Merkez sağ ve merkez solda konumlanan siyasi örgütler, ekonomi politikalarında temelde büyüme ve paylaşım sorunları üzerinden ayrışırlar. Merkez sağ, ekonomide büyümeye öncelik verir ve büyümenin temel motoru olarak da özel teşebbüsü görür. Özel teşebbüsün, sıkça devlet bürokrasisi diye küçümsenen vergi hukuku, idare hukuku kayıtları ile sınırlandırılmamasını savunur. Sağ politikalara göre zenginlerin artması ülke için ekonomik bir güvencedir.
Sol politikalara göre ise yoksulların azalması bir güvencedir. Klasik merkez sol politikalar ekonomide büyüme konusundan daha çok paylaşım sorunu üzerinde yoğunlaşırlar. Demokratik sol siyaset, her zaman, ulusal zenginliğin hakça bölüşülmesi konusunda taraftır. Gerekirse, özel teşebbüsü ortadan kaldırmayan, ama onu ortak yarar adına sınırlayan ya da yönlendiren çeşitli sosyal, istihdam ve vergi politikaları uygularlar.
Avrupa’da sol ve sağa ait bu klasik tanımlamalar dönüşümler geçiriyor. Avrupa sosyal demokratları, epey bir süredir küreselleşmenin ekonomik basıncı altında piyasa ekonomisi ile barışık bir dil kurmaya özen gösterdiler. Yüksek vergi politikaları ve gümrük duvarları terkedildi. Sosyal politikalarını yüksek vergi oranları ile değil küresel pazardaki borçlanmaları ile karşılamaya çalıştılar. Çoğu Avrupa ülkesinde 2008 yılına kadar hem sosyal devlet politikaları güçlendi hem de artan bir ekonomik büyüme yaşandı. Ancak borç sarmalı derinleşti ve yük 2008’den itibaren taşınamaz oldu.
Merkez sağ, bu küresel kriz karşısında klasik rolüne döndü. Sosyal devlet harcamalarını kısarak ve vergi oranlarını düşürerek güçlü sermaye gruplarına kaynak aktarıyor. Kriz ortamında devreye giren bu sağ refleks, ekonomilerde genel olarak daralmaya yol açtı. Yani kriz karşısında sağ siyasetler büyüme politikalarını terketmek zorunda kaldılar. Sol siyasetler ise son dönemde ekonomik büyüme üzerine kafa yoruyorlar. Avrupa solu, tüketime dönük aşırı borç yükünü, istihdam ve üretime dönük yeni borçlanma ile, kısa değil ama orta ve uzun vadede omuzlamak istiyor. Bütün bu tartışmaların odağında yalnızca paylaşım değil aynı zamanda ekonomik büyüme arayışı yer alıyor. Yani artık sadece paylaşım değil büyüme üzerine de ideolojik olarak düşünen bir sosyal demokrasi var.
*CHP Londra Derneği Başkanı,
borabalci@hotmail.com