Yaşar SEYMAN – Yerel Seçimler ve Türkiye

Bir yerel seçim yaşadık bize benzer…

Kentlerimizin dünü, bugünü, yarını beni hep düşündürür. Kentleri tanımak, tarihini öğrenmek, geleceğine aktarıcı olmak için yollara düşerim. Altı yaşında Erzincan’ın bir dağ köyünden Ankara’ya göçen bir ailenin çocuğu olarak kentliyim diyeli onlarca yıl oldu. Kentli olmak için onlarca yıl kentte yaşamak yetmiyor. Kentlilik bilinci, kent kültürü, kent tarihi, kent dokusu, kent güvenliği, kentin ruhunu içselleştirmek gerekiyor. Kentlere sevgiyle bakmak ve emek vermek gerekiyor.

Yerel seçimler beni hep ilgilendirir, heyecanlandırır, sevindirir bu nedenlerle ayrı bir özen gösteririm. Kentlerin, kentte yaşayan insanların huzuru, mutluluğu, kentle bütünleşmesi, kentin sanat etkinlikleri yerel yöneticileriyle kolaylaşabilir.

31 Mart 2019 yerel seçimlerine farklı yöntemlerle gitsek de bu seçimler öncesi 1989 Yerel Seçimlerinin iktidar heyecanını duydum, hatta bunu bir televizyon programında söyleyince eleştiri de aldım. “Biz, senin gibi düşünmüyoruz? Hangi kanıtlarla 1989 heyecanı duyuyor, kokusunu alıyorsun, ”diye soranlar oldu.

Oysa her şey öyle açık öyle net görünüyordu ki!

Yeni sistemle bu yerel seçimlerde adaylardan çok ittifaklar, projelerden çok genel siyasi tartışmalar gündem oldu. Oysa özellikle bizim kuşak yerel adayların aday oldukları kente, kasabaya, beldeye neler yapacaklarını merak eder; bunları anlatmalarını, kentin gelecek yol haritasını sunmalarını ister ve bekler. Ne yazık ki bu seçimlerde projeler gölgeden gün ışığına bir türlü çıkamadı.

Yeni rejim sistemi ittifakları zorunlu kılıyordu. İttifak yapmadan hiçbir parti tek başına seçimlere girmeye cesaret edemiyordu. Cumhur İttifakı, bu cesaretsizliği yerel seçimlerde “beka sorunu” ile perdelemeye özen gösterdi. Cumhur İttifakı genel seçimlerde de yapılan ittifakları gündeme getirdi. ‘Millet İttifak’ının doğumunu zorunlu kılan ‘Cumhur İttifakı’ ‘Beka Sorunu’ söylemi ile Millet İttifakı’na yeni bir isim bulmakta gecikmedi. ‘Ne milleti bu bir Zillet İttifakı’dır deyip çıktılar. Sonuçlara çoğu yerde olumlu yansısa da, ittifaklardan çok her partinin özünü ve rengini korumasını isterim.   

Yerel seçimler takvimi belirlenmesi sonrasında siyasi partilerin aday adaylarının başvuru takviminin belirlemesi ve başvuru süreçlerinin tamamlanması günler aldı. Takvimler yine, yeniden belirlendi. Tüm aday adaylarının başvurusu noktalanınca da perde kapanmadı. Bu kez ikinci perde açıldı, sahnede tüm siyasi partiler ve adayların belirlenmesi yer aldı. Bu da günlerce sürdü. İkinci sahne de kalabalıktı: Hem adayların belirlenmesi hem partiler arası ittifak çalışmaları. İttifak çalışmaları sürerken; önceden belirlenen adaylar geri çekildi, kırgınlıklar yaşandı yeni adaylar sunuldu. İttifaklar ve adaylar tamamlandı. Perde kapandı. Artık projeler ve adaylar sahnede derken; adaylardan çok liderleri gördük. Liderler, adaylardan rol çalarcasına sahnedeydiler. Billboardlarda onlar, reklam ve tanıtım filmlerinde onlar, TV programlarında ve mitinglerde yine onlar vardı.

Hizmet bekleyen kentler ve sorunları öksüz, projeler bir türlü sahne alamıyordu. İttifakların söz dalaşmaları bitmek tükenmek bilmiyor. Bazı kentlerde ittifaklar sarsıntı geçiriyor derken; Mart ayı dert ayı sözü son dönemece damgasını vurdu ve kentlerin sorunları, dertleri adaylar tarafından dillendirilmeye ve tartışılmaya başlandı. Öyle ki projelerinden söz etmek isteyen adaylar artık isyan etti.

Yerel seçimler süresince ülkemizin yedi bölgesine ‘Kadına Yönelik Şiddet’ projesinde yedi pilot kentte kırılgan gruplara yönelik çalışma nedeniyle konup göçtük. Yerel seçimlerin toplantı, miting heyecanlarına tanık olduk. Bazı kentlerde tek kale oyun oynadığı için yerel seçim heyecanı yoktu. Bazı kentlerde ise kıyasıya yarış, dorukta bir heyecan ve kazanma koşuşturması yansıyordu.

“Kadınlar ve Kentler”

Balıkesir’de Kadın Adayları Destekleme Derneği, KA.DER’in yerel seçimler öncesi etkinliğinde ‘Kadınlar ve Kentler’ başlıklı bir sunum yapacaktım. İki genç kadın KA.DER’in Balıkesir Temsilcisi Sibel Buzkır ve Seval Bozkurt Balıkesir’de tüm adaylar için hazırladığı kahvaltıya aday kadınlar, il ve ilçe yöneticileri, sivil toplum örgütleri, yerel basın ve Balıkesirli kadınlar katıldı.

Balıkesir’de kadın adayların sayısı, heyecanları beni çok sevindirdi. Çünkü bu seçimlerde partiler kadın aday göstermekte cömert davranmamışlardı. Kadınlar yine de belediye başkanlıklarına, belediye meclis üyeliklerine, muhtarlıklara aday olmuşlardı. Kadın adayların seçilmesi için her türlü özveriyi gösteren, mücadeleden kaçınmayan KA. DER Balıkesir de bu etkinliği düzenlemişti.

Kadınlar ve Kentler sunumuma şu sözlerle başladım:

Her zaman olmasa da zaman zaman aynı harfle başlayan sözcükler, unutulmaz. Kent ve kadın da böyle iki sözcük, değil mi?

Kentler dünyanın her yerinde güzel kadınlara benzetilir. 14. Yüzyılda Elhamra Sarayı’nın duvarlarına şair İbn Zamrak’ın şu dizeleri işlenir:

Sabika’nın(Sierra

 Nevada) eteğinde dur

Ve çevrene bir bakın.

Şehir bir kadın

Kocası tepedir.

Irmak belini saran kuşaktır,

Ve çiçekler boynunda gülümseyen,

Mücevherler.

Kentlerle kadınlar arasında kopmaz bağlar vardır. Kent yapısı kadını mutlu ettiği kadar mutsuzluğa da itebilir. Kadınlar bilir ki insanın doğduğu ve doyduğu kentler vardır. Yaşadığımız kent doğduğumuz kent olmayabilir. O kentte yaşıyorsanız o kentle bütünleşmelisiniz. Yaşadığınız kentle bütünleşmek kentli olmaktır. O kentin tarihi ile kişisel tarihiniz gün gelecek birlikte yazılacaktır. Yaşadığınız kentin ruhunu, iklimini içsesinizle bulacak, kentin dokusuna dokunanlara, dokunacaksınız. Yoksa kentli olamazsınız. Çünkü kentlilik insana onurlu bir davranış sergiletir.

Kadının eşitlik, özgürlük, huzur içinde yaşayacağı kadın dostu kentler yaratmalısınız. Çünkü kadın dostu kentler; erkekler ile birlikte kentsel yaşamın tüm alanlarında eşit bir biçimde yer almanızı destekleyen kentlerdir. Kadının elinin, bakışının, sevgisinin dokunduğu kentler fark edilir. Çünkü kadınlar belediye başkanı, belediye meclis üyesi ve muhtar seçildiklerinde kendilerinin değil, kentin ve mahallenin kaderini değiştirirler.

Avrupa başkentlerinde kadın başkanlar

Parçası olduğumuz Avrupa kıtasının birçok başkent ve kentinde kadın belediye başkanlarının varlığından söz ettim. Bakın, İspanya’nın başkenti Madrid Belediyesi 24 yıl sonra el değiştiriyor. Emekli bir kadın yargıç Manuela Carmena seçiliyor. Paris’in ilk kadın Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Oslo’nun belediye başkanı Marianne Borgen, İtalya’nın başkenti Roma belediye başkanı Virginia Raggi, Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ın ilk kadın belediye başkanı Yeşil Sol Partisi eski lideri Femke Halsema. Dora Bakoyanni, Yunanistan’da 2002 yılı Ekim ayında yapılan yerel seçimlerde 2500 yıllık şehir Atina’ya Belediye Başkanı oldu. Sözlerimi kahvaltıya katılan kadınların alkışlarıyla kadın adaylara başarılar dileyip noktaladım.

31 Mart Yerel Seçim gözlemlerim, umudumu Mart’ın sonu Bahar sloganı ile coşturdu. Yerel iktidar umudum her geçen gün büyüdü. 31 Mart Yerel seçimlerinde seçilen 1389 belediye başkanından yalnızca 37’i, yani yüzde 2’si kadın. Başkanlar arasında en yüksek oran yüzde 10 ile büyükşehir başkanlıklarında, en düşükse yüzde 1 ile belde başkanlıkları, yüzde 3 ile ise ilçe başkanlıklarında yansıyor.

Mart’ın sonu bahar

31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinin sonuçları gösterdi ki; yurttaşlarımız, yaşadıkları ülkede ve kentlerde huzura oy verdiler. Ekonomik krize karşın kentlerde güven içinde yaşamı seçtiler. Kentleri yöneten başkanların çatışmacı değil barışçıl diline; kutuplaştıran, ötekileştiren değil bütünleştiren, kucaklayan, ortak yaşam içinde birlikte yaşam öneren başkanlara oy verdiler.

Halkın bu istekleri ülkenin yedi bölge ve dört köşesinde elbirliği, sözbirliği etmişçesine ses verdi. Yerel seçimlerde büyük sürprizlere tanık olduk. Halkımız azarlayan, tepeden bakan, zulüm edenlere de ciddi bir uyarıda bulundu. İstanbul’un geciktirilen sonucunu heyecanla beklerken; yazımı yazdım. Latin Amerika’nın vicdanı Pablo Neruda diyor ki; “Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.”

Henüz başkanlardan bazıları Yüksek Seçim Kurulu’nda mazbatalarını alıp koltuklarına oturmasalar da gerçekten halkın başlattığı baharı yaşamayı dört gözle bekliyoruz. Baharla gelen başkanlarımız, çağdaş projeleri ve başarılı çalışmalarıyla yaşamımızı yaza dönüştüreceklerdir. Çünkü insanlarımız kadar kentlerin de huzura, güvene, sevgiye ve katılımcı demokrasinin yaşam bulmasına gereksinimi var.  

*Yaşar SEYMAN
CHP PM Üyesi
yasarseyman@gmail.com