urbanization-of-istanbul

Umut Oran – Bir Çöküşün Anatomisi: AKP Döneminde İstanbul

Umut Oran İstanbul, 1994’ten bu yana büyükşehir belediyesinde, 2002’den bu yana da merkezi yönetimde aynı kadroların elinde.

Sorunları ertelemekten, üzerlerini örtmekten başka hiçbir siyasi vizyona sahip olmayan bu kadrolar İstanbul’da üretimi, istihdamı, gelir adaletini ve hayat kalitesini alabildiğine düşürdüler. İşsizlik, yoksulluk ve eşitsizliği; rant ve suç ekonomisini sınırsızca büyüttüler.

Üstelik Cumhuriyetimizin barışçıl rotasından saptırılan Türk dış politikasının da olumsuz etkisiyle evinden yurdundan olan ve toplamda 4 milyona ya klaşan Suriyelilerden 400 bininin İstanbul’da yaşıyor olmasının, sorunlar yumağına yeni bir halka daha eklediğini de not etmemiz gerekmektedir.

İstanbul beton yığını haline gelmiştir; çevre, yeşil, park, bahçe, meydan katledilmiştir. Nüfus artışı şehrin üst yapı ve alt yapı kapasitesini aşmıştır. Göç akışını mutlaka durdurmak hatta tersine çevirmek gerekir. Özellikle belirli sanayi dallarının delokalize edilerek tersine göç teşvik edilmeli ve insanların doğduğu yerde karnını doyurması sağlanmalıdır.

Sonuç olarak İstanbul, artık gecikmeksizin bu zihniyetle hesaplaşmak zorundadır. Bu hesaplaşmanın ilk adımını İstanbul gerçekleriyle yüzleşmek oluşturuyor. Bu nedenle öncelikle makalemde sadece sorunların röntgenini çekmekle yetineceğim çünkü bunların çözümü çok daha ayrıntılı başka bir yazının konusunu oluşturmaktadır.

Her şeyi var ama yoksul

1980’den bu yana Türkiye’nin toplam nüfusu %72.5 artarken İstanbul’un nüfusu %411 oranında büyüyerek 2.7 milyondan 14.2 milyona yükseldi. İstanbul’un toplam ülke nüfusu içindeki payı bu dönemde %6.3’ten %18.5’e çıktı. Türkiye genelinde 1 kilometrekareye düşen kişi sayısı 100 iken İstanbul’da bu sayı tam 2.725 kişiyi buluyor.

28 AB ülkesinden 20’sinin toplam ülke nüfusundan daha fazla insanı barındıran İstanbul, tek göz odada yaşam mücadelesi veren çok kalabalık bir aile gibi.

Resmi verilere bakarsanız, İstanbul’da yalnızca 2 milyon 123 bin yoksul bulunuyormuş!.. 12 milyon İstanbullu yoksulluk sınırının üstünde para kazanıyormuş!.. AKP iktidarının gösterip gösterip övündüğü bu resmi veriler İstanbul için yoksulluk sınırını 2013 yılında aylık 656 TL olarak kabul ediyor. Yani ayda 656 lira kazanıyorsan yoksul sayılmıyorsun.

Anlaşılan bu resmi verileri hazırlatanlar ve hazırlayanlar ya sayı saymayı bilmiyor ya da İstanbul’u…

İstanbul’da nüfusun en zengin %20’lik kesimi il gelirinin yaklaşık %50’sini alıyor. Nüfusun geri kalan %80’i de toplam gelirin %50’sini paylaşıyor… İstanbul’da nüfusun en zengin %10’luk kesimi il gelirinin % 32.4’ünü alırken en yoksul %10’luk kesimin gelirden aldığı pay %3’ü bile bulmuyor.

Araştırmalar, İstanbul’un gelir dağılımındaki bu adaletsizliğin 2006’dan bu yana daha da kötüleştiğini gösteriyor. Bu durum, toplumu bir arada tutan değerleri aşındırıyor, İstanbulluların sevinçte ve kederde bir olmalarını sağlayan “gönül köprüleri” birer birer yıkılıyor.

İstanbul’da yaşayanlar toplam harcamalarının %29,3’ünü konut ve kira için yapıyor. Ülke genelinde kiraya yapılan toplam ödemelerin %27’si İstanbul’da gerçekleşiyor. Toplam tüketim harcamaları içinde ikinci sırayı %16.3’le gıda alıyor. Ulaşım giderlerinin toplam harcamalar içerisindeki payı ise %16.2.

İstanbullu eğlence ve kültüre ancak %3.3, eğitime %3, sağlığa %2.1 gibi çok düşük birer pay ayırabiliyor.

Uzun yıllar ülkedeki işsizlerin umut kapısı olan İstanbul artık işsizlik sorununun en yoğun yaşandığı illerin başında geliyor.

2013 yılında Türkiye ortalamasında %9.7 olan işsizlik oranı, İstanbul’da %11.2 olarak gerçekleşti. İstanbul’da genç işsizlik oranı da ülke ortalamasının üstünde. Ülke genelinde istihdamın %18.2’si İstanbul’da gerçekleşiyor, ama İstanbul’daki işsiz sayısının ülkedeki toplam işsizlere oranı çok daha yüksek: %21.4.

İstanbul’un utandıran özellikleri

Ülke genelinde yılda yaşanan 70 bin dolayındaki iş kazasının 10 bin dolayındaki bölümü İstanbul’da gerçekleşiyor. 2014 yılında iş kazalarında ölen 1.886 işçinin 198’i İstanbul’da yaşamını yitirdi. İstanbul iş kazalarında ölen işçi sayısında, Soma faciasının yaşandığı 2014 yılı hariç, hep ilk sırada yer alıyor.

Kesintisiz biçimde aynı siyasi ekolden gelen kadrolarca yönetildiği 1994 yılından bu yana İstanbul’da tam bir suç patlaması yaşandı. İşlediği suçtan dolayı ceza infaz kurumlarına girenlerin yıllık sayısı 1994 – 2013 döneminde % 223 artış gösterdi. 1994 yılında 5 bin 592 olan bu sayı 2013’te 18 bini aştı.

Resmi rakamlara göre, 1994 – 2013 döneminde İstanbul’da cezaevine girenlerin sayısı:

Cebri hırsızlık suçlarında % 507.4,

Dövme yaralama suçlarında % 473.4,

Rüşvet, irtikap, sahtecilik suçlarında % 415.2,

Irza geçme ve sarkıntılık suçlarında % 194.5,
Adam öldürme suçlarında % 188.9,

Kız kaçırma gibi hürriyeti kısıtlayıcı suçlarda % 142.4 artış gösterdi.

1994 – 2013 döneminde uyuşturucuyla bağlantılı suçlarından dolayı İstanbul’da cezaevine girenlerin sayısında %1.543 (15.4 kat) artış yaşandı ama İstanbul’da uyuşturucu kullanımı azalmadı, aksine arttı. Türkiye’de uyuşturucu madde bağımlılığı dolayısıyla yatarak tedavi görenlerin üçte biri İstanbul’da ikamet ediyor. Türkiye genelinde doğrudan uyuşturucudan ölümlerin %43.2’si, dolaylı ölümlerin ise %51’i İstanbul’da yaşanıyor.

Önümüzdeki yıllarda çok büyük toplu ölümlere yol açması; böbrek yetmezliği ve kalp rahatsızlıklarında patlama yaratması beklenen Bonzai’yle ilgili vakaların %89,7’si İstanbul’da yaşanıyor.

Son 20 yılda İstanbul’daki motorlu taşıt sayısı yaklaşık 4’e katlandı. 1994’te 1 milyonun altında olan sayı 2014’te 3.4 milyona ulaştı. Türkiye genelinde 1000 kişiye 125, İstanbul’da ise 156 otomobil düşüyor.
Ancak ulaşım sorununu gerçekten çözecek projeler hayata geçirilmedi ve trafik İstanbullular için büyük bir zaman ve maddi külfet olmanın yanı sıra ölümcül bir sağlık konusu halini de almaya başladı. Son 10 yılda İstanbul’da trafik kazalarında ölenlerin sayısı 3 bine yaklaşırken, yaralanan sayısı 200 bini buldu.

2002’de Türkiye’de 25 bin dolayında bulunan hayat kadını sayısı 2010’da 100 bini aştı. Bugün bu sayının, yabancı uyruklularla birlikte 300 bine yaklaştığı tahmin ediliyor. Türkiye’de fuhuş sektörünün merkezi ise İstanbul. AKP döneminde bu alanın kat kat büyümesiyle İstanbul’un birçok semti açık fuhuş alanına dönmüş durumda. İstanbul’da fuhuş ekonomisi -toplum ahlakının yanı sıra- sağlığını da tehdit ediyor. Son 11 yılda İstanbul’da yakalanan AIDS’li yabancı hayat kadını sayısı 159’a yükseldi.

Sağlık ve eğitim

İstanbul toplam 190 adetle en fazla hastanesi bulunan il. Ancak 100 bin kişiye düşen yatak sayısında 233 adetle Türkiye ortalamasının altında kalıyor. Türkiye’deki yaklaşık 130 bin doktorun 26 bini İstanbul’da hizmet veriyor. Türkiye genelinde 595, İstanbul’da 540 kişiye bir doktor düşüyor. Ancak bunların büyük bölümü özel hastanelerde görev yapıyor.

Türkiye’deki 1.191 hastanenin 355’i, İstanbul’daki 190 hastanenin ise 138’i özel. Ülke genelindeki tüm özel hastanelerin yarıdan fazlası İstanbul’da bulunuyor.

Türkiye’de üç aşamalı hale getirilen ilk ve orta öğretimdeki toplam 16.5 milyon öğrencinin beşte biri İstanbul’da. Buna karşılık İstanbul’daki okul sayısı ülkedeki tüm okulların sadece % 3.9’unu oluşturuyor. Bu nedenle ülke genelinde okul başına 137 öğrenci düşerken, İstanbul’da 625 öğrenciye bir okul düşüyor. İstanbul’da okul başına düşen öğrenci sayısı, Türkiye ortalamasının 4.5 katı.

Türkiye ortalamasında bir öğretmene 19 öğrenci düşerken, İstanbul’da bu sayı 24’e ulaşıyor. 11 devlet üniversitesinin bulunduğu İstanbul’da son yıllarda faaliyete geçen 39 vakıf üniversitesi ile birlikte toplam üniversite sayısı 50’ye ulaştı. İstanbul’daki üniversite öğrencisi sayısı 41 il nüfusundan daha fazla

Ticari hayat çöküşte

Türkiye’deki toplam 3.5 milyon dolayındaki ticari girişimin yaklaşık dörtte biri İstanbul’da bulunuyor. Ülke genelinde 2014’te yeni açılan 127 bin dolayındaki şirket ve ticari işletmenin yaklaşık %40’a yakını İstanbul’da kuruldu. 2014’te şirket ve ticari işletme kapanmalarının da %35’i İstanbul’da gerçekleşti.

Ülke genelinde sayıları 342’ye ulaşan AVM’lerin üçte biri İstanbul’da bulunuyor ve bu İstanbul esnafına büyük bir darbe vuruyor. Ayrıca 2014’te 85 bin 949’a ulaşan karşılıksız çeklerin %28’i İstanbul’da verildi. İstanbul’daki karşılıksız çeklerin tutarı da ülke toplamının %35’ini oluşturuyor. Ülke genelinde 686 bin 658’e ulaşan senet protestolarının da 1/5’i İstanbul’da gerçekleşti.

2014 yılında 425.8 milyar lira olan merkezi yönetim bütçe gelirlerinin, büyük bölümü vergi olmak üzere 175.2 milyar lira ile %41.2’si İstanbul’dan sağlandı. Buna karşılık İstanbul, 2014’te 448.4 milyar lira olan bütçe harcamalarından sadece %4.9 pay aldı. İstanbul’un bir yılda bütçeye sağladığı net katkı 153.4 milyar lira olarak gerçekleşti.

Ülke genelinde 346.9 milyar liraya ulaşan tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarının %31 oranındaki 108.1 milyarı İstanbul’da oturanlara ait. Toplam sayısı 57 milyonu aşan kredi kartlarının 25 milyonla yarıya yakını İstanbulluların cebinde bulunuyor ve AKP hükümeti döneminde vatandaşın kredi kartı borcu tam 19 kat arttı.

Terör ve güvenlik tehdidi, yabancı turistin İstanbul tercihini bitirmiştir. Turizm gelirlerinin yaklaşık üçte birini sağlamasına rağmen İstanbul’un performansı, kapasitesi ile kıyaslandığında düşük kalıyor. 1994-2013 döneminde turist sayısı İstanbul’da %517, ülke genelinde %453 artarken, toplam turizm gelirindeki %719’luk artışa karşılık İstanbul gelirindeki artış %528’de kaldı.

Umut ORAN
Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı
umut.oran@chp.org.tr