recep-tayyip-erdogan-vs-fethullah-gulen_318908

Mesut Akıncı – Dershane Mevzusu ve Sol Seçenek

sosyaldemokrat

 

 

 

 

 

 

Şu birkaç haftadır tek bir konu konuşulur oldu, dershaneler…  Aslında patlaması beklenen bir hadiseydi. Dershanelerin kapatılması gündemdeydi fakat cemaati  yatıştırmak için ertelendi. MİT krizi  ile ayyuka çıkan Gülen Cemaati-AKP çekişmesi  dershane hamlesi ile artık geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Gerçi bir hocamın dediği üzere ‘Siyasette geri dönüşü olmayan yol yoktur.’  Fakat bu kadar hırçınken  iki taraf  geri adım atılacağını sanmıyorum. Gidişat ne yönde olur diye çeşitli komplo teorileri var lakin bunları dillendirmek için erken. Cemaat geri adım atacağa benzemiyor, dershaneler cemaatin hareketinin odağında bulunuyor. AKP ise saldırganlık noktasında onlardan geri kalmıyor.

Bu güç çatışması kendini en fazla medyada hissettiriyor. Cemaatin yayın organları son dönemlerde muhalif tutum takınmaya başladı, bununla birlikte AKP medyası ise cemaati hedef alıyor. Taraf Gazetesi fişleme belgelerini ortaya çıkararak büyük bir hamle yaptı. İşin en dikkat çekici kısmı ise ‘askeri vesayet’in ortadan kalktığı 2010’dan sonra da bu fişlemelerin devam etmiş olması.

Peki bu kavgada solun tutumu ne olmalı? AKP  ya da cemaat seçeneklerinden birini seçmek zorunda mıyız? Malum dershane kavgası sırasında ÖDP çok takdir ettiğim bir bildiri yayınladı ‘Dershaneler de kapatılsın, özel okullar da!’ dedi. AKP –Cemaat kavgası iktidar ve rant kavgasıdır. Tartışmanın seyrinden de anlaşılacağı üzere AKP, Cemaat’in ‘kolunu kanadını kırmak’ istiyor. Cemaatse en önemli gelir kaynağı ve ideolojik aygıtı olan bu kurumları kurtarabilmenin derdinde.  Sol bu rüzgarda sürüklenip oy kaygısı ile hareket etmek yerine kendi seçeneğini oluşturmalı.

Tartışmanın eğitim hakkı eksenli değil de bu şekilde seyretmesi iki tarafın da piyasacılığını ortaya koyuyor. Kendi çocuklarını eğitemeyip özel kurumlara muhtaç eden bir sistemden bahsediyoruz ve bu işi yapmakla övünen bir ‘hareket’.  Sol kendini eğitim hakkı üzerinden konumlandırmalı. 3 Aralık tarihli bir haber  eğitimimizin ne kadar içler acısı bir halde olduğunu gösteriyor. Hürriyet’in haberine göre Türkiye OECD’nin PISA 2012 eğitim raporunda notunu yükseltse de, ortalamanın çok altında kalarak 64 ülke arasında 42’nci sırada yer aldı.

Elbette bu güç kavgasının olumlu yanları da olacak. İktidar partisi içinde Gülen Cemaatine yakın pek çok kimsenin olduğu bir gerçek. Bu kavga sayesinde (sayesinde diyorum çünkü bu benim için iyi bir şey!) iktidar kanadından çözülmeler meydana gelecek ki gelmeye başladı bile. Kütahya vekilinin partisi ile ters düşüp istifa etmesi buna işaret eder. Bu hususta dikkat çekici bir ayrıntı ise cemaate yakın bir yayın organının bu haberi ‘sine-i millete dönmek’ şeklinde vermesi oldu. Bu demek oluyor ki kırılma sandığımız kadar büyük. Dershaneler sadece vesile oldu. Bu gelişmelere takip ederken aslında utanmamız gerektiğini düşündüm. Sol olarak alternatif olamadığımız için şu an bu güç kavgasını izleyip, fikir yürütmeye çalışıyoruz.

Şu noktada bize düşen eşit, parasız bilimsel eğitim talep etmek ve bunu dillendirmek.

Gezi ile başlayan politikleşme süreci ve dayanışma ruhu yeni bir ihtiyacı ortaya çıkardı. AKP iktidarına karşı ülkenin tüm ilerici güçlerinin ittifak yapması gerektiği aşikar bir gerçek artık. Emperyalizme, emek sömürüsüne, dincileşmeye karşı ittifak yapmak tüm ilericilerin boynunun borcudur.

Bu dayanışma ruhu yeni bir hareketi ortaya çıkardı, tüm bu ortak kaygılar çervevesinde toplanan ülkenin aydın isimleri siyaseti sola çekebilmek için ‘ Sol Cephe’ çağrısı yaptı. Muhalifleri solculaştırma ve dayanışma ruhunu artırması açısından ben de bu projeyi destekliyorum.

Server Tanilli… 29 Kasım 2011’de kaybettik onu. Komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle hakkında dava açıldı, solcu olduğu için faşist namlular üzerine doğrultuldu ve ayağını kaybetti. Yürüyemez oldu, aynı sebepler yüzünden ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Yine de vazgeçmedi fikirlerinden büyük hocamız. Hukuk  hocasıydı, Uygarlık Tarihi dersleri verdi, yoz eğitim sisteminin körelttiği gençlerin ufkunu açmak istedi. Hukukçuydu, adaletin peşinden koştu. Felsefeye meraklıydı, aydınlanmaya adadı ömrünü.

Büyük hoca aydınlanma bilgesi Server Tanilli’nin ölüm yıldönümü idi 29 Kasım. Aziz hatırasına saygıyla…

*Mesut Akıncı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. Sınıf Öğrencisi, bahcelirivayet@gmail.com,twitter.com/bahcelirivayet