https___specials-images.forbesimg.com_imageserve_5f7172f634a97e3bbc3f2fdc_0x0

Deniz Beyazbulut | Zeynep Kandaz – COVID-19 Döneminde Türkiye’de Kadın ve Genç İşgücünün Görünümü

Deniz BEYAZBULUT
DİSK – AR Uzmanı
denizbeyazbulut@disk.org.tr
Zeynep KANDAZ
DİSK – AR Uzmanı
zeynepkandaz@disk.org.tr

COVİD-19 salgını dünyada ve Türkiye’de işgücü piyasaları üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir tahribat yarattı. Türkiye’de ise bu salgın nedeniyle yaşanan sosyoekonomik tahribata derinleşen ekonomik kriz eşlik ediyor. Ekonomik krizle birlikte salgın, çalışma hayatını doğrudan etkiledi. Türkiye’de ilk vakaların belirlenmesinin üzerinden 1 yıl geçti. Bu sürede yüzlerce işyeri kapandı, ücretsiz izin uygulamaları yaygınlaştı. Salgından en çok işçiler, işsizler, gençler ve kadınlar etkilendi.

Koronavirüs salgını kadın işgücünü olumsuz etkiledi. Kadın işgücü erkek işgücüne göre daha fazla azaldı. Kadınlar daha fazla ücretli istihdamdan çekilmek zorunda kaldı. Ücretsiz izin uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte işbaşında olan kadınların sayısında ciddi bir azalış yaşandı. İş aramaktan ümidi kesen kadınların sayısı salgınla birlikte arttı. Öte yandan COVİD-19 cinsiyete dayalı ayrımcılığı olumsuz etkiledi. Pandemi hasta bakımı, çocuk bakımı, yaşlı bakımı, ev hijyeni gibi ev içi bakım emeğine olan ihtiyacı artırdı.[1]

Salgın gençleri çok katmanlı bir biçimde etkiliyor; yarattığı işsizlik dalgası göz önüne alındığında iş bulmada zorluklar yaşanıyor. Türkiye’de COVİD-19 salgını zaten yüksek olan genç işsizliğini daha da arttırdı.[2]Türkiye’nin önemli sosyal sorunları arasında yer alan kadın ve genç işsizliği, pandemi döneminde daha da vahim bir hal aldı. Ekonomik kriz ve salgın gibi olağanüstü dönemlerde kadın ve genç işsizliğinin genel işsizlik seviyelerinden yaklaşık iki kat daha fazla seyrettiği biliniyordu. COVİD-19 döneminde de benzer bir eğilim yaşandığı görülüyor. Bu yazı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) metodolojisinin ham verileri kullanılarak alternatif hesaplamalar üzerinden yazılmıştır.[3]

Kadınlar işgücünden daha hızlı çekiliyor; her 4 kadından yalnızca 1’i istihdamda!

COVİD-19’un kadın istihdamına etkilerinin toplumsal cinsiyet boyutu dünyada farklı yönleriyle tartışılmakla birlikte, Türkiye’de bu salgının toplumsal cinsiyet boyutu politika süreçlerinde gündeme dahil edilmemiştir.[4] Oysaki COVİD-19 döneminde kadın işgücü erkek işgücüne göre daha fazla etkilenmiştir. Pandeminin hasta bakımı, çocuk bakımı, yaşlı bakımı ve ev hijyeni gibi bakım emeğine olan ihtiyacı artırması kadınların ücretli istihdamdan daha fazla çekilmesine neden olmuştur.

Grafik 1: Cinsiyete Göre İşgücüne Katılma ve İstihdam Oranları ile İşgücü ve
İstihdam Edilenlerin Sayısındaki Yıllık Değişim (2019-2020) (%)
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri, 2020. DİSK-AR,
İşsizlik ve İstihdamın Görünümü-2020 Yıllık Rapor(İstanbul: 2021).

TÜİK verilerine göre, 2019-2020 arasında kadınların işgücüne katılımı son bir yılda 3,5 puan azalarak %34,4’ten %30,9’a düşerken; erkeklerin işgücüne katılma oranı bir yılda 3,8 puan azalarak 2020’de %68,2’ye geriledi. Beklendiği gibi, işgücü sayılarında da ciddi azalış yaşandı. İşgücü sayısı son bir yılda genelde %5,1, erkeklerde %3,5 ve kadınlarda çok daha yüksek bir şekilde,%8,6 oranında geriledi. (Grafik 1)

Salgının istihdama vurduğu darbe, TÜİK yıllık işgücü verilerinde de kendisini gösteriyor. Toplam istihdam oranı, son bir yılda %45,7’den %42,8’e geriledi. Erkeklerin istihdam oranı son bir yılda %63,1’den %59,8’e ve kadınların istihdam oranı ise %28,7’den %26,3’e düştü. İstihdam edilenlerin sayısındaki bir yıllık azalış ise genelde %4,5, erkeklerde %3,4 ve kadınlarda ise %6,9 oranında gerçekleşti. (Grafik 1) Böylece Türkiye’de her zaman erkeklere göre oldukça düşük olan kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranları COVİD-19 etkisiyle daha da gerilemiş oldu.

Covid-19 döneminde kadın işsizliği %42,3; genç kadın işsizliği %45’in üzerinde!

Grafik 2’de yer alan üç alternatif işsizlik hesaplamalarına bakıldığında, kadın işsizlik oranlarının erkek işsizliğinden çok daha yüksek olduğu görülmektedir. TÜİK, 2021 öncesi metodolojisine göre yayımladığı HİA yıllık verilerinde dar tanımlı -standart- işsizlik oranını genelde %13,2, erkeklerde %12,3 ve kadınlarda %15 olarak açıkladı (Grafik 2).

Grafik 2: Cinsiyete Göre İşsizlik Oranları[5] (2020) (%)
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri, 2020. DİSK-AR, İşsizlik ve İstihdamın Görünümü-2020 Yıllık Rapor (İstanbul: 2021).

DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanılarak hesaplanan geniş tanımlı -gerçek- işsizlik oranı genelde %27,4’tür. Geniş tanımlı işsizlik oranı, 2020 yılında, erkeklerde %23,5, kadınlarda ise erkeklerden 11,3 puan fazla olarak %34,8 olarak gerçekleşti. (Grafik 2) Geniş tanımlı işsizlikteki artışın temel sebebi, ümitsiz işsizler ile iş aramayıp çalışmaya hazır olan diğer işsizlerin ve zamana bağlı eksik istihdam sayısındaki yükseliştir. Ekonomik krizin ardından yaşanan salgın bu üç kategoride ciddi artışlar yaşanmasına sebep oldu. 2019 yılında 2 milyon 286 bin olan iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı, 2020 yılında 4 milyon 219 bine yükselerek bir yılda iki kat arttı. Son bir yılda %118 oranında devasa büyüme gösteren ümitsiz işsizlerin sayısındaki artış ise, kadınlarda daha vahimdir. Ümitsiz işsizlerin sayısı son bir yılda erkeklerde %108 artmışken kadınlarda bu oran %171 olarak gerçekleşmiştir. Kadınlarda çok daha yüksek seyreden geniş tanımlı işsizlik artışının bir diğer sebebi ise, COVİD-19 ve ekonomik kriz nedeniyle hanede yaşanan gelir azalışından dolayı kadınların kendilerini iş bulduğunda çalışabilecek olarak tanımlamasıdır.

ILO’nun eşdeğer tam zamanlı istihdam metodolojisinden yararlanarak hesapladığımız revize geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı, pandemi sebebiyle dönüşümlü çalışmaya geçme ile kısa çalışma gibi çalışma şekillerinde yaşanan değişimlerin ve izin kullanma/kullandırılma uygulamalarının yaygınlığı hakkında fikir vermektedir. İşbaşında olanların sayısındaki azalış ve çalışma saatlerindeki düşüş verilere de yansımaktadır. 2020’de istihdam edilenlerden işbaşında olanların ve bunların haftalık ortalama fiili çalışma sürelerinden yararlanarak hesapladığımız revize geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı oranı ise genelde %34,4; erkeklerde %30,1 ve kadınlarda %42,3 oldu. (Grafik 2)

COVİD-19 salgınından daha derin bir biçimde etkilenen ikinci grubu gençler oluşturuyor. Salgının yarattığı tahribatın 15-24 yaş arası gençlerde daha ciddi olduğu görülüyor. Gençlerde COVİD-19’un işgücü piyasalarına olan etkisi daha katmanlı bir biçimde yaşanıyor. Gençler arasında yaşanan iş kayıplarının yanı sıra hem teknik hem de mesleki eğitim ve öğrenimde yaşanan aksaklıklar, iş bulmada büyük aksaklıkları beraberinde getiriyor. Gençlerde istihdam ve gelir kayıplarının yanında iş bulmada büyük zorluklar yaşanıyor.[6]

Grafik 3: Cinsiyete Göre 15-24 Yaş Arası Gençlerde Dar ve Geniş Tanımlı İşsizlik Oranları (2019-2020) (%)
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri, 2020. DİSK-AR,
İşsizlik ve İstihdamın Görünümü-2020 Yıllık Rapor (İstanbul: 2021).

DİSK-AR’ın 2020 yıllık verilerini kapsayan İşsizlik ve İstihdamın Görünümü raporuna göre, işsizliğin genç kadın ve genç erkeklerde vahim boyutlara ulaştığı görülüyor. TÜİK’in dar tanımlı işsizliği ile iş aramayan ama çalışmaya hazır olanlar -iş bulma ümidini kesenler ve iş aramayıp çalışmaya hazır olan diğer bireyler-, mevsimlik çalışanlar ve zamana bağlı eksik istihdam birlikte hesaplandığında geniş tanımlı genç işsizliği TÜİK’in %25,3 olarak açıkladığı dar tanımlı genç işsizliğinin çok daha üstüne çıkıyor. Gerçek genç işsizliği 2020 yılında %40’ın üzerindedir. 15-24 yaş arası genç erkeklerde gerçek işsizlik oranı %38’e ve genç kadınlarda gerçek işsizlik ise %47’e ulaşmaktadır. (Grafik 3)

Sonuç olarak, 2018 yılında başlayan ekonomik krizin işgücü piyasası üzerindeki yıkıcı etkisi pandemiyle perçinlendi. COVİD-19, çalışma yaşamındaki ayrımcılık türlerini derinleştirdi ve bu tahribat işgücü verileri ile doğrulandı. Tüm dünyayı olumsuz etkileyen salgın Türkiye’de de derin bir işsizlik ve istihdam kaybı yarattı. Salgından çok daha olumsuz etkilenen iki dezavantajlı grup ise kadınlar ve gençler oldu.


[1]DİSK-AR, İşsizlik ve İstihdamı Görünümü Raporu, Ocak 2021.

[2]DİSK-AR, İşsizlik ve İstihdamı Görünümü Raporu, Şubat 2021.

[3]Covid-19 döneminde salgının işsizlik ve istihdam üzerindeki etkisini ölçen düzenli bir veri seti oluşturulmadı. TÜİK dar tanımlı işsizlik hesaplamasını salgın öncesinde olduğu gibi hesaplamaya devam etti. Ancak salgınının üzerinden on ay geçtikten sonra TÜİK hesaplama yöntemini değiştirdi. 4 farklı işsizlik hesaplaması kamuoyuna sundu. COVİD-19’un işgücü piyasalarında yarattığı tahribatı ölçebilmek için başvurduğumuz ve “revize geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı” olarak tanımladığımız işsizlik hesaplaması için ulaşabildiğimiz son seri 2020 yıllık verileridir. Bu yazının konusunun kadınların ve gençlerin Covid-19’un ilk yılındaki işsizlik ve istihdamdaki durumunu resmetmek olması ve TÜİK’in metodoloji değişikliği sonrası ayrıntılı verileri çeyreklik dönemlerde yayımlayacak olması sebebiyle yazıda TÜİK’in 2020 yılına ait işgücü istatistikleri verileri kullanılmıştır.

“Hanehalkı İşgücü araştırması Hakkında Kamuoyu Duyurusu”, TÜİK, Erişim: 19 Nisan 2021. https://www.tuik.gov.tr/Kurumsal/DuyuruDetay

[4]Erdoğdu, S., “Covid-19 Krizi ve Kadın İstihdamı ve İşsizliği”, KEİG, 2020. Erişim: 9 Nisan 2021.http://www.keig.org/covid-19-krizi-ve-kadin-istihdami-ve-issizligi/

[5]DİSK-AR tarafından hesaplanan “revize geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı” ile “geniş tanımlı işsizlik” oranlarının hesaplamasına dair ayrıntılı bilgi için şu raporun ekinde bulunan metodoloji notuna göz atılabilir: DİSK-AR, İşsizlik ve İstihdamın Görünümü-2020 Yıllık Rapor, İstanbul: 2021.

[6]Beyazbulut, D., Türkiye’de COVİD-19 Döneminde Genç İşsizliğinin Gerçek Boyutları, Çalışma Ortamı Dergisi, (Mart 2021), 45.