Cumhuriyet Halk Partisi’nin Örgütsel Dönüşümü, Programatik Çerçevesi ve Demokratikleşme Sorunu


Uğur TUNÇAY
İnşaat Mühendisi
Siyaset Bilimci
ugurtuncay1960@yahoo.com

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye’nin siyasal yaşamında en uzun süre varlığını sürdüren ve aynı zamanda cumhuriyetin kurucu ideolojisini temsil eden partidir. 9 Eylül 1923’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan parti, tek parti dönemi boyunca modernleşme, laiklik ve ulus-devlet inşası sürecinde belirleyici bir rol oynamış; çok partili hayata geçişten sonra ise muhalefet ve iktidar deneyimleriyle Türkiye’nin siyasal kültüründe/yaşamında kalıcı bir yer edinmiştir. Ancak, partinin günümüzdeki “en önemli tartışma alanları, örgütsel kapasite, programatik tutarlılık ve üye katılımı gibi üç temel boyut” etrafında şekillenmektedir. Yani Örgüt, Program ve Üye Partisi olması gereken CHP; bu üçlemeyi çözememektedir. Bu nedenle, özlenen iktidar, bir özlem olarak sonraki seçimlere kalmaktadır. Her sonraki seçimde bir önceki seçimin tekrarı gibi olmaktadır.Son yapılan yerel seçimler ise bir illüzyondan ibarettir.Seçilen adayların büyük bölümü CHP kadrolarından oluşmamakta; konjonktürel oyların CHP’de ne zamana kadar kalacağı da bilinememektedir. Çünkü, CHP’nin yerel seçimlerden önce sunduğu sosyal demokrat bir belediyecilik programı yoktur ve hâlâ da hazırlanamamıştır. Program, eşgüdüm ve denetim olmadığı için de yerel yöneticiler çok farklı uygulamalar içerisindedirler. Sadece yerel yönetimler programı değil; kurultaydan hemen sonra hazırlanacağı söylenen parti programı da, aradan iki yıla yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen henüz hazırlanamamıştır. Üye katılımı da, üye yazılımı olarak değerlendirilmektedir. Parti örgütleri, uzunca bir zamandan beri belediyelerin ardılı olarak konumlandırılmıştır. Bu durum siyasi kadroların gelişimini önlemekte; örgütlerin yapısal sorunlarının artmasını sağlamaktadır.

Yeni bir Türkiye tahayyülü sunulamayınca, üyelerin demokratik katılım yolları da açılmayınca; nitelikli ve her türlü durumda mücadele edebilecek örgütsel yapı da kurulamamaktadır. Bunun sonucunda toplumsal muhalefetin inşası, dönüştürücü siyasetin kapsama alanının dışına çıkmaktadır. Çünkü “devlet göreli özerktir ve güçsüz/örgütsüz/dağınık sınıfların ya da grupların” “talepleri ve seçimleri” konusunda kayıtsız kalmaktadır/kalacaktır. Tarih, örgütlü azınlığın, örgütsüz çoğunluğa karşı her zaman üstünlüğünü yazar.

  1. Tarihsel arka plan ve örgütsel evrim

CHP’nin örgütlenme modeli, tek parti döneminde devlet-parti bütünleşmesine dayalı bir anlayış üzerine kurulmuştu.1946 sonrasında çok partili hayata geçişle birlikte bu model işlevsizleşmiş, ancak parti uzun süre bürokratik bir örgüt yapısını muhafaza etmiştir.

 

1960’ların ikinci yarısında Bülent Ecevit’in “ortanın solu” söylemiyle parti, emekçi sınıflara ve köylülere yönelmiş, örgüt yapısını toplumsal taleplere açmaya çalışmıştır. Ercan Karakaş’ın da vurguladığı gibi, 1970’lerden itibaren CHP’nin önündeki temel meselelerden biri örgütlenmenin çağdaş, katılımcı ve demokratik bir biçimde yeniden düzenlenmesiydi.

1980 darbesiyle birlikte partinin kapatılması ve 1992’de yeniden açılması örgütsel sürekliliği zedelemiştir. Günümüzde CHP, ülkenin en yaygın örgüt ağına sahip olsa da yerel örgütlerdeki temsil kapasitesinin sınırlı olduğu, hiyerarşik ve merkezileşmiş yapının tabanla bağ kurmada sorunlar yarattığı sıklıkla dile getirilmektedir.

Bu noktada Korkut Boratav, CHP’nin örgütsel karakterinin tarihsel olarak devletçi modernleşme çizgisiyle iç içe geçtiğini, bunun da toplumsal sınıflarla kurulan bağların sınırlı kalmasına yol açtığını belirtir.1*

  1. Programatik çerçeve ve ideolojik arayış

CHP’nin mevcut/eskimiş programı sosyal demokrasinin ilkelerine dayanmaya çalışsa da Türkiye’nin kimlik, ekonomi,demokrasi ve dış politika alanlarındaki çok boyutlu sorunlar karşısında net bir pozisyon alamamakta zaman zaman yetersiz kalmaktadır.

 

Karakaş’ın, iktidar sorunu ile ilgili olarak, programatik belirsizliklerin partinin iktidar olma kapasitesini sınırladığını, güçlü bir toplumsal taban oluşturmak için sosyal demokrat politikaların somut projelerle desteklenmesi gerektiğini sürekli vurgulaması boşuna değildir. Buraya bir not düşmek istiyorum. Sosyal demokrasiye ve parti reformlarına ömrünü vermiş bir insanın çok duyulmuş feryatları ve öneriler iktidar sorunuyla sürekli karşılaşan CHP’nin belki de en çok başvurması gereken canlı kaynak olarak bir köşede durmaktadır.

Benzer biçimde “1969 Seçim Bildirgesi, yalnızca bir seçim belgesi olarak değil, aynı zamanda Türkiye’de sosyal demokrat bir program önerisi olarak değerlendirilmelidir.”2*Bildirgenin dayandığı, “CHP’nin 1969 Seçim Bildirgesi Üzerinden Düzen Değişikliği Programının Felsefi, Siyasal ve Toplumsal Değerlendirmesi” arttırılmış tercihleri ve geliştirilmiş vaatleriyle, “48 yıldır” işlem görmeyi beklemektedir.

Bu vurgular, CHP’nin programatik çerçevesinin yalnızca seçim stratejileriyle sınırlı kalmaması, aynı zamanda uzun vadeli bir toplumsal dönüşüm perspektifini de içermesi gerektiğini göstermektedir.

  1. 3. Üye katılımı ve parti içi demokrasi

CHP’nin üye sayısı yüksek olsa da üyelerin karar alma süreçlerine etkin katılımı sınırlıdır. Kurultay ve aday belirleme mekanizmalarında merkezî kararların ağırlığı, parti içi demokrasiyi zayıflatmaktadır.3*

Karakaş’ın “Çağdaş Parti Örgütlenmesi” kitabında belirttiği üzere, modern siyasi partilerin başarısı yalnızca güçlü liderlere değil, örgütsel katılımı artıran demokratik mekanizmalara bağlıdır.4* CHP açısından da ön seçimlerin kurumsallaştırılması, şeffaflık ve taban denetimi, parti içi demokrasiyi güçlendirmek için temel adımlar olacaktır; olmalıdır.

  1. Avrupa sosyal demokrat partileriyle karşılaştırma

CHP’nin örgütsel ve programatik sorunlarını anlamak için Avrupa’daki sosyal demokrat partilerle karşılaştırma yapılabilir.

  • Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD): Üyelerin doğrudan oyuyla genel başkan seçilmekte, parti içi demokrasi güçlü mekanizmalarla korunmaktadır.5*
  • İngiltere İşçi Partisi (Labour): Parti, sendikalarla organik bağları sayesinde işçi sınıfıyla doğrudan ilişki kurabilmektedir.6*
  • İskandinav Sosyal Demokratları: Üyelik tabanı geniş, şeffaf finansman ve güçlü yerel örgütlenme sayesinde toplumla bütünleşmişlerdir.7*
  • Almanya SPDve İngiltere İşçi Partisi, parti içi demokrasiyi artırmak için ön seçim sistemini yaygın olarak kullanıyor. CHP de, ön seçimleri sürekli hale getirirse üye aidiyetini, nitelikli kadrolarını ve motivasyonunu dönüştürücü siyasete hazır hale getirebilir.

CHP, bu örneklere kıyasla hâlâ devlet geleneğine yaslanan, merkezileşmiş ve “tepeden inmeci” bir örgütsel kültürü aşmakta zorlanmaktadır. Oysa kiCHP, ön seçimleri sürekli hale getirmiş olsa üye aidiyetinin arttığını anında görür.

  1. Sonuç ve öneriler

CHP’nin siyasal başarı şansını artırabilmesi için üç temel unsurun güçlendirilmesi oldukça önemlidir:

A-) Örgütlenme: Yerel düzeyde daha katılımcı, kapsayıcı ve genç kuşaklara hitap eden esnek örgütlenme modelleri geliştirilmelidir.

B-) Program: Ekonomi, sosyal adalet, çevre, kadın ve gençlik politikalarında somut ve uygulanabilir sosyal demokrat projeler üretilmelidir.

C-) Üye Katılımı: Parti içi demokrasi mekanizmaları, ön seçimler ve şeffaf karar alma süreçleriyle kurumsallaştırılmalıdır.

Karakaş’ın da vurguladığı gibi,“örgüt meselesi aynı zamanda iktidar meselesidir.”CHP’nin; programını, örgüt yapısını, söylemini çalışma tarzını sol, sosyal demokrat bir bakış açısıyla yenilemesi artık kaçınılmazdır. Yenileme en geniş katılımla aşağıdan yukarıya doğru demokratik ve şeffaf tartışmalar yoluyla ve bir zaman planına bağlı şekilde yapılmalıdır…

Böyle bir Çağdaş Parti Örgütlenmesi, demokratik iç işleyiş ve toplumsal taleplere duyarlı bir programatik yaklaşım, CHP’nin yalnızca seçim başarılarını değil, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkısını da artıracaktır.8*

CHP’nin barajı aşamadığı 18 Nisan seçim yenilgisinin ardından Karakaş’ın, 10 Mayıs 1999 günü CHP İstanbul il merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 20 maddeden oluşan yeniden yapılanma önerilerinin, aradan geçen 26 yıla ve dört genel başkana rağmen, en önemli olanları hâlâ gerçekleştirilememiştir. “Siyasetin gerçeği” buraları görünmez hale getirmektedir. Bütün bu yaşanılanlardan sonra bu durumu görmek ve “gerçeğin siyaseti” için yola çıkmak gerekiyor. Çünkü yalnızca CHP kaybetmiyor, Türkiye ve bir avuç insan dışında herkes kaybediyor.

Yolumuz:

Dünyanın neresinde olursanız olun sosyal demokratların talepleri çok fazla değişmez. 28/Ekim/2007 tarihinde SPD’nin Hamburg Federal Kurultayında kabul edilen Hamburg Programı; içinde yaşadığımız zamanı tanımlayarak: “21 yüzyıl tam anlamıyla küresel olan ilk yüzyıldır. İnsanlar dünya çapında birbirine daha önce hiç olmadıkları kadar muhtaçtır” diye başlar…

“Geleceğimiz açıktır. Çatışmalarla, çelişkilerle dolu bir dünyayı yeryüzü cennetine dönüştürebileceğimizi vaat etmiyoruz. Gerçekleri tanıyoruz fakat koşulları olduğu gibi kabul etmiyoruz. Yaşamaya değer bir geleceğin yoluna çıktık. Ülkemizi geleceğe hazırlamak istiyoruz. Tarih bize koşulların değişmesinin sistemlere değil, insanlara bağlı olduğunu göstermiştir. Daha iyi bir gelecek kendiliğinden ortaya çıkmaz, insanlar tarafından tasarlanmalı ve mücadeleleriyle elde edilmelidir.“Bir parti ancak değerlerini paylaşan ve hedeflerini destekleyen insanlar kadar güçlüdür.” 9*vurgusuyla biter.

Evrensel değerler, enternasyonal duygu ve düşünceler ile yola devam etmemek için herhangi bir neden bulunmamaktadır. Dolayısıyla, CHP “herkes için değil; birçokları için Türkiye” demeli ve bu duruma uygun çalışmalıdır. Bunun da yolu üye, örgüt ve program partisi olmaktan geçmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar:

  1. Boratav, Korkut. Türkiye İktisat Tarihi 1908–2009. Ankara: İmge Kitabevi, 2010.
  2. Tunçay, Uğur. “CHP’nin 1969 Seçim Bildirgesi Üzerinden Düzen Değişikliği Programının Felsefi, Siyasal ve Toplumsal Değerlendirmesi.” Sosyal Demokrat Dergi, 2025.
  3. Özbudun, Ergun. Türk Siyasal Hayatı. Ankara: Yetkin Yayınları, 2011.
  4. Karakaş, Ercan. Çağdaş Parti Örgütlenmesi. İstanbul: Tekin Yayınları 2019.
  5. Lees, Charles. The Red-Green Coalition in Germany. Manchester: Manchester University Press, 2000.
  6. Shaw, Eric. The Labour Party since 1945. Oxford: Blackwell, 1996.
  7. Esping-Andersen, Gøsta. The Three Worlds of Welfare Capitalism. Cambridge: Polity Press, 1990
  8. Karakaş, Ercan. Çağdaş Parti Örgütlenmesi, İstanbul: Tekin Yayınları 2019
  9. Fundamental Principles Program of The Social Democratic Party of Germany, Hamburg, October 21, 2007.