Bu yazı 16.02.2014 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Hollanda’da 19 Martta yapılacak yerel seçim çalışmaları eylülde başladı. Ekim itibarıyla tüm adaylar belirlenmişti. Hollanda sosyal demokrat, İşçi Partisi (PvdA) kentlerde yeni yerel yönetimler seçimleri için yeni adaylarını belirledi, diğer tüm partiler gibi… 20 yılı aşkın tanığı olduğumuz bu süreçleri, dünyanın en demokratik ülkelerinin birinde yaşananları, kent özgüllüğü içinde paylaşalım istedim. Parti Merkezinin partinin yerel yöneticilerine yönelik bir kılavuzu yıllardan beri vardır ve mükemmelleştirilmiştir. Bu, partinin genel politikalarına ve tüzüğüne uygun bir yönetici el kitabıdır. Her demokratik prosedürde olduğu gibi, burada da yazılı kurallara ve tüzüğe harfiyen uyulur.
Rotterdam kenti, emek dünyasının bir kentidir. Dünyanın en büyük limanlarından biri olması, kenti genelde işçi sınıfının biçimlendirmesi, İşçi Partisinin kent için de önemini ortaya koyar. Listenin yürütücüsü var olan adaylar arasından elektronik oylama ile seçilir. O yerel politikaların sözcüsü, yürütülecek seçim kampanyasının lideri konumundadır. Adaylar parti toplantılarında tartışmalarla kendi görüş ve amaçlarını açıklarlar; elektronik ve telefon ve posta ile yapılan oylamaların sonunda isim belli olur. Üyeler arasında bitim tarihi ve saati verilerek meclis üyeliklerine yapılan başvurular, yönetimce oluşturulan bağımsız bir komisyon tarafından toplanır. Adaylarla görüşülür. Kent parti yönetimi ve o kentin komisyonu İl Genel Kurultayına, 4 yıllık kent programını ve seçilecek teklif listeyi sunar.
Kent Genel Kurultayı, Yönetimin ana çizgilerini benimsediği ve parti tabanında tartışılmış kent programı taslağını, gelen değişiklik önerileri ve önerilere karşı, yönetim önerilerini de içeren taslağı, gündemin zorunlu ilk maddesi olarak sunar. Parti kent programı cümle cümle oylanır. Tüm üyeler eşit haklara sahiptir. Oylama genellikle salon girişinde üyelere verilen elektronik aletlerledir. Bağımsız toplantı başkanı, her oylamayı en geç 5 dakika içinde bitirir. Yani iyi bir yönetimle 20 sayfalık kent programı en geç 2 saatte lehte ve aleyhte konuşmalar da dahil olmak üzere biter. Bu program gelecek dört yılda temsilcilerin uyması ve uygulaması gereken çizgidir. Adaylardan aykırı düşünen varsa, farklı düşüncesini kendi seçiminde tüm üyelere iletilir.
Gündemin ikinci konusu, seçime girecek listenin oluşturulmasıdır. Listenin ilk sırası üyelerce pekiştirilir. (Konuşma hakkını o an ya da toplantı sonunda da kullanabilir…) Var olan, yönetimce hazırlanmış listeye, adaylık başvurusunda bulunanların yer aldığı yan listeden aday önerebilirsiniz. Sözgelimi 2. Sıraya, aday olmuş, ismi listede yer almış bir parti üyesini karşı aday olarak gösterir, sadece adayınız hakkında olumlu konuşabilirsiniz. Var olan adayı eleştiremezsiniz. Başka bir üye ve seçim komisyonu başkanı, niçin o adayın orda olması gerektiğini açıklar ve oylamaya geçilir. Elektronik oylama ile adaylardan birinin %50 alıncaya kadar seçim yapılır. Çoklu adaylarda en yüksek oyu alan 2 aday son oylamaya girer. Liste dışından bir aday seçimi alırsa tüm liste o adaydan itibaren bir basamak kayar. Genelde oylama dahil kullanılan süre, 2 saati geçmez. Günün sonunda listenin 1. numarası ve kent Parti Yönetim Kurulu Başkanı birer konuşma yapar. (Özellikle basın için önemlidir.) Parti üyeleri ve adaylar bu süreç için hiçbir masrafta bulunmazlar. Parti kasasına verecekleri meblağ, vergi yasalarıyla sınırlandırılmıştır. Kaldı ki, Belediye Meclisi üyelerinin yeminleri, bu veriyi de içerir. Meclis üyeleri de çıkarı sözkonusu olabilecek bir dosyada oy kullanamazlar. Yaptıkları işler, halka açık olarak bilinmektedir ve elli avro üstünde bir armağan alamazlar. Kent adına yetkililerin aldığı armağanlar kamunun malıdır. (Atlar da kızlarına armağan edilemezler.)
Sonuç olarak, önemli olan programdır. Bireyler programla sınırlandırılmıştır. Belediye Başkanı kentin birleştirici öğesidir, yetkileri sınırlıdır. Genellikle Meclis karar verir. Başkana güven bitmişse Meclis başkanı evine gönderir…
Hiç “Genel Merkez” sözcüğü geçmemiş. Genel Başkanın belirleyiciliği de sözkonusu değil. Partilerden transfer olsa da, kararı her zaman üyeler verir. Parti içi demokrasi, ülke demokrasisinde istenen modelin nüvesidir. Bizim sosyal demokratlarımıza demokrasi gelmedikçe, Türkiye’ye de demokrasi gelmez. Bize de yalnızca “acaba CHP bir örnek oluşturabilir mi?” Demek düşer.