İletişim araçlarının yaygınlaşması, hayatın pek çok alanında gözle görülür olumlu etkiler yaratsa da, özellikle egemen söylemin kitleleri etkilemesi ve güç odaklarının hakimiyet alanlarını genişletmesi bağlamında çeşitli olumsuzluklar da yaratmıştır. Hemen herkes medyanın nimetlerinden bahsedebilecek kadar olumlu deneyim yaşamış olsa da medyanın yıkıcı etkisi konusunda ortak örneklerin, deneyimlerin aktarılması o denli kolay olmamaktadır.
Düzenin aldatıcılığı
Dünyanın dört bir yanında binlerce yıllık geçmişi olan kültürlerin, -yoğun medya yönlendirmesiyle- özgün özelliklerini hızla yitirmeye başlaması; küresel güçlerin kapitalizmin günümüzde ulaştığı noktayı “tek gerçek” olarak kitlelere dayatması; ister istemez aynı şekilde düşünen, aynı şekilde yaşayan ve çoğu zaman aynı hayal kırıklıklarını üreten bir düzen oluşturmuştur. Bu yeni düzende, birey çıkarı yüceltilirken, toplumsal olanın kötülenmesi adeta vazgeçilmez hale dönüştürülmüştür.
Büyük bir kafa karışıklığı içinde insanoğlu, kendisi için “iyi” olanı dahi, egemenlerin tanımlamaları üzerinden anlamaya ve anlatmaya yönlendirilmiştir. Çoğu zaman “Ama halkımız bunu istiyor!” cümlesiyle bizlere dayatılan bu durum, özünde gerçeği değil ama gerçek süsü verilmiş olanı meşrulaştırmak dışında bir anlam ifade etmiyor. Örneğin, özelleştirmelerin gerekli ve zorunlu olduğuna inanan bir işçi için “iyi” olan nedir? Sendikal mücadele vermek yerine bireysel mücadele vermenin daha doğru ve etkili olduğuna inandırılmış bir emekçinin “çıkarı” gerçekten daha fazla bireyselleşmek midir? Ya da hayatı boyunca bir kez bile alışveriş yapamayacağı dev alışveriş merkezlerinin yeşil alanları işgal etmesini, milyonlarca liraya satılan çok katlı, lüks konutların inşa ediliyor olmasını “büyük bir gelişme” olarak değerlendiren küçük esnafı, kendini yok edecek düzeni savunmaya iten şey özgür iradesi midir?
Bu ve benzeri binlerce soruyu arka arkaya sormak mümkündür. Ancak ortak bir uzlaşı noktası bulmak beklendiği kadar kolay olmayabilir. Gelinen noktada iki paralel evrenden bahsetmek belki konuyu anlamamız açısından fayda sağlayacaktır. Birinci evren; topluma dayatılan, istemesek de içine girdiğimiz, kılık kıyafetlerimizden, eğlence anlayışımıza kadar hayatın hemen her noktasını kaplayan bir yaygınlığı ifade eder. İkinci evrense sisteme daha dışarıdan baktığımız zaman farkına varabileceğimiz “gerçek çıkarlarımızın” evrenidir.
Birinci durumda, herkesle aynılaşmanın verdiği konfor, normallik üzerinden yaşanacak tatmin ön planda görünüyor. İkinci durum ise çoğu zaman “kötü çocuk” olmayı, daha fazla mücadele etmeyi ve tecrit edilmeyi göze almayı gerektiriyor. Cumhuriyet Halk Partisi, böylesi bir ayrımda kendini ikinci grupta tanımlayan bir parti…
Cumhuriyet’i kurmanın, Türk halkını çağdaş değerlerle tanıştırmanın tarihsel sorumluluğu içinde, her dönemde yolunu bulan zamane partilerinin aksine ilkelerin, halkın gerçek meselelerinin ve doğruların yanında yer almayı benimsiyor. Esen rüzgârların önüne yelken kırıp hızla yükselen anlayışların aksine rüzgâra karşı yol almanın, aslında halka çok daha büyük hizmetler için ödenmesi gereken bir bedel olduğunu biliyor.
CHP Emek Büroları’nın işlevi
CHP Emek Büroları, işte böyle bir anlayışın, böyle bir meydan okumanın ürünü… Geri kalmış toplumların ortak özelliği olan “örgütsüzlük” sorununa karşı örgütlü yapıları merkezine alan, örgütlenme potansiyeli olan toplum kesimlerine ulaşmayı hedefleyen ama hepsinden öte toplumun tüm sorunlarını, sorunu bire bir yaşayanlardan öğrenmeyi amaçlayan bir yapı. Bir çalışma modeli olarak da tanımladığımız CHP Emek Büroları, CHP’nin il ve ilçe örgütlerine kimlerle, nasıl, ne şekilde iletişim kuracaklarının, örgütlü toplum kesimlerinin partimize nasıl etkileyeceğinin ve parti politikalarının oluşturulmasında toplumun tüm unsurlarının nasıl etkili kılınacağının yöntemini veriyor. Bu yapıda, CHP kurumsal kimliği, tamamen eşitlik temelinde başta sendikalar olmak üzere, emekli örgütleri, engelli dernekleri, tüketici dernekleri, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleriyle düzenli olarak bir araya geliyor. Yapılan toplantılarda, siyasi tartışmalar yerine toplumun gerçek sorunları, gerçek muhataplarından öğrenilip, sistematik bir şekilde CHP Genel Merkezi’ne kadar ulaştırılıyor.
Örneğin, Adana İl Emek Bürosu, Adana’da bulunan tüm örgütlü yapıları düzenli olarak ziyaret ederek, onların yaşadıkları sorunları, sorunlara karşı çözüm önerilerini alıyor. Adana’da bir kentsel dönüşüm sorunu varsa İnşaat Mühendisleri Odası’nın, şehir bölge plancılarının, üniversitelerin, konuyla ilgili platformların, derneklerin ve benzeri yapıların bir araya gelmesi sağlanıyor. Konu sadece teorik düzeyde değil pratik düzeyde de ele alınarak şehrin gündemi, örgütlü yapıların yaygınlığı da kullanılarak “olması gereken” noktaya çekiliyor.
Elde edilen tüm veriler ve raporlar CHP Genel Merkezi’nde bulunan CHP Emek Büroları Koordinasyon Kurulu’na gönderildiğinde oluşturulan çalışma masaları sayesinde sistematik, işlevsel ve etkili politika önerileri haline getirilene kadar üzerinde çalışılıyor. Elde edilen sonuç; yasama faaliyetleriyle çözülebilecek bir konuya işaret ediyorsa, CHP Meclis Grubu devreye sokularak gerekli yasal düzenlemelerin yapılması sağlanıyor.
Örgütlü toplum kesimlerinin görüşlerini yansıtan metinler; parti politikalarına, seçim bildirgelerine uyarlanarak CHP’nin tüm söyleminin yenilenmesi, değişen ihtiyaçlara uygun olarak dönüştürülmesi ve tüm toplum kesimlerinin sesinin duyurulması sağlanmış oluyor.
Elde edilen sonuç da doğrudan il ve ilçe Emek Büroları sayesinde ülkenin dört bir yanındaki örgütlü yapılara ulaştırılıyor. Böylece toplumsal talepler, partimizi, partimizin çözüm önerileri ve söylemi de geniş toplum kesimlerini etkileme ve dönüştürme olanağına kavuşmuş oluyor. Bir başka ifadeyle CHP Emek Büroları; işçiler, memurlar, işsizler, ev işlerinde çalışanlar, güvencesiz çalışanlar, emekliler, meslek kuruluşları, STK’lar vb. ile parti arasında süreklilik arz eden bir iletişim bağı kurmaya çalışıyor. Anılan grupların beklentilerini partiye, partinin çalışmalarını hedef kitleye iletmek, birlikte çalışmak ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunların çözümünde politika oluşturmak gibi amaçlara ulaşmamızda aracı rolü de Emek Büroları’na düşüyor.
Yaklaşık 3 yıl önce çalışmalarına başlayan CHP Emek Büroları, ilk etapta 20 ilde kurulmuş ve bu sayı Aralık 2013 itibariyle 30’a yükseltilmiştir. 2014 yılı hedefimiz, aralarında Ankara, İstanbul ve İzmir’in de bulunacağı 50 ilde örgütlenmek olacak. Adana’dan Balıkesir’e, Kocaeli’den Konya’ya, Mersin’e, Sivas’a kadar tam 30 ilde kuruluş faaliyetleri tamamlanmış olan Emek Büroları’nın ilk meyveleri de alınmaya başlandı.
Olumlu örnekler
Örneğin, 2005 yılında çıkarılan Özürlüler Yasası’nın öngördüğü 7 yıllık geçiş sürecinin bitmesine birkaç gün kala AKP tarafından uzatılmasına karşı, CHP Emek Büroları, engelli sorunlarıyla ilgili dernek ve vakıflarla iletişim kurmuş, bizzat engelli yurttaşların fikirleri de alınarak Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açmıştır. Dava dilekçesi sadece uzmanlar tarafından da hazırlanabilirdi. Fakat biz, katılımcılığın önemine duyduğumuz inanç doğrultusunda konunun taraflarının görüşlerini almayı daha doğru bulduk. Dilekçeyi incelerseniz, orada yazılı olan gerekçelerin engelli vakıflarının, derneklerinin ve engelli yurttaşların cümleleri olduğunu göreceksiniz. Yani Mersin’de yaşayan bir engelli yurttaşımızın sözü, CHP’nin sözü olarak dilekçeye girdi. İstanbul’da on yıllardır “engelli hakları” için mücadele eden bir vakıf, CHP’nin tezini belirledi. Sadece bu değil, şehit aileleri ve gaziler için yaptığımız çalışmalarda, Meclis’te verdiğimiz soru önergelerinde, kanun değişikliklerinde yurdun dört bir yanında faaliyet gösteren dernek ve vakıfların, şehit ailelerinin ve gazilerin görüşleri yol göstericimizdi. Bu sayede parti olarak attığımız her adımın geniş toplum kesimlerinin taleplerine de uygun olmasını sağlamış olduk. Yaptığımız çalışmaların da hedefe ulaştığına, halkımızın gerçek ihtiyaçlarına karşılık geldiğine emin olduk.
Ancak yapılan hiç bir şeyi yeterli görmüyoruz. CHP Emek Büroları; her konuda toplumun gerçek sorunlarını ortaya çıkaran, örgütlü toplumun gücüne güç katan, her politik söylemi toplumdan alan ve halkımızın hizmetine sunan, etkili ve tüm ülkeye yayılmış bir model olarak tam bir etkinliğe ulaşana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Egemenlerin dayatmalarına, yıkıcı söylemlerine karşı CHP Emek Büroları halkın gerçek sorunlarını gündeme getirerek başkaldıracaktır.
CHP Emek Büroları, Edirne’den Ardahan’a kadar toplumun tüm sorunlarına kulak vermeyi, sesini duyuramayanların sesi olmayı, derdini anlatamayanların dili olmayı görev olarak kabul etmiştir. Kimsesizlerin kimsesi olmak yolunda çalışan CHP’yi halkla bütünleştirecek yapı: CHP Emek Büroları olacaktır.
*Yakup Akkaya,
CHP Genel Başkan Yardımcısı,
akkayakup@gmail.com