Sosyal Demokrat’tan
Erol KIZILELMA*
Selam dostlar,
Yeni bir yıla başlamış olduk. Tekrar bu yılın hem dünya hem ülkemiz için savaştan ve felaketlerden uzak bir yıl olmasını diliyoruz. Ülkemizde demokrasi ve özgürlüklerde ilerlemeler sağlanmasını, hepimiz içim mutlu ve sağlıklı bir yıl olmasını diliyoruz. Elbette refah düzeyimizde yükselme istiyoruz. Ama ne yazık ki, ülkemizde demokrasiden, özgürlüklerden, sosyal adaletten çok uzaklaşmakta olduğumuzu düşünüyoruz.
Yılın başında politikada göreceli olarak daha sakin bir süreç yaşanır inancıyla Ocak-Şubat aylarını birleştirip, Avrupa’da aylık dergilerin yaptığı gibi daha kapsamlı tek sayı çıkaralım diye düşünmüştük. Ama anlaşılan bu ülke daha uzunca bir süre nefes nefese yaşamaya devam edecek. Dergi ile ilgili konulara geçmeden duyurmak istiyorum. 22 Mart, Cuma akşamı 19.00’da Taxim Hill Otelde dergimizin dayanışma yemeği var. Dostlarımızı bekliyoruz.
Bu sayımızda “Siyasette Reform ve Otoriterleşme” konusunu işledik. Yine değerli yazarlar bu konudaki görüşlerini dile getiriyor. Bu dosya çerçevesinde, İhsan Kamalak, Alaattin Yüksel – Hülya Güven, Tanju Tosun – Gülgün Tosun, Yakup Kepenek, Ercan Karakaş, Deniz Tansi, Ertuğrul Çepni, Can Büyükbay, Aydın Cıngı, bu konudaki yazılarıyla bize düşüncelerini aktarıyorlar. Ayrıca Kader Sevinç, Ali Kahriman, Cihan Sendan, Aytun Çıray, Barbaros Dinçer, Cezmi Doğaner ve Çetin Düzce de yazılarıyla dergimize katkıda bulundular. Merih Türe’nin CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile yaptığı röportajı ilgi ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
Ocak ayı nedense bizlerden aldıklarıyla çokça can yakıcı bir ay. Sosyal demokrasinin önderlerinden ikisini, Aydın Güven Gürkan’ı 2006, İsmail Cem’i 2007 yılında Ocak ayı içinde kaybettik. Bu iki değerli dostumuzu da sevgiyle ve saygıyla anıyoruz. Bu ay içindeki kayıplarımızı Tarihte bu ay sayfalarımızda bulabilirsiniz. Özellikle faili meçhul kayıplarımıza dikkat çekmek isteriz. SODEV de, her yıl verdiği “İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” bu yıl, 11 Ocak 2013’te yapılan bir törenle, kayıpları için neredeyse 20 yıl bıkmadan usanmadan mücadele veren “Cumartesi Anneleri”ne verdi.
Bu günlerde ilgimizi çeken ve tartıştığımız bir konu da, sosyal demokrasi ile milliyetçilik kavramlarının ilişkileri ve siyaset alanımızda bu konuda yaratılan yeni ayrışmalar. Elbette ülkemizin hala yeterince tanışamadığı sosyal demokrasinin, ırkçı – şoven bir anlayışı ve söylemi kabul etmesi düşünülemez. Bu konuyu da ilerleyen sayılarımızda inceleyeceğiz.
Türkiye’nin sorunları devam ediyor. AKP’nin kendisi sorunların kaynağı. 2012 Eylül’ünde yapılan Anayasa değişiklikleriyle yargıyı kendisine bağlı hale getiren AKP, yandaş hale getiremediği her kurum için yargıyı kullanma olanağını elde etmiş oldu. Yıllardır süren yargılama süreçleri, çektirdikleri acılar dışında bir skandal boyutunda. Şimdilerde ise yine yargı muhalif belediyeler üzerinde kullanmakta. Yerel seçimlere giderken buradan nemalanmak istemekte. Yerel yönetimleri, bir kaynak aktarma aracı olan olarak gören anlayışın kentlerde yaşayanlara sunulan daha iyi bir hizmetle yönetimleri kazanma yerine, emniyet güçleri ve yargıyı kullanarak ele geçirme çabasında bulunması yadırganamaz.
Son olarak, AKP’nin rahatsız olduğu avukatlık kurumunu hizaya getirmek amacıyla yaptığı baskılar nedeniyle Çağdaş Avukatlarla, gaspedilen hakları için mücadele eden taşeron işçileriyle, sendikalaşma çabaları nedeniyle işsiz bırakılanlarla dayanışmamızı belirtelim.
Gelecek sayımızda buluşmak üzere, selam ve sevgilerimizle…