendi tarihsel çizgilerinden farklı pozisyonlara kaymaları, müesses nizama karşı çıkan sol hareketlerin yükselişi. Tabii burada Sarkozy döneminden Hollande dönemiyle birlikte başarılı bir politika yürütülememiş olması ve kemer sıkma politikaları, ayrıca sağcı, ırkçı, ayrımcı argümanların Fransa’yı merkez sağdan aşırı sağa doğru eğrilttiğini de bir ölçüde göz önünde bulundurmak lazım.
Bundan sonra..
Sosyalist Parti, 2012’de sandıkta François Hollande’a oy veren ama 2017 seçimlerinde kendisine oy vermeyen işçi, emekçi, göçmen ya da yabancı kökenli Fransız vatandaşlarını ve gençleri geri kazanmak zorundadır.
Bunun için de su anda PS’nin isminin ya da logosunun değişmesi değil, partinin gerçek bir sosyal demokrat çizgiye, birleştirici ve sonuna kadar solda durması gereken bir çizgiye partinin geri dönmesi gerekmektedir.
1968’de İşçi Enternasyonali Fransa Şubesi (SFIO)’nin oy oranı diplerdeydi ama 1971’de yapılan Epinay Kongresi ile sol yeniden doğmuştu. Bugün de solun yeniden harekete geçmesi için Sosyalistlerin büyük bir hareket başlatıp bütün sol katmanları kendi bünyesinde toplaması ve büyük bir değişim gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bunun için de; önümüzdeki haftalarda yapılacak kongrede yönetimde yer alacak üyelerin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaması ve partinin yeniden kurulmasını ve doğmasını sağlayacak yeni bir projenin halka bir an önce tanıtılması gerekmektedir.
Parti tüzüğü, genç ve kadınlar için bir fren olarak değil herkesin eşit temsil hakkını elde edebilmesi için bir araç olarak görülmelidir.
Kadınlar ve yeni figürler PS’nin tüm kademelerinde yerlerini bulmalı ve partinin yeniden sol anlayışı benimsemesi için harekete geçmelidir.
*Emre Çam
CHP PM Üyesi
emrecam0@gmail.com