Türkiye’de sigara üzerinde bir araştırma yapılsa ve araştırmanın maddelerinden biri olarak da ‘’sizce büyüklerin yanında sigara içmek ayıp mıdır?‘’ gibi bir soruyla karşılaşılsa bu, Türkiye’nin sosyal ve kültürel yapısına uygun bir soru olur ve cevabı da büyük ölçüde “evet” olurdu. Tabii buna bir de cumhurbaşkanının karşısında sigara içmek ayıp ve terbiyesizlik midir? Sorusu eklense toplumun belirli bir kesimi bir ağızdan “olur mu hiç öyle şey!” derdi.
Halkın iradesiyle devletin en üst makamına getirilen “reis-i cumhur”, sigara içen insanların bu eylemine karıştı. Onlara “terbiyesiz” dedi; kendince cezalarını kesti ve bu olay 3 gün boyunca Türkiye’nin gündemini meşgul etti. Cumhurbaşkanının karşısında sigara içilip içilmeyeceği sosyal medyada ve reel hayatta önemli bir tartışma konusu haline geldi.
Asıl sorunun özünden kopuldu ve içi boşaltıldı. Bu konuda saygıyı, terbiyeyi bir kenara bırakmak gerekirdi. Ülke gündeminde tartışılması gereken şey Ermenek olmalıydı. Daha düşük maliyetlerle kar marjını yükseltmeye çalışan taşeron kuklalar Ermenek’de yeni bir cinayete imza attılar, ama bu unutuldu; mesele geldi gitti, sigaraya dayandı. Bu vahim bir durumdur. Bir cumhurbaşkanı ülkesinde işçi cinayetlerine kurban giden insanlarla ilgilenmek onların acılarını paylaşmak yerine gündemi değiştirmekteki yeteneğini bir kere daha kanıtlamış oldu. Maalesef ama maalesef 12 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin yaptığı tek şey bu: algıyı yönlendirmek ve yönetmek.17 Aralık’ta da, Soma’da da bunu yaşayıp gördük. Bu olayın başka bir boyutu ise, Cumhurbaşkanının ruh hali ve otoriter tutumu. Bir insanı, sigara içmesinden ziyade esas olarak el sallamadı diye azarlamak ve cezayla gözünü korkutmak da böyle bir makamı işgal eden kişiye yakışan bir tutum değildir.
Erdoğan, mevkiini tanrısallaştırarak her şeye kendisinin karar verebileceğini, herkese karışabileceğini düşünen bir ruh haline sahip. Bir de buna siyasi danışmanlarının algıyı yönettirme mantalitesi eklenince ortaya böyle bir karakter ve davranış çıkıyor. Hal böyle olunca da, insanların kaç çocuk yapması gerektiğini söyleyen, kendisinde kadın bedeni üzerinden kürtaja karışma hakkını gören bir üst makam sahibi çıkıyor. Kaldı ki, bir cumhurbaşkanının karşısında sigara içmek ayıp ise Türkiye toplumunda bir erkeğin kürtaj kelimesini ağzına alması da bir o kadar ayıptır. Aslında, doğayı katletmeyi kendisine neredeyse görev biçmiş; “topçu kışlasını da yaparım hava alanını da yaparım” diyen bir ruh halinin sigara içilmesine de karışması gayet normaldir. Burada Cumhurbaşkanı, “gençler; sağlığa zararlıdır, sigara içmeyin!” dese gündemi meşgul edecek bir olay olmayacak ve mesele bu kadar uzamayacaktı.
Yazını sonunu ironiyle getirelim: Yaşasın sigara diktatörlüğü!
*Ozan Işık
CHP Esenler Gençlik Örgütü Başkanı,
oznisk58@hotmail.com