workshop at conference meeting

E. Feridun Yalvaç – Belediyelerde Şeffaflık, Hesap Verebilirlik ve Katılım

Belediyelerde Şeffaflık, Hesap Verebilirlik ve Katılım

Görünür olmak anlamına gelen şeffaflık, hem kişilerde hem de kurumlarda güvenilir olmanın önemli unsurlarından biridir. Şeffaflık kişilerde dürüstlük ve samimiyet ifade ederken, kurumlarda hesap verebilir olmakla ve demokratik katılımla yakından ilgili bir kavramdır. Toplumsal bilinçlenme arttıkça kamu kaynaklarını kullanan, karar ve eylemleri toplumu doğrudan etkileyen kurumların şeffaf olmaları gerektiği giderek daha fazla ifade edilmektedir. Şeffaflık konusu, Mart 2019 ayı sonunda yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde önemli yer tutmuş ve 172 belediye başkanı adayı Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından oluşturulan bir “şeffaflık taahhütnamesi” imzalamışlardır.

Şeffaflık ve hesap verebilirlik, yalnız kamu kurumları için değil, faaliyetlerinde kamu yararı boyutu olan ve bu özellikleri dolayısıyla arsa tahsisi yapılması, vergi avantajı sağlanması gibi herhangi bir şekilde kamu kaynaklarını kullanan veya halktan bağış toplamalarına izin verilen bütün kuruluşlar için olmazsa olmaz bir özelliktir. Ancak, şeffaflığın sağlanması birçok nedenden dolayı kolay değildir. Bunların başında ilgili kuruluşun şeffaf olmayı istemesi ve bunun için çaba göstermesi gelmektedir. Eğer bir kuruluş şeffaflıktan dolayı zarar görebilecek bir işleve sahipse; hatta herhangi bir nedenle şeffaflığı, risk oluşturan bir unsur olarak görüyorsa, orada şeffaflıktan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, merkezi devletin, mahalli idarelerin, vakıf ve derneklerin şeffaflık düzeylerinin farklı olması tabiidir. Bir kuruluşun işlevinin yanısıra, içinde yer aldığı toplumsal yapının demokratik bir karaktere sahip olması da şeffaflık tercihini ve düzeyini önemli ölçüde etkileyecektir. Haliyle, otokratik kültürlerin şeffaf yapılar oluşturması beklenmemelidir.

Kuruluşların ne derece şeffaflığa sahip olmalarının arzu edileceği konusu, fayda-maliyet esası ile açıklanabilir. Burada fayda, halkın güveninin güçlendirilmesi ve aktif katılımın teşvik edilerek verimli bir hizmet ortamı yaratılması ve böylece hizmetin etkinliği ve kalitesinin artırılmasıdır. Maliyet ise şeffaflığın bir yük olarak algılanması ve eleştiriden uzak olma kaygısıyla halkın desteğinin kaybedilmesidir. Özellikle; bir kuruluş, mevcut şartlar altında zaten en iyisini yaptığını düşünüyorsa, şeffaflık ve demokratik katılım yerine, halkla ilişkiler faaliyetlerine başarılı olduğu algısını oluşturacak şekilde zaman ve kaynak ayırmayı tercih edecektir.

Belediyeler ve şeffaflık

Belediyeler, gerek merkezi idare ve gerekse vakıf veya dernek gibi kuruluşlara göre halka daha yakın, politikadan daha uzak ve açıklıktan -risk oluşturması bir yana- çıkarları olan kuruluşlardır. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılım birbirini besleyen olgulardır. Vatandaşların güveni ve aktif desteği, beldede hizmetin kalitesinin artmasını ve maliyetinin düşmesini sağlar. Tertemiz bir beldeyi, gürültüsüz ve yeşil bir çevreyi halkın katılımı olmaksızın sağlamak mümkün değildir. Demokratik katılım, önceliklerin tespiti konusunda da önemli katkılar sağlayacaktır. Şöyle ki; temel hizmetleri yerine getirmekte yetersiz kalan bir belediyenin sosyal yardım veya eğlence hizmetlerine kaynak ayrılması ile ilgili olarak belde sakinlerinin görüşlerine başvurması doğru olacaktır.

Belediye hizmetleri doğrudan halkı etkilemekte olduğu için şeffaflığın da doğrudan halka karşı şeffaflık olarak anlaşılması gerekir. Kamunun yasalar çerçevesinde kendi içinde oluşturduğu kontrol ve denetim mekanizmaları çok önemli olmakla birlikte bunlar, bizim amaçladığımız şeffaflık politika ve uygulamaları açısından, ancak alt sınırı oluşturma kapasitesine sahiptir. Halkın bilgilendirilmesi amacıyla yayınlanan belediye meclisi kararları, ihtisas komisyonu raporları, mali istatistikler ve yıllık faaliyet raporlarının vatandaşlar tarafından anlaşılmasındaki güçlük bir yana, bütün bilgiler uygulama sonuçlarına aittir ve kararlar belirli prosedürler izlenerek zaten alınmış bulunmaktadır. Kendilerine sorulmadan oturduğu sokağın adı değiştirilen belde sakinlerinin, ilgili belediye meclisi kararına karşı yapabilecekleri pek bir şey bulunmamaktadır.

İmar planları, inşaat ruhsatları, arsa tahsisleri, ihale kararları

Beldede yaşam kalitesinin birinci unsuru mahallelerin, sokakların rahatlık ve hoşluk sağlaması olup bu açıdan imar planlarına ait kararlar özel bir önem taşımaktadır. İmar planları genellikle karmaşık, takip edilmesi güç yasal düzenlemelere bağlı ve yeterince şeffaf olmayan bir süreç sonucu oluşturulan belgelerdir. İmar uygulamalarında hesap verebilir bir sistemden bahsedebilmek için imara ilişkin karar alma sürecinin tamamen şeffaf olması gerekir. Bunun için öncelikle atılması gereken adım; taslak planların ilan edilmesi ve önerilen değişikliklerin arsa değerlerine ve beldenin yaşam kalitesine etkilerini içeren ihtisas komisyonu raporları ile birlikte yeterli bir zaman öncesinden kamuoyunun incelemesine sunulmasıdır. Büyükşehir belediyelerinin çevre düzeni planları ile nazım planları yapma ve ilçe belediyelerinin imar uygulamalarını denetleme yetkisi de bulunduğundan, şeffaflık konusunda asıl sorumluluğun büyükşehir belediyelerine ait olması ve kamuoyunun bilgilendirilmesi sürecinin imar yetkisi kullanan bütün kurumların beldeyi ilgilendiren tasarruflarını içermesi tabidir. İmar planlarında açıklık politikaları ve etkili uygulamalar, -belde sakinlerinin ilgisi ve desteğinin de sağlanması koşulu ile- belediyelere çıkar çatışmalarında güç vermesinin yanısıra merkezi hükümetlerin müdahalelerini de güçleştirecektir.

İhale kararlarının -belediye mülklerinin kiraya verilmesi dahil- bütünüyle şeffaf bir süreç sonucunda alınması, vatandaşlarda güven sağlanmasının önemli bir unsurudur. Belediyelerin web sitelerinde yayınlanan belediye meclisi kararlarında, ihaleler ile ilgili olarak yalnızca belediye başkanına ihale açma yetkisi verildiğinin ifade edilmesi ile yetinilmekte, ne ihale süreci ve ne de sonuçları hakkında bilgi verilmektedir. Bu durum, belediye ihalelerinde şeffaflık açısından önemli bir yetersizliği ifade etmektedir.

Kent konseyleri ve katılımcı bütçeler

 Kent konseyleri, ilgili yönetmelikte belirtildiği üzere belediyelerde saydamlık, hesap verebilirlik, hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi ve katılım için ve çok aktörlü ve toplumsal ortaklıklara dayalı yönetim anlayışını hayata geçirmek amacıyla hemen hemen 15 yıldır faaliyet göstermektedir. Söz konusu ilkeler, şeffaflık ve katılımın unsurlarını bütünüyle içermekle beraber, kent konseylerinin bugüne kadar halkın fiilen katıldığı veya benimseyerek destek verdiği ya da kamuoyunun dikkatini çeken bir faaliyeti olamamıştır. Kent konseyleri etkisizdirler ve mevcut ağır bürokratik yapıları ile halkın aktif katılımının sağlandığı, dinamik ve sorunların çözümünde demokratik katılım esasında faaliyet gösteren oluşumların yerine geçmeleri mümkün görünmemektedir.

Vatandaşlar ile belediyeler arasında işbirliği kurulmasının çok iyi bir örneği, son yıllarda Paris, Madrid, Seul, Delhi, Taipei, Bogota ve New York Belediyeleri’nin hayata geçirdiği katılımcı bütçelerdir. Bu belediyeler her yıl belde sakinlerinin önerileri ve onayı ile oluşturulan projeleri kendi bütçelerine eklemektedirler. Bunlardan, Paris ve Madrid Belediyeleri’nin katılımcı bütçeleri 100 milyon avrodur.

Kişi kendi bahçesine en iyi kendisi bakar. Bu nedenle -kural olarak- doğrudan yönetimin temsili yönetime, yerel yönetimin merkezi yönetime göre daha üstün sonuçlar vermesi beklenir. Belediye yönetimlerinin şeffaf, hesap verebilir ve katılımı teşvik eden mekanizmalar oluşturması, halkın doğrudan yönetimde olduğu gibi alınan kararlara sahip çıkmasını ve aktif katılımın şehir hayatına pozitif katkı yapmasını sağlayacaktır. Vatandaşlarda güçlü bir güven unsurunun oluşturulması, katılımcı potansiyelin harekete geçirilmesinin birinci koşuludur.

Şeffaflık ve katılım, vatandaşlarda yaşadıkları beldenin kendilerine ait olduğu bilincini geliştirirken, şeffaflıktan uzaklaşılması, halkı yaşadığı beldeden fikren ve ruhen uzaklaştırma ve belde sakinlerini pasif şikayetçiler haline getirme riski taşımaktadır. Böyle bir durumda ise, belediye hizmetlerinin yüksek maliyet-düşük fayda sarmalına girmesi ve bütçelerin büyümesine karşın beldede yaşam kalitesinin düşmesi kaçınılmaz olacaktır.

Belediyelerin şeffaflık, hesap verebilirlik ve demokratik katılım temelinde oluşturacakları iletişim platformları, belde hizmetlerinin geliştirilmesinin yanı sıra, bir bütün olarak ülkede demokrasinin geliştirilmesinde yeni yaklaşımlar için de bir çeşit laboratuvar oluşturma işlevine sahip olacaktır.

*E. Feridun YALVAÇ
Dr., Muhasebe-Finansman
feridun.yalvac@hotmail.com