reuters-ta-gunun-fotografi-istanbul-dan-gezi-parki-gezi-direnisi-taksim-1368319

Ercan Karakaş – Gezi Direnişi, AKP Hükümeti ve Gelecek

karakas

Taksim Gezi Parkı’nın imara açılması projesine karşı başlatılan direniş, Gezi Parkı’nı aşarak tüm Türkiye’nin katılımıyla bir özgürlük ve adalet talebine dönüştü. Milyonlarca insan korku duvarını aşarak, AKP Hükümeti’nin ve Başbakan’ın tepeden yönetme anlayışına, baskıcı ve otoriter tutumuna karşı tavır koydu.

Gezi Parkı Direnişi Türkiye’de bugüne kadar yaşanan toplumsal hareketlerin en etkilisi ve en geniş katılımlısı olmasının yanı sıra; öncülüğünü doksan kuşağının yapması ve demokratik, barışçıl, dayanışmacı, çoğulcu yapısıyla ve de yaratıcı yeni yöntemleri ile de çok farklıydı. Nitekim direniş bu yönleriyle tüm dünyada sempati ile karşılandı; destek buldu.

Özetle; Gezi Direnişi daha çok özgürlük, adalet ve demokrasi konusunda aşağıdan/dipten gelen bir dalga idi. Aslında ülkemizde demokrasiyi gerçekten derinleştirmek isteyen bir yönetimin, dipten gelen bu dalgayı anlamaya çalışması ve bir fırsat olarak görmesi gerekirdi. AKP Hükümeti ve Başbakan, bunu yapacak yerde barışçıl olarak başlayan direnişe karşı son derece gaddarca davrandı. Direnişçileri “çapulcular” diye niteleyerek, emrindeki güvenlik güçlerine acımasızca şiddet uygulama talimatını verdi. Polisin aşırı şiddeti sonucunda 5 gencimiz yaşamını yitirdi, 11 insanımız gözünü kaybetti, binlercesi ise yaralandı. Yüzlerce insan gözaltına alındı, onur kırıcı muameleye tabi tutuldu. Sonrasında cadı avı başlatıldı, demokratik gösteri ve protesto haklarını kullanan insanların evlerine, işyerlerine baskınlar sürüyor.

Başbakan’ın ve Hükümet’in tutumu demokrasi dışı

Başbakan ve AKP bu baskıcı, hukuk dışı tutumuyla ve halkın bir kısmını direnişçilere karşı kışkırtmasıyla çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi anlayışının ne kadar uzağında olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. “Ben çoğunluğun oyunu aldım, her şeyi yaparım” anlayışının günümüz demokrasi anlayışıyla bir ilgisi yoktur. Çünkü demokrasi, özgürlüklerin herkes için güvence altına alınmasını; kuvvetler ayrılığını; halkın, iktidarın beğenmediği ve doğru bulmadığı politikalarını ve icraatlarını hiçbir kısıtlama olmadan eleştirme ve protesto etme hakkını gerektirir.

Günümüz demokrasisinin bir özelliği de; katı merkeziyetçi ve buyurgan yönetim anlayışına karşı yerinden yönetimi, -yani yerel demokrasiyi- önemsemesi ve güçlendirmeye çalışmasıdır. Başbakan’ın Taksim Gezi Parkı gibi İstanbul’un en önemli kamusal mekanına, -yerel yönetimleri de yok sayarak- tepeden müdahalesini demokratik yönetim anlayışıyla bağdaştırmak mümkün değildir. Başbakan’ın ve Hükümet’in Gezi direnişini “dış güçlerin” işi olarak göstermeye çalışması da akıl alır bir şey değildir. Böylesine bir çarpıtma, var olan sorunları daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramadığı gibi, Türkiye’yi çağdaş demokratik dünyada da gülünç duruma düşürmektedir.

Cengiz Çandar, bu konuya ilişkin olarak kendisine yöneltilen bir soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bu iddia AK Parti’nin lider kadrosu, kurmayları ve medyadaki temsilcileri bakımından entelektüel bir sefalet içine düştüğünün çarpıcı bir örneği. Ne zaman ki, büyük toplumsal dinamikler için ‘dış mihraklar’, ‘onların içerdeki uzantıları’, ‘hainler’ vs. gibi yakıştırmalar yapılmışsa, bilin ki, iktidar sahiplerinin beyinleri dumura uğramıştır, baskıdan başka yöntem bilemez hale kendilerini düşürmüşlerdir. Otokratik rejimlerin tüm sorumluları, büyük halk çalkantılarıyla yüz yüze kaldıklarında aynı iddiaları ortaya attılar.”

Evet, AKP hükümetinin yaptığı da aynen budur. Başbakan’ın ve Hükümet’in; Gezi Parkı direnişine katılan, destek veren milyonlarca insanın talebine kulak verecek yerde polis şiddetini, cadı avını ve “dış güçler” çarpıtmasını devreye sokmuş olmaları, gerçekten de “beyinlerinin dumura uğradığını” gösteriyor. Kendilerini uyarmaktan ve onlara acil şifalar dilemekten başka yapacak bir şey yok. Ama bu anlayışla Türkiye’nin düze çıkamayacağı, demokrasinin evrensel standartlara uygun hale getiremeyeceği ve toplumsal barışa ulaşamayacağı, geçmişte şu ya da bu şekilde AKP Hükümeti’ne olumlu yaklaşan, destek veren çevreler tarafından da artık kabul ediliyor.

Görev demokratik muhalefette; CHP’de

Gezi direnişi AKP için sonun başlangıcı sayılır. Bu süreci hızlandırmak ve AKP’nin baskı rejimine son vermek görevi ve sorumluluğu artık demokratik muhalefete düşüyor. Muhalefet denilince de -doğal olarak- akla öncelikle ana muhalefet partisi olan CHP geliyor. Birçok PM üyesi ve milletvekili tarafından hazırlanan ve partiye sunulan raporlarda da yer aldığı gibi; CHP’nin, “Gezi ruhu”nu iyi değerlendirmesi ve “Yeni demokratik bir Türkiye” programı için harekete geçmesi gerekiyor.

CHP artık özgürlüklerin, demokrasinin, barışın ve sosyal adaletin gerçek savunucusu olduğunu kararlı bir biçimde herkese göstermelidir. Halkın ve toplumsal dinamiklerin katılımıyla yeni bir gelecek programı hazırlamalıdır. Başka bir Türkiye’nin ve başka bir dünyanın gerçekleşebileceğini kararlılıkla savunmalıdır. Demokrasiyi parti içinde de eksiksiz olarak uygulamayı hemen başlatmalıdır. Partiyi “üye, örgüt ve program” partisi olarak yeniden konumlandırmalıdır. Parti, gençlere ve kadınlara daha açık hale getirilmelidir. Partiye üye olarak katılmak istemeyenlerin, fikirlerinden ve önerilerinden yararlanmak için yeni ve işlevsel forumlar oluşturulmalıdır. Sendikalarla, meslek odalarıyla, demokratik sivil toplum örgütleriyle, sanatçılarla, aydınlarla ilişkilere süreklilik kazandırılmalıdır.

CHP’ye aynı zamanda bir “ekoloji/çevre partisi” özelliği kazandıracak çalışmalar da yapılmalıdır. Çünkü bu konular geleceğin toplumunun en önemli konuları olacaktır. Diğer yandan, Gezi Parkı direnişine katılan toplum kesimlerinin vurguladıkları gibi, kentlerin yönetimine kentlilerin katılacağı demokratik mekanizmalar yaratılmalıdır.

Önümüzdeki yerel seçimler bunun için önemli bir fırsat sunmaktadır. İşe, insana ve çevreye saygılı yeni kent anlayışı oluşturulma sürecine ve yerel yönetim adaylarının belirlenmesine toplumsal dinamikleri de dahil ederek başlanmalıdır. Böylece halkla birlikte yönetim anlayışına ve yerel demokrasinin güçlendirilmesine öncülük edilmiş ve yeni bir dönem başlatılmış olacaktır.

Ercan Karakaş
CHP PM Üyesi
ercan.karakas@hotmail.com