Arkadaşımız Ece ÖZTAN’ın Ka.Der Başkanı Nuray KARAOĞLU ile yaptığı söyleşi.
Cinsiyete dayalı veri toplamanın kadınların siyasal yaşama katılımı açısından değeri nedir?
Biliyoruz ki; kamu politikaları cinsiyet karşısında nötr değildir. Benzer şekilde, kamu politikalarını izlemenin bir aracı olan veri de nötr değildir. Cinsiyet körü yaklaşımlar kadınların ve erkeklerin ihtiyaçları ve deneyimleri arasındaki farklılıkları görmemektedir. Olaylar karşısında kadınlarla erkeklerin aynı biçimde etkilendiklerini varsaymaktadır. Bu durum, var olan eşitsizliklerin daha da derinleşmesine sebep olmaktadır.
Toplumsal cinsiyete duyarlı veri kamu politikalarının sonuçlarının izlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde önemli bir kılavuzdur. Uygulanan politikaların ne ölçüde etkin olduğu veri ile ortaya konulabilir.
Toplumsal cinsiyete duyarlı veri toplanması ve analiz edilmesi ile belediyelerde hizmetlerin tasarım aşamasından itibaren, uygulanması ve izlenmesi mümkün olur. Böylelikle, başta kadın vatandaşlar olmak üzere tüm yurttaşların ihtiyaç ve gereksinimleri doğrultusunda, gündelik hayattaki yaşam kalitelerinin yükselmesine yönelik politikalar geliştirilebilir.
Ayrıca, kamusal alanda kadınların ihtiyaçları görünür hale gelir ve bu gereksinimlerinin giderilmesine yönelik/kadınları güçlendirici çalışmalar planlanabilir. Böylece, kadınlara çiçek, böcek, gezi ve toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren meslek edindirme kurslarının dışında gerçekten ihtiyaca yönelik hizmetler planlanabilir.
KA.DER’in bu alandaki çalışmalarından bahseder misiniz?
Türkiye’de kadınlar, üst düzey yönetimlerde, özellikle de siyasette, eşit temsilden hala çok uzak bir konumda. Bu eşitsizliği gidermek, tüm yurttaşların kararlara katılımını sağlamak için KA.DER 1997 yılında kuruldu. O zamandan beri eşit temsil için çalışan KA.DER, evde, işte, okulda, iş dünyasında ve siyasette, kısaca toplumun her alanında kadınların da eşit bir şekilde yer alması için çalışmalarını sürdürüyor.
KA.DER, siyaset alanının toplumsal yaşam üzerindeki tayin edici özelliğini göz önünde bulundurarak, öncelikle siyasette eşit temsilin sağlanmasını ana hedef olarak belirlemiştir. Çünkü siyaset alanında sağlanacak eşit temsil, kadın erkek eşitliğinin her alanda gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır.
KA.DER olarak, bu anlamda kadınların güçlendirilmesi için eğitim çalışmaları, kampanyalar, seminerler ve bir dizi projeleri üniversiteler, siyasi partiler, yerel yönetimler ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak gerçekleştiriyoruz.
Geçtiğimiz aylarda tanıtımını yaptığımız 2 önemli çalışmamızdan bahsetmek isteriz. İlki olan “Belediyeler için Kapsayıcı ve Entegre Stratejik Plan Hazırlama Rehberi”. Sosyal belediyecilik yapmak, toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil hizmet götürmek isteyen, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine duyarlı belediyeler, mutlaka bu Entegre ve Kapsayıcı Stratejik Plan Hazırlama Rehberini gözden geçirmeli. Çünkü, bu şekilde hazırlanacak stratejik planlar kadınların toplumda daha eşit olmalarına ve yaşam kalitelerinin yükselmesine hizmet edecektir.
İkincisi olan, “Kapsayıcı ve Belediye Yönetişim Karnesi” ile yerel yönetim yapı ve politikalarının, kadın-erkek eşitliğini gözeten ve güçlendiren biçimde olmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun için iyi yönetişim kültürünü temel alarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini yerel düzeyde güçlendirmek için gerekli ortam ve pratikleri analiz etme yaklaşımını tercih ettik. Biliyoruz ki, her yerellik kendisine ait koşullar ve önceliklere sahip olduğu için belediyelerin toplumsal cinsiyet konusundaki çalışma ve performansını kadın vatandaşlar başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer aktörler değerlendirebilir. Karne, bu değerlendirmenin ve bu süreçlerde etki yaratmanın aracı olarak düşünülmelidir.
Kadın dostu kent ya da cinsiyete duyarlı bütçeleme gibi cinsiyet duyarlı politikalar aslında hizmetlerden faydalanan herkes için de kalitenin yükselmesi anlamına gelmiyor mu? Ka.der’in bu alanda yerel yönetimlerle çalışma deneyimlerine dayanarak bu konuda örnekler verebilir misiniz?
Cinsiyetler arası eşitsizliğin kamu müdahalesi ile kadınlar ve kız çocuklar lehine düzeltilmesi küresel anlamda da öncelik haline gelmiş ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde yer almıştır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ne 17 Sürdürülebilir Küresel Hedeften hem hedef 5’te hem de diğer 16 hedefin 10 alt hedeflerinde yer verilmiştir.
Toplumsal cinsiyet rollerinin neden olduğu eşitsizlik; kadınların ihtiyaçlarını, yaşadıkları sorunları farklılaştırmaktadır. Bu nedenle farklılaşan ihtiyaçların yerel yönetim politikalarında dikkate alınmasında, stratejik plan, performans planları ve bütçe önemli araçlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin: Bir belediyenin büyük bütçeler ile gerçekleştirdiği spor kompleksinin genel kullanım raporlarına baktığında, kadınların buradaki hizmetlerden yararlanma açısından erkeklerin hep gerisinde kaldığını fark etmişlerdir. Cinslerin ihtiyaçlarının farklılığı dikkate alınmadığında, sonuçlarda istemeden de olsa eşitsizlik yaratıldığı gözlemlenmiştir. Spor kompleksine ilave edilen çocuk bakım ünitesinden sonra kadınların yararlanma sayıları anlamlı bir şekilde artış gösterdiği gözlemlenmiştir.
Aslında, eşitlikçi tüm politikalar hizmetlerden faydalanan her vatandaşın yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunur.
Belediyelerin izlenmesi, derecelendirilmesi neyi sağlıyor?
Belediyelerin cinsiyet yüklü alanlar olduğunu fark etmemiz gerekiyor.
Kadınlar ve erkekler aynı kentte yaşarlar ama kentle kurdukları ilişki birbirlerinden farklıdır. Örneğin, kullandıkları mekanlar, bu mekanları kullanma saatleri, kullanma biçimleri birbirinden farklıdır. Bu farklılığı görmeyen yerel hizmet tasarımı ,kenttaşların bir bölümünü tabii ki muhtemelen kadınları eksik haklara sahip kenttaşlar haline getirecektir.Kamu politikaları kadınlar ve erkekler üzerinde aynı etkilere sahip değildir. Örneğin, bir semte kreş açılmasıyla halı saha yapılmasının o semtte yaşayan kadınlar ve erkekler üzerindeki etkisi farklıdır. Belediyelerin izlenmesi, başta stratejik plan olmak üzere, tüm politika ve programlarında planladığı gibi vaatlerini gerçekleştirip/gerçekleştiremediğini takip edebilmemizi, böylelikle mevcut durumu ölçümleyebilmemize imkan tanır.
KA.DER olarak, tam da bu amaç doğrultusunda hazırladığımız Kapsayıcı Belediye Yönetişim Karnesi çalışmamız ile toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin belediyelerde bütünsel, veriye ve ölçümlemeye dayanarak ele alınmasını amaçlıyoruz. Aynı zamanda, bu alandaki çabalara daha etkili, detaylı ve somut bir boyut katmasını hedefliyoruz.
Hem yönetim, hem de hizmet sunumunda daha eşitlikçi yerel yönetimler için başka neler yapmak gereklidir?
“Herkese eşit muamale”nin ve yasalar önünde eşitliğin yeterli olmadığından hareketle, yerel yönetimlerin cinsiyet eşitsizliğinin azaltılmasına önemli katkıları olduğunu biliyoruz.
Belediyeler cinsiyet eşitliğinin yerel düzeyde sağlanması noktasında, politika belirleyici kuruluşların başında yer almaktadır. Bu nedenle belediyenin bütünsel bir sosyal politika yaklaşımı olmalı, bu yaklaşım ise misyon, vizyon, ilkeler ile stratejik plan hedeflerine yansıtılmalıdır. Cinsiyet körlüğüne yol açacak yaklaşımlardan kaçınabilmek için stratejik
planda toplumsal cinsiyete duyarlı misyon, vizyon, amaçlar, hedefler, faaliyetler ve performans göstergeleri tanımlanmalıdır. Eğer dikkat edilmez ise stratejik planlar aracılığıyla mevcutta kadınlar aleyhine olan eşitsizlikler daha da derinleşerek kronik hale gelebilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla, veri temelli ve paydaş katılımı ile tespit edilen ihtiyaçların ve taleplerin stratejik planın öncelikler listesinin üst sıralarında yer alması gerekir. Ayrıca, bu hedef ve faaliyetler kadınlar ile ilgili diğer aktörleri de hesaba katmalıdır.
Belediyeler kadın-erkek eşitliğini sağlayacak hedef ve faaliyet türlerini paydaşların katkısı ile belirlemelidir. Sürekli olarak yapılması gerekmeyen faaliyetler ise proje temelli olarak ele alınmalı, gerektiği süre ve istenen etkiler yaratılana kadar sürdürülmelidir.
Genel olarak, belediye stratejik planı ve bütçesi kentin gelecekte nasıl şekilleneceğini belirleyerek, orta ve uzun vadede o kentte yaşayan vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedeflemelidir. Bu hedefi gerçekleştirirken de vatandaş, sivil toplum, iş dünyası, uluslararası kuruluşlarla ile istişare ve işbirliği yapmaları gerekmektedir. Kadınlar ve diğer dezavantajlı sosyal grupların ihtiyaç ve taleplerini karşılamak üzere stratejik planlama ve bütçe ile ilgili çalışmalar açık, şeffaf ve katılımcı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Kamu politikaları bütçeler yolu ile insanların hayatlarına etki eder. Bu nedenle eşitliğe duyarlı bir bakış açısıyla yönetilen kentlerin tüm kenttaşlarının yaşam koşullarının iyileşeceğine inanıyoruz.
İhtiyaçların belirlenmesi, nitelikli hizmet ve eşitlikçi politikalar için dijital olanaklardan nasıl yararlanılabilir? Ka.Der’in dijital imkanlarla ilgili planları var mı?
Teknolojinin imkanlarından faydalanarak belediyelerde ihtiyaçların belirlenmesini, hizmetlerin sunulmasını ve sonuçların izlenmesini daha verimli, hızlı ve kaliteli hale getirebiliriz. Örneğin; belediyeler kadın vatandaşların gereksinimlerini online anket üzerinden alabilirler, vatandaşların kentteki önceliklerini web sitesi veya varsa belediyenin mobil uygulaması aracılığıyla tespit edebilirler.
KA.DER olarak, 31 Mart yerel seçimlerinde kadın adaylara yönelik geliştirdiğimiz KA.DER App var. Mobil uygulama, seçmenlerin direkt adaya mesaj atabildikleri; adayların
kendilerini, projelerini tanıttıkları; videolarını, kendi oluşturdukları haberleri ve basında yer aldıkları haberleri paylaşabildikleri; anketler oluşturup seçmeninin nabzını yoklayabildikleri pek çok özelliği içinde barındırıyor. Aynı zamanda, üzerinde çalıştığımız ve yakın zamanda hayata geçireceğimiz KA.DER TV, canlı yayınlar ve uzaktan eğitim sistemi ile birlikte çağdaş, modern ve kolay erişilebilir yöntemlerle çalışmalarımıza ilk günkü azim ve kararlılıkla devam edeceğiz.