Derginin kapağı, içinde bulunduğumuz ruh durumunu tam anlamıyla yansıtıyor. Çoğumuz en azından gençliğimizde bir ütopyanın peşinden koştuk; şimdi ise tam bir “negatif ütopya”nın, bir distopyanın ortasına düştük. Tünelin ucunda ışık gözlüyoruz…
Dört bölümden oluşan dergimizin bu sayısında, ilk bölüm bu konuyu ele alan yazılara ayrıldı. Seren Selvin Korkmaz sosyal demokrasinin ulaşamadığı noktada yine de bir sol ütopya kurulup kuramayacağını sorguluyor. Vecdi Sayar, ütopyanın distopyaya dönüşme sürecini tarihsel ve edebi araka planıyla anlatıyor.
Cem Erciyes, hep salt bir edebi tasavvur olarak algıladığımız distopyaların neredeyse gerçek olmasına bakarak bizi “Daha kötü bir dünya/Türkiye mümkün mü?” sorusunu sormaya yöneltiyor. Ece Öztan, birkaç somut örnek üzerinden günümüz dünyasındaki distopik gidişin insanlıkla nasıl çatıştığını ortaya koyuyor. Zeynep Altıok Akatlı ise, dosya konumuzu Türkiye bağlamına oturtarak “Gezi-‘yerli ve milli’ iktidar” ikilisinden bir “ütopya-distopya” karşıtlığı çıkarıyor.
İkinci bölümde dört yazar, küresel solun umutsuzluk yaratan gidişini somut biçimde inceleme çabasında. Alphan Telek dünya kapitalizminin ürettiği popülizm ve adaletsizlik ortamında prekarya sorununu ortaya atıyor. Sarphan Uzunoğlu da bir önceki yazının dikkate sunduğu “prekarya” kavramını ayrıntılı biçimde inceleyip okuru, çağımızın bu önemli olgusu konusunda bilgilendiriyor.
Bu bölümün son iki yazısı Selin Sayek Böke ve Aydın Cıngı’nın. Böke, neoliberal yaklaşımların dünyamızı getirdiği umutsuzluk verici ortamdan çıkış yolunun “gerçek bir sol”dan geçtiğini vurguluyor. Cıngı ise dünyadaki ve Avrupa’daki benzer olumsuz yönelişlerin, Macaristan örneğinde olduğu üzere, Orban gibi siyasal figürlerin yolunu açtığını açıklıyor.
Bu sayının söyleşisi çerçevesinde “çocuk hakları” konusu ele alınıyor. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Aşkın Yaşar Topuzoğlu, bu arada hepimizi, en acı verici toplumsal yaralarımızdan olan “çocuk istismarı”na ilişkin olarak da bilgilendiriyor.
Üçüncü bölüm Türkiye’ye doğrudan doğruya değinen makalelerden oluşuyor. Babür Atila ülkenin yakın tarihini kişisel gözlem ve deneyimleriyle harmanlayarak esprili bir üslupla sunuyor. Erol Kızılelma, bulunduğumuz bunalım ve dikta ortamında mücadele yöntemlerini irdeleyerek somut öneriler kotarıyor. Ahmet Özer ise Türkiye’ye empoze edilen “yeni sistem”e anayasa açısından bakıyor. Bu bölüm, Mehmet Şakir Örs’ün mevcut umutsuzluk ortamından umut üretme çabasındaki yazısıyla son buluyor.
Sosyal ve siyasal ortamdan çok bunalınca galiba ekonomik bunalıma eğilmekte yetersizlik gösterdik. Nitekim ekonomik konulara değinen son bölümde yalnızca iki yazımız var. Bunlardan ilki, Ertan Aksoy’un ekonomik krizi irdeleyen ve sosyal demokratların bu krize hazırlıklılık ölçüsünü sorgulayan makalesi. En son yazıda ise Barbaros Dinçer, kamuculuk sorununa eğilerek başka bir ekonominin mümkün olduğunu öne sürüyor.
2018 yılını da tamamlıyoruz. Bir sonraki yılın –kapak konusuyla bağlantı kurarak- daha az distopik unsur içermesi dileğiyle…
DERGİYİ PDF HALİYLE OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
İçindekiler
Sosyal Demokrasinin Sol-Dönüşümü ve Solun Yeni Ütopyası
Seren Selvin KORKMAZ
Distopyanın İçinden…
Vecdi SAYAR
Yoksa Distopyalar Gerçek mi Oluyor?
Cem ERCİYES
Rezil Şimdinin Ortasında Özgürleştirici Bir Siyaseti Düşünmek
Ece ÖZTAN
“Yerli ve Milli” Distopya, “Gezi”leşen Ütopya
Zeynep ALTIOK AKATLI
Kapitalizm, Popülizm ve Adalet: Yeni Sınıf Prekarya Ne Yapmalı?
Alphan TELEK
Prekarya: Siyasette Tersinden Bir “Şok Doktrini” İmkanı
Sarphan UZUNOĞLU
Çare Soldadır…
Selin SAYEK BÖKE
Küresel Yönelim, Avrupa ve Macaristan Örneği
Aydın CINGI
Söyleşi: İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin kurucusu ve Başkanı Aşkın YAŞAR TOPUZOĞLU
Peynir Gemisine Mazot
A. Babür ATİLA
Ekonomik Krizin Gölgesinde Diktatörlükle Mücadele
Erol KIZILELMA
Yeni Sistem ve Türkiye Gerçeği
Ahmet ÖZER
Umutsuzluğu Umuda Dönüştürmek
Mehmet Şakir ÖRS
Kriz Geldi, Biz Hazır mıyız?
Ertan AKSOY
Başka Bir Ekonomi Mümkün
Barbaros DİNÇER