Türkiye’de yıllar itibariyle genel işsizlik oranlarının, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha fazla yüksek gerçekleştiği bilinen bir gerçektir. Özellikle ekonomik kriz ve savaş dönemlerinde kadın işsizlik kategorilerinde artışın daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Öte yandan Türkiye toplam nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2017 yılı adrese dayalı nüfus verileri Türkiye’nin toplam nüfusu içerisinde kadınların oranını %49,8 olarak açıklamıştır[1]. Kadınların, Türkiye toplumunun yarısını oluşturmasına ve emeğin büyük bir kısmını üretmesine karşılık ekonomik, toplumsal, siyasal gücün ve kaynakların çok az bir kısmı kadınların elindedir.
Somut verilerin gösterdikleri
Türkiye’de kadın işçi gerçeği araştırması sonuçları, Devrimci İşçi Sendikası Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) tarafından açıklanan Türkiye İşçi Sınıfı Gerçeği[2] saha araştırmasının bulgularından oluşmaktadır. Araştırma; kadınların çalışma ve yaşama koşullarını, yaptıkları işleri, ücret seviyelerini, işyerinde yaşadıkları ayrımcılığı görünür kılma amacı taşımaktadır. Türkiye İşçi Sınıfı Gerçeği araştırması 15 yaş ve üzeri işçileri kapsamakta, araştırma örneklemi ise 2000 işçiden oluşmaktadır. Memurlar araştırmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Araştırmada işçilerin %71’i erkeklerden, %29’u kadınlardan oluşmaktadır. Bu sonuç, ülkemizde kadınların ücretli istihdam içindeki oranının erkeklere göre oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Bilindiği gibi toplam istihdam içinde de kadınların oranı %31 iken erkeklerin oranı % 69’dur (TÜİK, Hane Halkı İşgücü Araştırması, 2017).
Kapsamlı araştırmadan süzülen bilgiler ışığında araştırmaya katılan kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları en önemli üç sorun düşük ücret, işsizlik ve sigortasız çalıştırılmadır. Kadın işçilerin, istihdamda olmalarına rağmen işsizliği önemli bir sorun olarak ifade etmeleri ve kadın işsizliğinin özellikle kadın işsizlik kategorilerinde kentsel kadın işsizliğinin yüksek olması bu durumun bir sonucu olarak görülebilir. Araştırmaya göre, kadın işçilerin % 78,7’si çalışma hayatının en önemli sorunları arasında düşük ücreti göstermektedir.
Kadınların %74,5’i ise işsizliği çalışma hayatının en önemli ikinci sorunu olarak görmektedir. Uzun çalışma saatleri kadınlar tarafından önemli oranda sorun olarak ifade edilmektedir. Kadınların %43,1’i çalışma hayatında uzun çalışma saatlerini sorun olarak belirtmiştir (Grafik 1).
Grafik 1: Çalışma Hayatında Kadınların En Önemli Sorunları
Kaynak: DİSK-AR tarafından hazırlanmıştır.
Öte yandan kadın işçilerin %48,9’u sigortasız çalıştırılmayı önemli sorun olarak ifade etmektedir. Bu sonuç çalışma hayatının en temel hakkı olan sigortalı çalışma hakkının ihlal edildiğinin göstergesidir. Bilindiği üzere sigortasız çalışma yalnızca sosyal güvenlik haklarından mahrum olmanın ötesinde kadınların sendikal haklara erişmesine engel olması anlamına gelmektedir (DİSK-AR, 2018).
Genel ortalamayla karşılaştırıldığında…
Araştırma kapsamında kadınlar ve erkekler arasında güvencesiz çalışmanın göstergesi olan taşeron çalışma ve özel istihdam biçimi aracılığıyla çalışma biçimi kadınlar arasında erkeklere göre oldukça yaygın olduğu görülmektedir. Kadınların %23,8’i taşeron çalışma, özel istihdam büroları aracılığıyla çalışma ve ücretli düzensiz istihdam biçimlerinde yer almaktadır. Genel ortalamada bu oran %20,4 iken erkeklerde %18,9’dur
Kadınlar erkeklerden daha yaygın bir biçimde güvencesiz olarak çalışmaktadır. Bu durum kadınların çalışma yaşamında daha fazla örgütsüz olmasına, ücretlerin düşmesine, yoksulluğun ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleşmesine de yol açmaktadır.
Bu sonuçlar ışığında kadınların çalışma hayatından memnun olmama gerekçeleri, güvencesiz çalışmanın kadınlarda yaygın olması ve kadınların çalışma hayatında memnuniyetsizliğin bir sonucu olarak düşük ücrettir. Nitekim araştırma sonuçlarına göre kadınların %63,9’u düşük ücret almaktan dolayı çalışma hayatından memnun değildir (Grafik 2).
Kadın işçilerin çalışma hayatından memnun olmamasının ikinci nedeni ise çalışma saatlerinin uzun olmasıdır. Kadınların %54’ü uzun çalışma saatlerinden dolayı çalışma hayatından memnun olmadığını belirtmektedir.
Grafik 2: Çalışma Hayatında Kadınların En Önemli Sorunları
Bu sonuç genel eğilimden bağımsız değildir. Türkiye’de çalışma süreleri, OECD ve Avrupa Birliği ortalamasının çok üzerindedir. 2016 verilerine göre OECD ülkelerinde haftalık ortalama çalışma süresi 40,4 saat iken Türkiye’de 49,3 saattir (OECD, 2016).
Türkiye İşçi Sınıfı Gerçeği araştırmasından elde edilen veriler kapsamında oluşturulan çalışma hayatında kadınların durumu araştırmasına göre, çalışma hayatında kadınlar erkek işçilere oranla önemli ölçüde dezavantajlı durumdadır. Güvencesiz çalışmanın tüm göstergeleri, çalışma hayatında kadınların en önemli memnuniyetsizlikleri arasında yer almaktadır. Kadın istihdamında kalıcı artış vurgusu yalnızca niceliksel artışı ifade etmemeli, aynı zamanda ve önemli bir gösterge olarak niteliksel artışın talebi ile beraber gelmelidir. Ayrıca istihdamda niteliksel artış vurgusu güvenceli iş talebi ile birlikte okunmalıdır.
[1]http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=27587
[2]http://disk.org.tr/wp-content/uploads/2018/02/DISK-Turkiye-Isci-Sinifi-Arastirmasi-Basin-Toplantisi-Ozet-Rapor-1.pdf
*Deniz BEYAZBULUT
DİSK – AR Uzmanı
denizbeyazbulut@disk.org.tr