2268891757_b53af6a9f6_b

Emre Özdemir – CHP İçin Nasıl Bir Dış Politika Yönetimi?

emre_ozdemir

 

 

 

 

Sosyal Demokrat Dergi’nin Eylül – 2014 sayısında yazdığımız “Yeni Türkiye”: Davutoğlu’nun Hayalci Dış Politikası ile Nereye? başlıklı yazıda Davutoğlu’nun radikal ve tehlikeli dış politika üretiminin en önemli sebebi olarak hükümet ve parti içerisinden itiraz görmemesini, parti dışarısından da kendisini zorlayacak ya da dengeleyecek yorum ve tavsiyelerin etkisiz kalmış olmasını göstermiştik.

Medya ve sivil toplumun geldiği durum ortadayken ve AKP Hükümeti dış politikasını dengeleyebilecek tek unsur olan Dışişleri bürokrasisi sınıfta kalmışken, onu zorlayacak muhalefet partileri de on iki yılı aşan AKP Hükümeti döneminde iyi sınav verememiştir. Hükümetin en başarısız olduğu ve yaşamsal hatalar yaptığı bu alanda bile AKP karşısında etkin muhalefet yapamamış olmak önemli bir soruna işarettir.

Meclis’te yer alan partilerden, dış politika ile ilgili gündemden oldukça uzak olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve dış politikanın dar bölgeleriyle iştigal eden Halkın Demokrasi Partisi (HDP) hakkında söylenebilecek çok söz olmaması sebebiyle; bu yazıda ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin dış politikadaki söylem, yöntem ve eylemlerinden hareketle bir dizi tespit yapmaya ve tavsiyelerde bulunulmaya çalışılacaktır.

CHP, 2002’de ana muhalefet partisi oluşundan son döneme kadar dış politika alanında görünür olmamıştır. Bu dönemde uluslararası siyasetin nabzı yeteri kadar tutulmadığından; ABD, AB ve Ortadoğu’daki gelişmeler daha çok “Türkiye’yi bölmek isteyen dış güçler” perspektifiyle algılanmış, bu süreçte üyesi olunan Sosyalist Enternasyonal ile ilişkiler olması gereken seviyeye getirilmemiş, başka ülkelerdeki sosyal demokrat partilerle yakınlaşma sağlamak için çaba gösterilmemiştir.

Ancak son dönemde CHP, uluslararası siyasette ve dış politikada görünür olmayı arzu etmektedir. Bu, başlı başına olumlu bir gelişmedir; ancak henüz içi doldurulamamıştır. Zira CHP’nin verimli bir dış politika yürütmesinin önünde yapısal, operasyonel ve örgütsel engeller vardır.

Öncelikle CHP’nin dış politika tez ve sav üretiminin kısıtlı olduğunu vurgulamak gerekir. Ne makro konularda, ne de güncel gelişmelerde disiplinli ve sürekli şekilde kamuoyunu bilgilendirici ve mevcut dış politikaya muhalefet edebilen rapor ve demeçler yayınlanabilmektedir. Bu nedenle dış politika alanında sürekli görünür olmak ve içeriği zengin politikalar üretmek için yapısal değişikliğe ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu bağlamda, uluslararası ilişkiler uzmanlarından oluşan bir birim kurulmalı ve bu birim sürdürülebilir üretimler yapmalıdır. Bu birim içerisinde elbette emekli Dışişleri Bakanlığı meslek memurları olabilir; kendilerinin tecrübelerinden faydalanılmalıdır. Ancak uzun yıllar siyasetin belirlediği dış politikayı yürütmekle görevli kişilerin bir anda dış politika üretiminde etkin olmasını beklememek gerekir. Bu sebeple Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmak yerine bağımsız olarak uluslararası ilişkiler çalışmaları yapmayı tercih etmiş –özellikle genç- uzmanların oluşturacağı bir dış politika kadrosu CHP’ye yapısal anlamda güç kazandıracaktır. Ayrıca sosyal demokrasi ilkelerini benimsemiş ve CHP’ye katkıda bulunmaya hazır medya, akademi, sivil toplum ve iş dünyasından gönüllüleri mobilize edecek mekanizmalar kurulmalıdır.
Düşünce kuruluşu ihtiyacı

Böylelikle direkt parti tarafından üretim yapılacağı gibi; indirekt üretim, kamuoyu oluşturma ve lobi çalışmaları da yapılmalıdır. ABD veya Almanya’da başarılı örneklerini gördüğümüz üzere partiyle organik bağı olmayan ancak parti ile paralel çalışmalar yürütecek ve kısıtlı bütçeyle verimli raporlar ve toplantılar düzenleyebilecek itibarlı bir düşünce kuruluşunun varlığına ihtiyaç vardır.

Bu kuruluş bünyesinde Türkiye’nin önemli dış politika konuları ile ilgili kolay anlaşılır pozisyon belgeleri hazırlanmalı, güncel gelişmelerle ilgili olarak basındaki görünürlüğü arttırıcı kısa yorumlar yayınlanmalı, periyodik olarak kamuoyu araştırmaları yapılarak sonuçları iç ve dış medyada paylaşılmalı; Türkçe olarak aylık, İngilizce olarak da üç-altı aylık siyaset dergileri çıkarılmalıdır.

İlk olarak ise bugünkü dış politikanın altyapısını oluşturan Ahmet Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik adlı kitabını birebir eleştiren kuvvetli bir akademik yayının çıkmasının sağlanması gereklidir.

CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı, “Gölge Dışişleri Bakanı” olmalıdır

Bir diğer ihtiyaç duyulan yapısal değişiklik ise, verimliliği arttırma amacıyla partideki dış ilişkiler ve yurtdışı örgütlenmeler birimlerinin ayrılmasıdır; zira bu iki birimin birbirinden farklı hareket planlarına ihtiyacı vardır.

Dış ilişkiler bölümü Türkiye’nin dış politika önceliklerine konsantre olarak bu yönde çalışmalar yapmalıdır. Dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı da tıpkı Britanya’daki gölge kabine mantığıyla gölge dışişleri bakanı olarak hükümetin politika ve uygulamalarını eleştirmeli ve yukarıda bahsettiğimiz süreçlerle oluşacak somut projelerle alternatif öneriler sunmalıdır. “Gölge kabine” fikri daha önce parti tarafından ortaya atılmışsa da hayata geçirilememiş olması üzücüdür.

Yurtdışı örgütlenme bölümü ise yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oy verebiliyor olmasını iyi kullanarak buradaki payını arttırmaya çalışmalıdır.

Organizasyonel gereklilikler ve kamuoyu oluşturma

Organizasyonel anlamda yapılması gereken değişikliklerden birisi de kamuoyunu bilgilendirme süreçleridir. Medyanın tarafgir tutumu ortada iken, bundan hayıflanmak yerine -kişilerin haber alma kaynaklarının dijital ortamda yoğunlaşmasından da güç alarak- başta kurumsal web sitesi olmak üzere direkt ya da dolaylı bilgi akışı kaynakları verimli şekilde kullanılmalıdır. Ancak burada bir kargaşa hakimdir. Örnek vermek gerekirse (21.12.2014 itibariyle) CHP web sitesinin İngilizce versiyonunda MYK üyeleri listesinde Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik yer almamakta iken, Türkçe versiyonunda yer almakta; ancak orada da özgeçmişi bulunmamaktadır (özgeçmişi olmayan tek MYK üyesidir). Yine İngilizce versiyonda dış politika ile ilgili son demeç 2 Mart 2014 tarihli ve eski genel başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu’na aittir. AKP’ye bakıldığında ise devamlı güncellenen bir dış ilişkiler başkanlığı sayfası mevcuttur. Bu sayfada bölümün çalışmaları, ziyaretleri, toplantı konuşmaları video ya da yazılı metin şeklinde yayınlanmaktadır.

Bununla birlikte CHP web sitesinde yer alan en güncel dış politika pozisyon belgesi, -tüm dış politika konularını kapsayan- 2011 yılına ait ve dokuz sayfalık ve hiçbir başlıkta derinlemesine fikir beyan içermeyen bir çalışmadır. Oysa CHP’nin o çalışmada iki-üç satırla geçiştirilmiş konular için onlarca sayfa model ve görüş önerme sorumluluğu bulunmaktadır.

Ayrıca Türkçe sosyal medya hesaplarında dış politika söylemlerine ağırlık verilirken, İngilizce sosyal medya hesapları oluşturulmalı (Twitter); dış kamuoyu, Türkiye’deki gelişmeler ve Türk dış politikası ile ilgili konularda beslenmelidir.

Proaktif dış politika

CHP, dış politika gündemi belirlemede bazen AKP’nin söylemlerine karşılık verirken reaktif olacağı gibi bazı durumlarda da proaktif olmalıdır. Burada Türkiye’nin AB üyelik süreci, proaktif olunması gereken öncelikli alandır. Bununla birlikte gündemde çok yer bulmayan konulara da ağırlık verilmelidir. Örneğin, gündem yoğun bir şekilde Ortadoğu ile ilgilenirken, Doğu Akdeniz’deki yeni enerji yatakları üzerinden Kıbrıs meselesi ile ilgili proaktif siyaset belirlemek, ziyaretler yapmak, raporlar yayınlamak ve kamuoyu oluşturmak suretiyle konu bazında “AKP’yi takip eden değil, AKP tarafından takip edilen” olunabilir.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi CHP, yerli ve bilhassa yabancı medya kuruluşlarında direkt veya dolaylı yolla görünür olmalıdır. Avrupa ve ABD’deki düşünce kuruluşlarının toplantılarında sürekli yer alarak Türkiye ve Türkiye’nin yakın coğrafyası ile ilgili görüş beyan etmelidir. Gündemde olsun ya da olmasın uluslararası gelişmelerle ilgili her an bilgi akışına hazır olmalıdır. Örneğin, Avrupa’nın güncel sorunları (ekonomik sorunlar, işsizlik, AB’nin yapısı, AB dış politikasının yetersizliği, Güneydoğu Avrupa’da genişleme vb.); Ortadoğu’daki ihtilaflar ile toplum ve siyaset yapısı; ABD ve Rusya’nın politikaları; transatlantik ilişkiler ve transatlantik yatırım ve ticaret ortaklığı; İran’ın nükleer programı; İsrail-Filistin ihtilafı; uluslararası terörizm; enerji arzı ve güvenliği; Azerbaycan- Ermenistan kavgası; Balkanlar, Batı Asya’daki ihtilaflar (Pakistan – Afganistan) vb. konularda düzenli fikir ve öneri beyan edebilecek bir yapı oluşturulmalıdır. Yine dış politika ve ekonomik gelişmelerin birlikte analiz edilmesi sağlanmalıdır.

Brüksel ve Washington’daki ofisler amacına yönelik olarak etkin kullanılmalı ve CHP’nin tezlerini muhataplarına etkinlikle iletmelidir. Yine Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalistleri Partisi (PES) ile ilişkiler kapsamlıca yürütülmeli ve ihtiyaç duyulduğunda ülkelerinde iktidar olan sosyal demokrat partilerin gecikmeksizin CHP’ye verebileceği manevi desteğin temelleri atılmalıdır.

Dış politika alanında kuvvetli ve içeriği zengin muhalefet yapmak CHP için bir sorumluluktur. Zira AKP Hükümeti’nin Türkiye’yi sürüklediği dış politika çıkmazından ülkemizi çıkarabilmek ancak kuvvetli bir kamuoyu oluşturmakla mümkün olabilir ve görünürde bunu sağlayabilecek tek yapı CHP’dir. Ayrıca, mevcut hükümetin, en acemisi olduğu alan olan dış politikadaki hatalarının ortaya konulması seçmen gücünün artışına da katkıda bulunacaktır. Bu kısa yazı çerçevesinde konunun her boyutunu ele almak elbette mümkün değildir; ancak bu kısa analizin daha derinlikli tartışmalara vesile olmasını dileriz.

*Emre Özdemir,
Bağımsız analist,
emre@emreozdemir.net